Türkiye iç ve dış savaşı önlemeye çalışıyor.
Ordumuz sadece PKK ile değil,Suriye-Irak ve İran tehlikesiyle de mücadele ediyor.Siyasetçilerin sorumsuz acemi ve çarpık demokrasi anlayışlarının faturasını her zaman olduğu gibi,yine Türk Silahlı Kuvvetleri ödüyor.
Ülkede yangın var.Vatan hainleri iç harbin patlamasına ve gelişmesine yardımcı oluyorlar.Bir yandan PKK’ya,diğer yandan da Barzani takımına açıkça destek veriyorlar.Bu kadarla kalsalar iyi,Suriye-Irak ve İran koalisyonuna da göz kırpıyorlar.
Hükümet ipin ucunu iyice kaçırdı.Terör iyice azıttı. Hainleri durduramıyoruz.Toplum hergün şehit haberleriyle sarsılıyor.Bu gidişle daha feci olaylarla karşılaşabiliriz.
Türkiye yanıyor,Meclis hala tatilde.Başbakan imam hatiplerle uğraşıyor,Cumhurbaşkanının sesi sedası çıkmıyor.
Ana muhalefet mezar ziyaretiyle oy toplama peşinde. Diğerlerine kulak asmayın.MHP’nin ne yaptığı belli değil. İşine gelirse iktidara koltuk değneği oluyor,gelmezse verip veriştirir gibi yapıyor hükümete.Kürt Milletvekillerinin neyle meşgul olduklarını ise herkes biliyor artık.
Böyle bir karanlık tabloda,Türkiye’miz aydınlığa çıkabilir mi hiç?Ülkede olup bitenden kimsenin doğru dürüst haberi yok.Ulusal basınımız korkudan olayları veremiyor.Allahtan internet var da,yabancı basından izleyebiliyoruz gelişmeleri.
Hatay’da ‘’Tayyip istifa’’diye bağıran binlerce kişinin biber gazıyla dağıtıldığını,okuyabildik mi bizim gazetelerde?Doğu Perinçek’in Ulusal TV’sinin dışında,ekrana getirebildi mi diğerleri?
Bunca rezalete,ülkemizin içine düşürüldüğü acıklı duruma kayıtsız kalan yazılı ve görsel basın da,günü geldiğinde hesap verecek.Sadece siyasetçilerden,devletin değil iktidarın memuru olan bürokratlardan,ihale kapmaya uğraşan yandaş işadamlarından değil,medyadan da hesap sorulacak.Dün kara dediğine bugün ak diyenlere de uzatılacak faturalar.
Bunca şehidin kanı yerde kalmayacak elbette.Bir avuç serseriyle başa çıkamayan iktidar,artık sandıkları öyle kolay dolduramayacak.Yol,köprü,baraj,hastane,havaalanlarıyla filan göz boyayamayacak,Türkiye’nin gırtlağına sarılan düşman parmakların hesabını verecek çünkü.
Bugün hesap sorulamayan bir dönemden geçiyoruz. Muhalefetin cılız sesine kulak asan yok.Başbakan aklına eseni kolayca yapıyor.Devletin bütçesini har vurup harman savuruyor.Türkiye bugüne kadar böylesine müsrif bir hükümet görmedi.Örtülü ödenekten harcanan paralar inanılır gibi değil.Kime soracaksın,kim verecek hesabını?Örtülü ödeneğin hesabı sorulamıyor ki…
Devlet lükse gömüldü.Gidin bakın o bakanlıkların,genel müdürlüklerin lüks binalarına.Anayasa Mahkemesinin, Sayıştay’ın,Diyanet İşleri Başkanlığının binalarını bir görün.Girin içlerine,nasıl lüks döşenmiş,dehşete düşersiniz. Koskoca Amerika’nın,İngiltere’nin,Almanya’nın devlet dairelerini bir görseniz şaşarsınız.Küçücük binalarda çalışıyor hepsi.Onlar büyük işleri küçük binalarda,biz küçük işleri büyük binalarda yapıyoruz.Aradaki fark bu işte..
Dünyanın en pahalı Parlamento’suna sahibiz.Öyle çifter sekreter,çifter danışman,makam arabaları filan bizden başka kimsede yok.Dünya bürokrasiyi ve memur sayısını azaltırken,biz aksine çoğaltıyoruz.Bu hükümet,onbinlerce yandaşını memur yaptı.Tecrübeli memurların yerine bunları geçirince,Devletin acemilerin elinde ne duruma düştüğünühepimiz gördük.İç politikada da gördük,dış politikada da gördük ve halen görmeye devam ediyoruz.
Bu hükümet dünyayı gezdi.Laf olmasın diye,mebusları da gezdirdi.Dostluk grupları adı altında,dünya haritasında yer alan tüm eski-yeni ülkelere ,iktidarıyla muhalefetiyle birlikte gittiler.Tüm masrafları da milletin kesesinden ödendi.Gerçi Rahmetli Özal,Mesut Yılmaz,Demirel zamanında da yapıldı böyle geziler ama,hiçbiri bugünkü hükümetinki kadar masraflı olmadı.Ayrıca o Başbakanlar çocuklarını, hem böyle seyahatlere götürmediler,hem de devlet araçlarına hiç bindirmediler.
Bütçe şimdi müthiş açıklar veriyor.Nasıl vermesin ki,böylesine müsrif bir yönetimde denk bütçeden sözedilebilir mi?Bir yandan savaş harcamaları,bir yandan bazı ülkelere verilen milyonlarca dolar,Suriye’den gelen 100 binden fazla mülteciye yapılan yardım ve açılan kamplar,hangi birini sayalım ki…
Muhalefet muhalefet olsa,canına okur böyle iktidarın. Ülken savaşın eşiğine gelecek,dünyanın casusları aramızda cirit atacak,hainlerle pazarlıklar yapılacak da,muhalefet susup seyredecek.Şehit cenazelerine katılmaktan yorgun düşen muhalefetimiz,gölge etmese bari..
Terörü nasıl önleyeceğiz diye düşünüp duruyorlar şimdi.Bunu çocuğa sorsanız,kolayca verir cevabını.Ama bizim siyasilerimiz yıllardır çıkamıyorlar işin içinden.Siz devletin yapısını bozarsanız,çatısını değiştirirseniz,kafayı Anayasayı değiştirmeye takarsanız,Siyasi Partiler Yasası ile Seçim kanununu değiştirmeye yanaşmazsanız,ülkenin tüm kritik kurumlarını rahatsız ederseniz,Orduya,yargıya,eğitime yön vermeye kalkışırsanız,geçmişin intikamını almaya çalışırsanız,Kürtlere akıl almaz tavizler verirseniz,PKK’nın siyasi uzantılarını Meclis’e sokarsanız,milleti dindar-dinsiz diye ikiye ayırırsanız, terörü bırakın önlemeyi ,daha da teşvik edersiniz.
Bu iktidar terörü önlemeyi gerçekten istiyorsa,aklını süratle başına toplamak zorundadır.Başbakan Başkan olabilmenin yollarını arayacağına,senaryolarını yazacağına, kafayı Türkiye’nin terörden nasıl kurtulacağına çalıştırmalıdır.Aksi halde millet,bu Başbakandan ve iktidardan kurtulmanın legal yollarını arayacaktır.