Her şey yolunda gidiyor sanılırken, dünyayı aniden etkileyen bir virüs, hazırlıksız yakaladığı ülkeleri perişan etti. Korona adı verilen bu virüs, tanıdığımız deprem, fırtına, bora, hortum, orman yangını ve sel gibi doğal afetlere fark atarak, önüne kattığı milyonlara ölüm korkusunu tattırmakla kalmadı, çok miktarda da can aldı.
Durup dururken nereden çıktı bu virüs? Şeytanın avukatı gibi düşünürsek,i nsanoğlu imal etti gibime geliyor.Öyle ya, dünya piyasasını ele geçiren ve Amerika’nın hisse senetlerinin yüzde 30’unu da kasasına koyan Çin,bu önlenemez gelişmesinin bedelini bir şekilde ödeyecekti.İşte tahsilat korona virüsü ile oldu ve Çin’i kırdı geçirdi. Bunu Amerika yapmış olmasın? Başka kim yapabilir ki diye düşünürken, akla ister istemez onun taşaronu İsrail geliverdi. Günahını almayalım ama, hangi taşı kaldırsak altından İsrail çıkıyor da..
Gıda maddelerinin genleriyle oynayan onlar, tohumları tanınmayacak hale getiren onlar, hani şu domatesleri bile tenis topu gibi zıplatan onlar,dünyanın topraklarını zehirli tarım ilaçlarıyla kirleten onlar..Hangi birini sayayım..? Modern silahları kim buluyor,kim imal ediyor,dünyaya sattıktan sonra tamiratlarını kim yapıyor?Bizim Amerika’dan aldığımız tankların tamirini bile düne kadar İsrail yapmıyormuydu? Şimdi çok güçlü laboratuarlarıyla dünyayı sallayacak yeni imalatlara hazırlanıyor olmalı.
Zaten dünya artık güçlü fabrikalar değil,güçlü laboratuarlar dönemine giriyor.Öyle tank,top,tüfek, uçaksavar,mermi ile filan uğraşmayacak.Bir laboratuarda leblebi büyüklüğünde bir virüsle işi kolayca halledecek insanoğlu.2 milyar nüfusa göre ayarlanmış bir dünyayı,7 milyarın üzerine çıkarırsan olacağı budur işte.Yeraltı ve yerüstü kaynakları 7 milyardan fazla insana yetmiyor artık. Su kavgaları başladı bile,açlık yıllardır Afrika’yı kasıp kavuruyor.Göçmenler Avrupa kapılarına dayandı.Petrol ve doğalgaz alarm vermeye başladı ki, gelecek için kaya gazından medet umuluyor.
Şeytan avukatlığı böyle bir şey işte.İster istemez akla her ihtimali getiriyor.Falcılık yapacağımıza biz kendi gerçeklerimize dönüp,Korona meselesine kafa yoralım biraz.İşin şakaya gelir yanı yok,İtalya ve İspanya örneği önümüzde,Amerika bile düne kadar dalga geçtiği virüsün dönüp kendisini de vurmasının hayret ve dehşetini yaşıyor. Newyork-Washington-Chicago caddelerinde askerler, askeri araçlar kol geziyor.Tüm imkanlar seferber edilmiş vaziyette. Almanya’nın Lideri Merkel ve Güney Kore Lideri Moon Jae-in’den başka dünya liderlerinin fiyakası bozuldu.Bir de Çin’in patronu Xi Jinping (Şi Cinping),durumu biraz toparladı sayılır.Gerisi zor durumda…
Bizim liderler (Meral Akşener hariç) hepsi 65’in üzerinde oldukları ve risk taşıdıkları için evden pek çıkamıyorlar sanıyorduk.3-4 gün sonra gördük ki,hepsi teknolojinin son imkanlarından yararlanıp, twitter ya da akşamları televizyon yoluyla yine karşımızdalar. Hele AKP Genel Başkanı, rahmetli Özal’ın 35 yıl önce Houston’dan telekonferans yoluyla topladığı Bakanlar Kurulu modelini, çok rötarlı da olsa tekrar devreye sokup,yandaşlarının hayranlığını yine kazanmadı mı, pes doğrusu.. Anladık ki, Korona Virüsü bile bizleri lider nutuksuz bırakmayacak. Nutuk şampiyonluğunu haliyle Sağlık Bakanı elinde tutuyor. Ama açıkladığı rakamlara pek güvenen yok. Türkiye’nin 80 milyonu aşkın nüfusunun değil de, sadece Niğde veya Osmaniye’nin rakamlarını açıklıyor gibi.. Bakan Fahrettin Koca’dan sonra en çok izlenenler sıralamasını FOX TV’den Çağla Şikel, Prof.Osman Müftüoğlu ve Canan Karatay ile sefirin kızı takip ediyor. Liderlerin izlenme oranı bunların ardına düşmüş durumda.İlerde ne olur bilemem.
Ekonomiyi merak ediyor herkes.Sanırım Maliye Bakanı da merak ediyordur.Parasız destek paketleri açıklanıyor ama,kaynağı nereden bulacak,onu düşünüyor olmalı.Kayınpederin bul demesiyle bulunmuyor ki para,bas diyecek ki, basılsın gıcır gıcır yeni banknotlar. Galiba da öyle olacak. Baksanıza ABD bile gece gündüz dolar basıyor,biz mi basmayacağız?Memurların,emeklilerin 17 Nisan’a alınan bayram ikramiyeleri ile maaşları garantide.Problem günlük çalışan garibanlarla esnafta…Bunlar akşama ekmek parasını eve getirmek zorunda.İnşallah onlara da bir formül bulurlar.
Milyonlarca işsizimizi ve bunlara yeni eklenen yüzbinleri de hesaba katmak gerek. Onları da düşünmemiz gerekiyor. Hem 5 milyon Suriyeli ne oldu, son zamanlarda onlardan bahseden yok.Biz Korona ile uğraşıyoruz ama,her yanımız virüs dolu.Ayrıca inat virüsü diye bir virüs dolaşıyor ki ortalıkta, sormayın gitsin. İstanbul kanalı virüsü, doğaya zarar virüsü, fırsatlardan istifade virüsü. Haydi Korona’yı eninde sonunda halledeceğiz ama,diğer virüslerle nasıl baş edeceğiz?
Herneyse, bunca soruna rağmen ben her zaman olduğu gibi yine iyimserim. Yukarda sıraladığım laflara boş verip iyi düşünmeye,iyiyi ve güzeli düşlemeye, hatta çağırmaya çalışacağım. Hepimiz öyle yapalım, iyiye ve güzele odaklanalım ki, kötülükler ve kötü senaryolar yanımıza yaklaşmasın.Profesörler iyimserliğin beyni hemen etkilediğini ve moralleri düzelttiğini söylüyorlar. Öyleyse Korona’yı ve diğer virüsleri en kısa zamanda yeneceğimize,devletimize ve milletimize zarar verecek tehlikeleri elbirliğiyle bertaraf edeceğimize ve güneşi göreceğimize kendimizi inandıralım. Dilerim öyle olur.