Sahip olduğumuz zenginliklerin farkında mıyız acaba? Her şeyden şikayetçi bir toplum olduk artık. Öylesine ki, güzelliklerden ve iyi şeylerden iyice uzaklaşıyoruz. Evet, ülkemizde hayli kötü ve çirkin şeyler oluyor ama, hiç mi iyi ve güzele rastlamıyoruz yani…
Bir mutsuzluk, bir umutsuzluk, bir yılgınlık var ki herkeste, neredeyse yaşama küsecek insanlar. Dikkat edin, gülmeyi unuttuk çoğumuz. Asık yüzlü, huzursuz, kötümser bir toplum olduk anlayacağınız.
Evde de, işte de, yolda da, tatsız tuzsuz bir hayat yaşıyoruz. Kötülüklerin hakim olduğu bir ortamda, iyi habere, güzel gelişmelere hasretiz. Kötüye odaklanınca insan, iyiliğe ve mutluluğa giderek uzaklaşıyor. Neden aksini denemiyoruz ki,neden iyiye motive etmiyoruz kendimizi. Bu bir kültür işidir demeyin, iyimserliğin okulu ve ücreti var mı yani…?
Televizyon bizi esir aldı. Siyaset de her yanımıza bulandı. Böyle bir çerçeveden çıkamayınca, kimyamız bozuluyor işte. Kapatın bakalım televizyonları, liderlerin ağız dalaşını dinlemeyin bir süre, gazetelerin spor sayfalarına bakın sadece, çok bozulan moralinizin yavaştan düzeldiğini göreceksiniz. Fark edeceksiniz ki, ilkbahar erken gelmiş, bademler çiçek açmış, göçmen kuşların cıvıltısı hakim olmuş ortalığa. Hele güneş, Ege ve Akdeniz’de hafifçe ısıtmaya başladıysa sırtınızı, insan kendini doğaya atmak istiyor, kırlara çıkmak, erken açan anemonları toplamak filan…
Bunları yazmamın sebebi, ünlü şarkıcı Metin Şentürk’ün biz dostlarına Bodrum’da verdiği çok anlamlı ve önemli bir ders… Metin Şentürk’ü çoğunuz tanırsınız. Mükemmel besteleri, çok iyi bir sesi var, başta ud olmak üzere pek çok enstrümanı rahat çalıyor. Konservatuar mezunu, uçak kullanıyor, denize dalıyor, paraşütle atlıyor. Yarış arabası ile 315 kilometrelik bir hızla dünya görme engelliler rekorunu kırarak, Guinnes rekorlar kitabına giriyor. Görmeyen gözleriyle yapmadığı yok yani. Çok sayıda film çevirmiş, dizide oynamış. Son görevi ne biliyor musunuz, dünya engelliler vakfı Başkanı... Dünyadaki milyonlarca engellinin başına geçmek az iş mi..? Bunun için üç yılda İngilizce’yi bile öğrenmiş Metin.
Milyarlarca insanın şu gören iki gözüyle yapamadıklarını, bizim Metin Şentürk karanlık dünyasıyla başarmış. Ben de yeni tanıştım. Çok sempatik, zeki ve müthiş esprili bir insan. Elimizi sıkarken, ’’hepinizi çok iyi gördüm maaşallah’’ diye bir espriyle başladı lafa. Hayat dolu, cıvıl cıvıl, sadece özürlülere değil, normal sağlıklı insanlara bile örnek olacak bir kişiliğe sahip. Kendine güveni müthiş, hayatla dalga geçiyor adeta. Önemsemiyor olumsuzlukları, iyiye ve güzele odaklamış kendini. Şöyle söylüyor…
-Bu tamamen insanın elinde. İyi düşünürseniz,iyilik ve mutlulukla kucaklaşıyorsunuz.Kötü düşünürseniz, misliyle sizi rahatsız ediyor kötülükler. Neden yaşam tezgahından kötülüğü seçiyorsunuz. Elinizi iyiliğe uzatsanız ya. İyi iyiyi çeker, kötü de kötüyü. Bakın benim gözlerim görmüyor. Ailemdeki kardeşlerim dahil 6 körüz. Ama sizin gibi elektrik parası vermiyoruz işte. Bu da bizim kazancımız. Türkiye’nin yarısı beni bestekar, diğer yarısı ise sahtekar olarak tanıyor. Görmeden bunca iş yapılır mıymış? Kör numarası yaparak, duyguları sömürüyormuşum. Daha neler, evet duyularım çok kuvvetli, benim gözüm kör ama ben kalbimle, gönlümle görüyorum. Gönül gözünüzü kullanırsanız, hayatı daha çok sever, daha sıkı bağlanırsınız…’’
Nefes alın diyor bize, seslenin şöyle ortalığa, dinleyin bakalım şu müziği… Zenginliğinizin farkında değil misiniz hala? Bunları yapamayan çok büyük bir nüfus var. Bakın onlardan ne kadar zengin ve mutlusunuz. Görmekle
bakmak farklı şeyler. Siz görmeye çalışın iyileri, mutluluğa giden yol bu bakıştadır. İyi bakın, iyi görün… Hep dünü düşünmeyin, hep de yarına takılmayın. Bugünü düşünün ve bugünü iyi yaşamaya çalışın. Aslında hayat bir gün, o da bugün…’’
Bir yaşam koçunu dinliyorduk sanki yada bir felsefe hocasını.. Her söylediğinde derinlik vardı, insanı düşündüren, mutsuzluktan mutluluğa doğru dürten, yaşama sevincini gıdıklayan sözlerdi bunlar. İki gözü görmeyen bir hocadan, biz iki gözü de dibine kadar gören ama hayattan tad almayı beceremeyen başarısız öğrencilere mükemmel bir ders…
Metin gerçekten bir şen Türk. Hem de Türk’ün akıllısı, zekisi ve başarılısı…