Güzelim ülkemizi ne hallere düşürdük? Ele güne rezil ettik devletimizi, milletimizi..
Bizim bir suçumuz yok. Seçimden seçime oy veriyoruz sadece. Bu da suçsa eğer, cezayı bize kessinler. Nasıl olsa rüşvet alanlara, verenlere, devleti tanınmaz hale getirenlere hesap soramıyoruz, bedelini milletçe biz ödeyelim bari…
Aslında biz hak etmedik bu duruma düşmeyi. Hakkedecek bir şey yapmadık çünkü. 15 yıldır olanlara bir bakın, hangisinde rolümüz var? Fetö’yü biz mi musallat ettik bu devletin başına, orduya, yargıya, polise biz mi zarar verdik? Hacıları, hocaları biz mi yerleştirdik devletin kadrolarına?
Anayasaya sadakat yemini edip, biz mi çiğnedik maddelerini? Dini devlete bulaştırarak, biz mi ihlal ettik laikliği? Eğitim sisteminin tepetaklak edilmesine, okulların imamhatip’e çevrilmesine biz mi sebep olduk? Devletin mal varlığını, fabrikalarını, binalarını, arazilerini biz mi sattık yabancılara? Paraları biz mi savurduk havalara, ödemesi çok güç dış borçların altına biz mi attık imzalarımızı?
Bir ülke bundan kötü yönetilemez. Kötü yönetimin faturasını ödemesi gerekenler, hesabı millete uzatıyorlar. Bizi siz seçtiniz, ortada bir suç varsa eğer, suçlu sizsiniz demeye getiriyorlar. Bir defa mevcut yönetimi milletin yarısı seçti. Diğer yarısı, en az yönetim kadar başarısız muhalefet partilerine oy verdi. Bir muhalefet partisi düşünün ki, aldığı oyların sorumluluğunu bile fark etmeden, yönetimin dümen suyunda yüzüyor. İktidarı dibine kadar destekleyen bir muhalefet partisini dünya henüz görmedi ama, bizim genç demokrasimiz taze şahit oldu bu garabete.
Ülkede olup bitenlerin doğrusunu da öğrenmek mümkün değil ki. Gazetelerin, televizyonların çoğu mevcut yönetimin elinde. Zaten bu yönetime oy verenler de, başka bir şey okumuyor, muhalif televizyonları açmıyor bile. Peki, milletin tümünün vergileriyle çalışan ve tarafsız olması gereken TRT’de mi yapmıyor görevini? Yapmak ne kelime, yönetimin en sıkı propaganda aracı halinde yıllardır. Ya Anadolu Ajansı, hele onu hiç sormayın..
Bizi yönetenler, devamlı konuşmayı çok seviyorlar. Tüm televizyonların kanallarında varlar. Biri iniyor, biri çıkıyor, diğerleri de boş bırakmıyorlar ekranları. Onları dinleyenler, ya başka bir ülkeyi anlattıklarını sanıyorlar ya da söylenenlerin hepsine inanmak zorunda kalıyorlar. Bal damlıyor ağızlarından bal. Meğer biz ne başarılı bir ülkeymişiz, bütün dünya bizi kıskanıyormuş, yönetimden memnun olmayanların hepsi hainmiş. Bir de yeni ve yaygın bir moda çıkardılar. Kime kızıyorlarsa, kimi sevmiyorlarsa ona hemen Fetö’cü damgasını vurup içeri alıyorlar. Asıl Fetö’cüler ülkede hala rahatça cirit atarlarken, günahsız insanlara ve ailelerine çile çektiriyorlar.
Milleti ayrıştırmanın, ötekileştirmenin bir cezası yok mu bizde? Olmaz olur mu, elbette var.. Ama hangi yasa doğru dürüst işletiliyor ki, cezalar da doğru dürüst verilsin? Müslüman bir toplumu, dinci-dinsiz ayırımına tabi tutmak, namaz kılıp kılmadığına bakarak değerlendirmek kimin haddine diye düşünebilirsiniz? Türkiye’de 15 yıldır yapılanın adı nedir acaba? Ortalıkta Müslüman ayağıyla dolaşanları gördükçe, dinlerinden şüpheye düşecek insanlar. Bizim dinimiz hepimize Allah korkusunu aşıladı. Namuslu, dürüst, gırtlağından haram geçmeyen insanlar olmamızı emretti. Bizler öyleyiz, Müslümanlığı Kuran’ın emrettiği şekilde anlayanlardanız. Hacıların, hocaların, sözde ulemaların tefsirleriyle değil, Kuran’ın yol göstericiliği ile yaşayanlardanız. Dinimizi bu doğru çizgiden saptırmak isteyenlerin çokluğundan şikayetçiyiz artık. Şikayetçiyiz ama, maalesef şimdilik yapacağımız bir şey yok işte…
Ülkenin kötü yönetiminden, siyasetin iyice kirlenmesinden, devlet adamı saygınlığının ayağa düşmesinden de şikayetçiyiz. Ülkenin milyonlarca namuslu, haysiyetli, dürüst insanları utanç içinde izliyor onca rezaleti. Devletin dünyadaki saygınlığını kaybetmesinden, gücünü yanlış politikalarla eritmesinden, mali imkânların heder edilmesinden, yolsuzluk-rüşvet gibi yüz kızartıcı suçlarla bulaşık yaşamaktan şikayetçi milyonlarca insanımız. Gördüklerimiz ve duyduklarımızdan, şahit olduklarımızdan yüzümüz kızarıyor, utanıyoruz hepimiz. Asil Türk Milletinin dünyadaki bu görüntüsüne sebep olanların hiç mi vicdanları sızlamıyor, hiç mi üzülmüyorlar ülkeyi düşürdükleri bu durumlardan?
Kimse kimseyi kandırmasın. Güzelim memleketimiz, cennet vatanımız günden güne kötüye gidiyor. Yanlış üstüne yanlış yapıyoruz, pisliklerin üzerine gideceğimize, üstlerini örtmeye çalışıyoruz. Memleketin yüzlerce sorunu varken, bunları çözmeye sarf edeceğimiz zamanı siyasi kavgalarla geçiriyoruz. Dolar, Euro aldı başını gidiyor, enflasyon yükseliyor, hayat pahalılığı, işsizlik iyice arttı. Dar gelirliler homurdanıyor artık. Bunu da mı fark edemiyor yönetim? İşlerin iyi gitmediğini söyleyenleri suçlamak yerine, işbirliği yaparak ülkeyi içine düştüğü bu darboğazdan süratle çıkarmak gerek. Eğer süratle toparlanmaz, bu devleti gereği şekilde yönetmez, tribünlere oynamaktan vazgeçmezsek eğer, korkarım bizi daha da zor günler bekler.
Allah bizlere bugünleri de aratmasın diyeceğimiz noktaya doğru ilerliyoruz. Lütfen bunu fark edelim ve siyasi hesapları biryana iterek, Türkiye’nin iyiliğinde ve esenliğinde birleşelim.