DUAYEN

Kalemize, Müzemize Dokunmayın

     Gün geçmesin ki bir tahribat, bir yıkım, bir felaket haberi almayalım. Güzelim ülkemizin üzerinde yoğunlaşan karabulutlar bir türlü dağılmıyor ki…
     Güvenlik, savunma, eğitim, yargı, çevre, tarım, ticaret, turizm, enerji, hangi birini sayacağımı şaşırdım. Öyle haberler alıyoruz, öyle şeylere tanık oluyoruz ki, üzülmemek mümkün değil. Tepetaklak ediyoruz tüm değerlerimizi, yaptıklarımızı yıkmakta üstümüze yok. Güvenlik ve savunmada şehitler geliyor hala, eğitimde iyice geri basıyoruz, yargının hali malüm, çevre tahribatında şampiyonluğa oynuyoruz, biraz daha gayret edersek tarım ve hayvancılığı da bitireceğiz. Enerjide dışa mahkûmiyet acımasızca sürüyor, turizm nakavt için son yumrukları bekliyor. Ekonomi meçhulümüz… 
     Bunlar bizim görüş ve düşüncelerimiz tabii. Aksini düşünenlere saygısızlık etmek istemiyorum ama, atılan nutuklara bakınca, bambaşka bir Türkiye ile burun buruna geliyorum. Ya ben bu ülkede yaşamıyorum yada olan bunca yanlışlıklar ve kötülükler başka ülkelerde oluyor. Herhalde ben iyice yaşlandım. 75 yaş az değil. Nutuklarda belirtilen iyilik ve güzellikleri göremiyorum işte… Ya da yanlış değerlendiriyor olmalıyım. Dedim ya ihtiyarlık…
     Darbe, Fetö, demokrasi, yürüyüşler, OHAL falan derken, çok şeyin ve çok yanlışlığın farkına bile varamıyoruz. Sosyal medya var, olanları oradan veya yabancı basından izleyebiliyoruz ama, herkes internet 
kullanamıyor, yabancı basını göremiyor ki.. Olanları bizim basınımız da doğru dürüst veremeyince, kulaktan dolma bilgilerle idare etmek zorunda kalıyoruz. Bunun en son örneği, Okluk’ta yapılmakta olan Cumhurbaşkanlığı yazlığı. Millet 300 odalı diyor,400 personelin çalışacağını söylüyor,170 metre sahilden bahsediliyor. Devlet gerçeği açıklasa, bu kadar bilgi kirliliği olmayacak. Millet doğruyu öğrenmek istiyor. Nereden öğrenecek bunu, dedikodularla doğrular ortaya çıkmıyor ki, aksine yanlışlar çoğalıyor.
     Herneyse, ben Bodrum müzesindeki faciadan bahsedecektim,laf döndü dolaştı nerelere kadar geldi.Hani bir meyve alacağım diye Migros’a giriyorsunuz da, bir araba dolusu ıvır zıvırla çıkıyorsunuz ya, bizimki de o hesaba döndü.Sırası mı şimdi tonla memleket meselesini gündeme getirmenin?İlerde hepsinden rahatça bahsederiz. Şimdi gelelim Bodrum Müzesinin altına konulmak istenen onarım mayınına. Türkiye’nin bütün işi bitti de, sıra tüm dünyanın gözbebeği Bodrum Kalesine geldi demek.Bilmeyenleriniz için anlatayım, Bodrum kalesinin içindeki muhteşem sualtı müzesi,dünyanın sayılı müzelerindendir.Büyük emeklerle hazırlanmış,Avrupa’da yılın müzesi seçilmiş, UNESCO’nun dünya mirasları listesine alınmış,mükemmel ve iftihar edilecek bir değerimizdir. Ama biz pek kıymet bilmeyen bir toplumuz. Böylesine muhteşem bir eseri titizlikle ve dikkatle  korumak varken, yıkıp yenisini yapmak yada onarmak gibi garabetlere kafamızı takarız. Kim karar veriyor bunlara,durduk yerde kim çıkarıyor bu problemleri, akıl alır gibi değil.
     Türkiye’de her şey olup bittiye geliyor, çoğumuz olanları olmadan önce değil,olduktan sonra öğreniyoruz ya, iki arkeologumuz bizleri zamanında uyandırmasa,Bodrum kalesi ve müzesi de gürültüye gidecekti. Allahtan Ayşe Temiz ve Canan Küçükeren haber verdi, yardım ve destek istedi de, konuyu öyle fark edebildik.Geçmişte Bodrum Kalemiz ile içindeki sualtı arkeoloji Müzemiz,Anıtlar Yüksek Kurulu ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarınca onaylanan restorasyon projelerine uygun olarak restore edilmiş ve ihtiyaç duyulan binalar da,aslına zarar vermeyecek biçimde yapılmıştı.Örneğin içkaledeki cam batığı salonu,sikke ve mücevher deposu,bronz çağı batıkları salonu,Karya’lı prenses salonu,Komutan kalesi,amfora sergilemesi ve idari binalar gibi…
     Şimdi bunların hepsi yıkılmak,yerine yenileri yapılmak isteniyor. Türk müzeciliğinin yüzakı olan böyle bir değerimizi yenileme kararı kime soruldu,yıkımların kaleye zarar verebileceği hiç düşünüldü mü?Restorasyanı yapacakların ehliyetinden,bilgi ve donanımlarından eminmiyiz?Yıkım sırasında paha biçilemez eserlerin zarar görmeyeceğini kim temin edebilir?Bunlar böyle bir gecede alınacak yada ben yaptım oldu denilecek kararlar değildir.Üzerinde iyice düşünülüp taşınılacak,tüm otorite ve uzmanların görüşleri alınacak,Oğuz Alpözen gibi şövalye ünvanlı eski ve değerli müze yöneticilerine danışılacak önemde işlerdir bunlar.
     Turizmde zaten zor durumdayız,otellerimizi eskisi gibi yabancı turistlerle dolduramıyoruz,esnaf kan ağlıyor. Böyle 
bir ortamda müzenin en değerli yerlerini yıkma kararı alıyoruz ki,böyle bir karar Bodrum müzesinin aylarca kapalı kalmasına sebep olacaktır.Madem müze yıkıp yenisini yapacak kadar paramız var,o paralarla Karya Müzesi, etnografya müzesi,sandalet ve sünger müzesi yapsak ya..Bu hem Türk Turizmine ve hem de Bodrum Turizmine daha faydalı olmaz mı?Bence asıl müzeyi,durduk yerde mevcudu yıkıp yenisini yapmaya kalkışanları sergilemek için yapmalıyız.Dünyaya parmak ısırtan bir muhteşem değerin yerine bir meçhulu oturtmaya çalışmak da,tam müzelik bir iştir.Örneğin Zihni Sinir müzesi gibi…
     Yapmayın,yıkmayın,dokunmayın muhteşem kalemize  ve müzemize.Yapılacak bir şey varsa,konunun uzmanlarına,Bodrum’lu arkeologlara ve Bodrum halkına sorun.Yapılacaksa iyi ve doğru bir şey yapılsın bari.Ama şimdi sırası değil.Tıkır tıkır işleyen bir sistemi çökertmek, yıkmak,parçalamak akıllıca bir iş olamaz.Lütfen kalemize ve müzemize dokunmayın.Gölge etmeyin,başka ihsan istemiyoruz.

Yayın Tarihi
18.07.2017
Bu makale 1117 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!