DUAYEN

Kahvedeki Erdoğan

          Durmuyor, susmuyor, önüne gelene çatmaya devam ediyor. Kullandığı dil bir Başbakana yakışmıyor. Devlet adamı gibi değil, bir taşra siyasetçisi gibi davranıyor.

         Salı günleri kendisine karşı olan yüzde 55 televizyonu kapatıyor. Meclis grubundaki konuşmaları dinlemek bile istemiyor millet. Yüzde 45’e hitap ediyor, onların duygularını ve ruhlarını okşuyor, geri kalanına veryansın ediyor.

         Son günlerde hızını alamamış olmalı ki, Alman Cumhurbaşkanına da giydirdi. Onun ODTÜ’deki  konuşmasına iyice kızdığını belli eden laflar etti. Bir konuk Cumhurbaşkanının içişlerimize karışması doğru olmayabilirdi. Ama bunun cevabı saldırgan bir üslüpla değil, daha diplomatik bir dille verilemez miydi?

         Kafayı Mısır’a takmış, Suriye’yi hedef yapmış, her Allah’ın günü bunları dilinden düşürmüyor. Sen onların içişlerine karışınca sorun olmuyor da, Alman Cumhurbaşkanı bizimle ilgili fikirlerini açıklayınca mı problem çıkıyor?

         Devlet adamlığı bizim Başbakanımızın çok uzağında kalıyor. Öyle olunca, uluslararası ilişkilerde ciddi yaralar alıyoruz. Yakın tarihimizin hiçbir döneminde böyle önüne gelene çatan bir Başbakan görmedik. Milletin tümünü kucaklamayan, kendisini desteklemeyenleri hiçe sayan,itaat etmeyene her türlü hakaret ve saldırıyı yapan bir Başbakanın giderek artan zararını çekiyor ve görüyoruz.

         Biz böyle düşünüyoruz ama, esnaf ve emekli kahvelerinde oturanlar, Başbakan’ın bu külhanbeyi ve kabadayı üslubunu nasıl karşılıyorlar? Bunu tespit için, akşam televizyon haberleri saatinde iki kahveyi dolaştım. Dikkatinizi çekerim, üç büyük şehirde değil, Bodrum gibi bir ilçenin şimdi mahalleye dönen Turgutreis ve Gümüşlük kahvelerine dayadım kulağımı. Okey, tavla ve pişbirik oynayanlar dahil, Recep Tayyip çıktı mı ekrana, herkes dikkat kesiliyor. Önce kafalarıyla tasdik ediyorlar sözlerini, sonra ‘’Helal olsun be…Doğru söylüyor’’ diyorlar. Gümüşlük’te alkışlayan bile oldu Başbakanı. Kahvenin tek yabancısı bendim. Diğerleri işçi, çiftçi, dar gelirli, işsiz ve emekli sınıfıydı…

         Bodrum Yarımadasında AKP nal toplarken, CHP açık ara fark yaptı. Buna rağmen kenardaki köşedeki kahvelerde, Recep Tayyip’in dili ‘’yaşşa be’’ diye takdir topluyordu. Bodrum ve Yalıkavak marinasının içindeki ‘’kahve dünyası’’nın müşterileri, nefret ediyor olmalılar ki, televizyonlara kulak kabartmıyorlar, hatta komşu esnaflardakileri de kapattırıyorlardı. Ama esnaf ve emekli kahvelerinde durum farklıydı…

         Bu farkı aslında Türkiye’nin her yerinde görüyoruz. Eğitimli, aydın, dünya görüşü olan ve batıdan yana duruş sergileyen kesim, Recep Tayyip ve takımından hoşlanmıyor. Devleti yönetme biçiminden, kullandığı dilden, bir torbanın içine doldurduğu yarım yamalak ve devleti tanınmaz hale getiren kanunlarından genelde hepsi şikayetçi. Bir Başbakandan ziyade, kendisine İstanbul’un kenar mahallerinden gelen bir bitirimi gözüyle bakıyorlar. Kasımpaşalı yani, bugünün değil, dünün Kasımpaşalısı…

         Ama kendisine oy verenler, onu destekleyenler ve beğenenler, kimseye laf söyletmiyorlar, çünkü Başbakan’ın şahsında kendilerini görüyorlar. Ezilmiş, mağdur, yoksul ve kimsesizlerin fotoğrafını.. Şimdiye kadar,hangi parti böyle bol keseden düşünmüştü onları? Hangisi gıda yardımı yapmış, evlere kömür dağıtmış, okuyan çocuk başına para vermiş, doğum yapan anneye süt bedeli ödemiş? Recep Tayyip’ten başka işsize maaş veren, herkesin sağlık hizmetinden parasız yararlanmasını sağlayan, engelliye ve ailesine maaş bağlayan başka bir iktidar olmuş mu hiç? Onun için götürüp oyları ona veriyorlar.

     Şimdi önümüzde iki önemli seçim var. Bu muhalefetle, muhalefetin sığ ve dar politikalarıyla, Türkiye’nin hayrına sonuçlara ulaşmak mümkün değil. Baksanıza MHP, ’’Ben kendi Cumhurbaşkanı adayımı çıkaracağım’’ diyor. Kazanamayacağını bile bile, böyle davranıyor. Söyler misiniz böyle kafalarla, Türkiye düze çıkar mı? Çıkamayacağını gördüğü için Recep Tayyip de rakipsiz aday olarak Çankaya’ya çıkmaya hazırlanıyor ya… Hem de düz Cumhurbaşkanı olarak değil, Başkanlık yetkileriyle donanmış ‘’Cumbaşbakanı’’ sıfatıyla…

     Allah Türkiye’yi böyle bir sonuçtan korusun demekle olmuyor. Akıllar başlara toplanmadan ve oylar akıllara danışarak verilmeden düze çıkılmıyor. Bu ülkenin sadece Recep Tayyip’ten değil, muhalefetin diğer iki liderinden de kurtulması gerekiyor. Aksi halde demokrasiyi tam ve sağlıklı bir şekilde işletemeyiz.

Yayın Tarihi
25.05.2014
Bu makale 6238 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!