Duyduğumda inanmamıştım, artık bu kadarını da yapmazlar diye düşünmüştüm ama olmadı. Okluk ve Değirmenbükü bölgesini Cumhurbaşkanlığı arazisine katmak için kamulaştırmaya başladılar.
Tebligatlar köylülere ve komşulara gitmeye başladı bile. Mevcudu yetmezmiş gibi, 200 dönüme yakın tapulu arazi sahiplerini, pazarlık için Milli Emlak Müdürlüğüne çağırıyorlar. Köylülere gelen tebligatta (kamu yararı)öne çıkarılarak şöyle deniyor:
- Marmaris İlçesi Karaca Mahallesinde bulunan ve adınıza tam/hisseli mülkiyetli olarak tescilli 641 parseldeki 2.741 metrekare taşınmazın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın 1010-2018 tarihli ve 179178 sayılı Bakanlık Makamı oluru ile Cumhurbaşkanlığı hizmetlerinde kullanılmak üzere, 2942 sayılı kanuna göre kamulaştırılması ve her türlü kısıtlamalardan ari olarak hazine adına tescil edilmesi uygun görülmüş ve Muğla Valiliği İl İdare Kurulunun 24-10-2018 tarihli ve 10 sayılı kararı ile söz konusu taşınmazlar hakkında, Cumhurbaşkanlığı hizmetlerinde kullanılmak amacıyla kamu yararı kararı alınmıştır.
Buna göre, öncelikle 2942 sayılı kanunun 8. maddesi uyarınca ’’pazarlıkla satınalma usulü’’ uygulanacağından, tarafınızca pazarlık görüşmesine katılmayı uygun görmeniz halinde, aşağıda belirtilen yer, tarih ve saatte uzlaşma komisyonu ile pazarlık görüşmeleri için şahsen veya vekiliniz (noter onaylı) aracılığı ile aşağıda belirtilen belgeler ile birlikte hazır olunmasını, aksi halde satın alma usulü ile kamulaştırmanın yapılamaması halinde, 2942 sayılı kanunun 10.maddesi uyarınca İdaremizce ilgili mahkemeye bedel tespiti ve tescil talebinde bulunulacağının bilinmesini,
Bilgilerinize tebliğen rica ederim.
Sezai Suda (Milli Emlak Müdür Vekili)
Yer: Marmaris Milli Emlak Müdürlüğü,müdür odası.
Tarih:28-11-2018 / Saat 15.30
Yazı aynen böyle. Bu tebligatı alan panik halinde Mal müdürlüğüne koşuyor, babadan veya dededen kalan yerin alınmaması için dil döküyor ama sonuçta bir bedelde anlaşmak zorunda kalıyor. Şimdilik bu bedellerin miktarını öğrenemedik. Birkaç güne kadar kokusu çıkar.
Okluk’taki Kaptan Mustafa’nın restoran ve butik oteli, Turgut’un ve Hüseyin’in restoranları, Gülsüm Bacı’nın bahçeleri, kocası merhum Osman’ın tarlaları,Turgut Albay’ın evi ve bahçesi, Cumhurbaşkanına komşu Nurcan’ın doğayla uyumlu ve doğayı bozmayan evi, rahmetli Balıkçı Ali’nin ve kardeşlerinin evleri ile tarlaları gibi pek çok yer kamulaşıyor artık. Buralar oraların süsüydü, hizmet üniteleriydi, görsel güzellikleriydi. İskelelerinde mavi yolculuk tekneleriyle amatör yelkencilerin tekneleri bağlanır, yolcuları lokantalarda ağırlanır ve ormanlarda yürüyüşler yapılırdı. Şimdi bunların hepsi yok olacak. Kimin için, yılın birkaç günü dinlenmeye gelecek Cumhurbaşkanı, çoluk çocuğu ve misafirleri için…
Cumhurbaşkanı dinlenmeyecek mi yani, onun da tatil hakkı yok mu? Olmaz olur mu, elbette ki dinlenecek, elbette o güzelim doğadan, deniz ve ormandan yararlanacak.Ama kimseyi üzmeden, korkutmadan,malını mülkünü elinden almadan da yapabilirdi bunu. Rahmetli Özal öyle yapmamış mıydı? Kimseye zarar vermemiş, halkıyla birlikte yüzmüş, o lokantalara gidip yemek yemiş, köylüleriyle dost olmuştu. Kulübeden bozma çok mütevazi bir evde tatil yapan ve yerli yabancı konuklarını ağırlayan Özal, şimdi o köyde devamlı rahmetle anılıyor. Muhalifleri bile (Ahhh, kıymetini bilememişiz) diyorlar şimdi…
Kamulaştırmayla köylü, ekmeğini yediği, hayvanlarını beslediği, tarım yaptığı topraklarını terk edecek. Bizim köylümüze reva gördüğümüz bu. Milyonlarca Suriyeliyi topraklarımıza ortak ederken, öz evlatlarımızı yerinden yurdundan edeceğiz. İlerde yine aldandık mı, aldatıldık mı der miyiz bilemem ama, demesek de çok büyük bir yanlışlık ve haksızlık yaptığımız ortada. Bizim bildiğimiz yönetimler milleti için çalışırlar, onların rahat ve huzurunu sağlamaya gayret ederlerdi. Oysa şimdi,milleti yöneten en önemli makamların rahatı düşünülerek hareket ediliyor,çevredekilere verilecek zarar ve üzüntüler hiç hesaba katılmıyor.
Türk turizmi, mavi yolculuğu ve amatör denizciliği için de üzüntülüyüm. Kamulaştırma sadece 200 dönümde bitmiyor çünkü. Sadece Okluk ve Değirmenbükü değil, Sazanlı-Hırsız ve İngiliz koyları da güvenlik için deniz turizmine kapatılıyor. Bütün bunlar yapılmamalıydı. Cumhurbaşkanı rahatı için, gösteriş ve görkem için milleti üzmemeli, kırmamalı ve onca ağır eleştiriye hedef olmamalıydı. Nihayet Cumhurbaşkanı, tüm milletin Başkanı olarak biliniyor. Kendisi milletin yarısını kucaklasa da, yaptıklarına karşı çıkanları milletten saymasa da, her gün böylelerine televizyon ekranlarından saydırsa da, millet Cumhurbaşkanına saygısızlık yapmama terbiyesine sahip olduğunu olgun bir şekilde gösteriyor.
Hatanın neresinden dönülse kardır. İnşallah Cumhurbaşkanı da bu hatada daha fazla ısrar etmez, ortalığı daha fazla germez, Türk turizmine farkında olmadan verdiği zararı sürdürmez. İnşallah öyle olur…