Aç kapa-aç kapa Artema’ya döndü bu iş…
Cumhurbaşkanı Okluk’a gidince, hemen koyun tümünü kapatıyorlar. Koyun tümünün kapanması demek, mavi yolculuğun en önemli noktalarından birinin biçilmesi demektir ki, deniz turizmi burada ağır yaralanmış olur.Oysa buraya Bodrum’dan kalkan mavi tur tekneleri ile yerli-yabancı yelkenliler gelir, içindekiler denizle ormanın tadını çıkarmakla kalmaz, tüm doğal güzellikleri de dibine kadar yaşarlardı.. Şimdi sadece Okluk koyunu değil, İngiliz-Hırsız- Sazanlı-Ayın koylarını da kapatıyorlar.
Girişte harp gemisi, koylarda sahil güvenlik botları, polis motorları filan, turizm ve doğa ile çelişen kötü bir fotoğraf çıkıyor ortaya. Aslında bütün bunlara gerek yok. Bir polis motoru ile bir sahil güvenlik botu, birkaç akıllı istihbarat polisi ile işi rahatça halledebilirler. Böylece çevreye korku salınmamış, devletin çok sayıda personeli dağlarda sahillerde konuşlandırılmamış, güzelim köyün de huzuru kaçırılmamış olur.
Cumhurbaşkanı elbette iyi korunmalıdır. Devlet bununla ilgili tüm ciddi tedbirlerini elbette almalıdır. Ama bu tedbirler akılcı, caydırıcı ve gösterişten uzak olmalıdır. Ayrıca halkı rahatsız edici, turizme zarar verici, çevredeki esnafı iflasa sürükleyici hareketlerden de kaçınmak gerek. Bunun için kraldan fazla kralcılara mutlaka dikkat edilmelidir. Karacasöğüt sakin bir köydür. Köylüsü iyidir, tüm ziyaretçilere kucak açar, sevgiyle yaklaşır, ard niyet taşımaz. Onlardan korkmak yerine, dostça yaklaşmak yolu seçilse, onca güvenlik önleminden çok daha yararlı bir iş yapılmış olur.
Ben bu köyde 49 yıldan fazla yaşadım. Dağını, taşını, denizinin dibini,Gökova’nın tamamını iyi bilirim. Oraların korunması için büyük gayret sarfettim. Ama son yıllarda, iyice deldiler koruma kararlarını, ormanları delik deşik ettiler, önüne gelen madencilere ve taş ocaklarına ruhsat verdiler. O kadar ki,Cumhurbaşkanlığına giden yolun üzerindeki güzelim ormanın tepesinde bile taşocağı var. Muğla’dan Karacasöğüt’e giden yola saptığınızda, her yıl daha da büyüyen bir beton santralini görürsünüz. Okluk’a bu santralden çok miktarda beton çekildi. Şimdi Cumhurbaşkanı,bu taşocağı ile beton santralinin önünden geçerek yazlığına gidiyor.
Herneyse,doğanın korunması için mücadelemize son nefesimize kadar devam edeceğiz.Biliyorum,bizleri üzecek bir takım sürprizlerin,bazı koyların ve köylerin imara açılma hazırlıklarının yapıldığı kulağımıza geliyor.Doğal güzellikleri karartıcı düşünceler gerçekleşirse,Türkiye çokşey kaybeder.Böyle bir kayba uğramamak için dilimiz döndüğünce ve yasalara saygılı davranarak olup bitenleri halkımıza anlatacağız.İdarecilerimize sorunları nakledeceğiz ve yapılacak yanlışları zamanında önleyebilmek için çaba göstereceğiz.Fazla ümidim yok ama,inşallah sonuç alırız.
Aslında iyi bir fırsatı kaçırdık. Bayramı köyümüzde geçiren Cumhurbaşkanı,bayram namazını köy camiinde köylüler ve yazlıkçılarla birlikte kılmış.Çıkışta hepsiyle ayrı ayrı bayramlaşmış,çocuklara oyuncaklar dağıtmış,köy camiine de 400 lira bağışlamış. Bu arada cemaatin arasında gördüğü Istanbul Sanayii Odası eski Başkanı Atalay Şahinoğlu ile de 10-15 dakika sohbet etmiş. Arabasına doğru yürürken köyün gelinlerinden biri,Okluk’un denizden kapatılması yüzünden,oradaki restoranların zarar ettiğini söyleyince de,ilgileneceğini belirtip telefon numarasını kaydettirmiş.
Bu bayram köyüme gidemedim. Öyle olunca da, Cumhurbaşkanı ile hiç değilse camide karşılaşma imkanım olmadı.Karşılaşabilseydim eğer,bir bayram tebriki nezaketi içerisinde,canını sıkmadan bazı gerçekleri düzgün bir ifadeyle anlatabilirdim.Bunca büyük masrafları yapmadan, köyün içinden istimlakler yaparak geçmeden,onca ağaçları kesmeden,etrafına Çin Seddi gibi duvarlar yapmak yerine,yeşil çelik tellere sarılacak sarmaşıklarla da güvenlik çemberinin örülebileceğini söyleyebilirdim kendisine.Ovacık’tan ayrılan orman yoluyla da güvenli ve masrafsız bir şekilde Okluk’a ulaşılabileceğini belirtebilir, doğal örtüyü bozmadan ve ormana zarar vermeden de amaca kolaylıkla varılabileceğini izah edebilirdim. Bu işlere önayak olan bürokratları pek memnun olmazlardı söyleyeceklerime ama,Cumhurbaşkanının ilgiyle dinleyeceğine eminim.
Neyse olan olmuş bir kere. Bari en önemli eksiği ve yaşamda dikkat edilmesi gereken hususları da yazayım da, belki bir faydamız olur.Cumhurbaşkanlığı yazlık yerleşkesi için karadan ve denizden çok fazla önlem alınmış ama, acaba havadan gelebilecek tehlikeler de düşünülmüş mü? Okluk Yunan adalarına çok yakın bir mesafede.Özellikle helikopter uçuşlarında çok dikkatli olmak lazım.Geçmişte yaşanılan bazı sıkıntılar,aklıma bu konuyu getirdi.Bir de arı alerjisi olan varsa,mutlaka çok dikkatli davransın.Bu mevsimde ülkedeki kovanların çoğu,çambalı için köye gelirler.Allah korusun alerjisi olan birini sokarlarsa, hastaneye güç yetişirler.Onun için mutlaka alerjiye duyarlı bir iğneyi mutlaka yakınlarında bulundursunlar.Benden söylemesi….
Bu vesileyle tüm okuyucularımın, köylülerimin, tüm din kardeşlerimin bayramını en içten duygularla kutluyor, hepsine sağlık ve mutluluklar diliyorum.