Bir şeyler olacağı belliydi.
Bunca öfke, stres, gerilim, sonuçta bir yumruk olarak Kılıçdaroğlu’nun gözünde patladı. Ülkenin kafasında da patlayabilirdi bu yumruk. Şimdilik ana muhalefete yöneldi.
Böyle giderse, ilerde kimbilir ne tatsızlıklar, ne kötülükler, ne sürprizler yaşayacağız. Her Allah’ın günü televizyonlarda esip gürleyen, önüne gelene verip veriştiren bir Başbakana sahip oldukça, ‘’Allah Türkiye’yi korusun’’ demekten başka bir şey gelmiyor elden.
TBMM’ye son yaptığım iki ziyarette olacakları görmüş ve bu sütunlarda sorumluları uyarmış, hatta Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e de, bu kontrolsüz ziyaretçi akınının yaratabileceği tehlikeyi makamında anlatmıştım. Salı günleri yapılan grup toplantılarına partili militanların sokulmaya devamı halinde, eğer önlem alınmazsa, çok daha büyük olaylar beklenebilir.
Bunu böylece bir kere daha belirttikten sonra, şu korkuyla beklediğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelmek istiyorum. Başbakanlığında ülkeyi birbirine katan, milleti kamplara ayıran, Kürt’lere verdiği tavizler yüzünden bölünme tehlikesine davetiye çıkaran, devletin kurumlarını çökerterek tanınmaz hale getiren birinin Cumhurbaşkanlığından, Allah hepimizi korusun.
Şaibeli bir seçimi geride bıraktık. Gördük ki, mevcut hükümetle temiz bir seçim yapmak mümkün değil. Oylar çalınıyor, torbalar deliniyor, sandıklar kaçırılıyor. Böylesine güvensiz bir ortamda Cumhurbaşkanlığı seçimi yapmak, sonucu peşin kabul etmek demektir ki, o takdirde Recep Tayyip’i şimdiden kutlayabilirsiniz.
Ağustos sıcağında seçim olur mu, hem de iki turlu bir seçim..? Cumhurbaşkanını ilk defa halk seçecek. Şurası kesin ki, Recep Tayyip’e oy verecekler eksiksiz sandık başına giderken, ona oy vermeyeceklerin çoğu yıllık izinlerini alarak, tatil için sahillere ve plajlara koşturacaklar. Bu durumda seçim yapmasak da olur. Hem onca masraftan da kurtulmuş oluruz.
Recep Tayyip’i seçmek için tüm şartlar hazırlanmış durumda. Şimdiden söylüyorum, her iki turda da, açık ara o çıkar. 10 ve 24 Ağustos’ta sandık başına gideceğiz. Sonucu baştan belli bir seçime hem de iki sefer katılıp oy vereceğiz. Şu masrafa bakın, devletin gidecek trilyonlarını bir düşünün..
Recep Tayyip Çankaya’ya çıkarsa, Başbakan kim olacak? Düşündüğünüz şeye bakın, ikisini birden yapmak varken, yeni Başbakan aramanın sırası mı? Çoğunluk AKP’de olduğu sürece, o Meclis’ten her karar çıkar. Hatta öyle torbalar içinde çıkar ki, muhalefetin ancak sabah haberi olur. Başkanlık yada yarı Başkanlık sistemi ne güne duruyor? Atarsın bir torba yasanın içine,çıktığını bu muhalefet Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra öğrenir.
Diyelim ki olmadı. O zaman da sessiz, uysal, denileni eksiksiz yapacak bir Başbakan bulunamaz mı? Bülent Arınç mümkün değil, ama bir Ali Babacan neden olmasın? Beğenmezseniz bir Davutoğlu verelim. Bekir Bozdağ’ı düşünelim. İtaatkar adamdan bol birşey yok AKP’de.Kuzu kuzu Burhan Kuzu’yu da akla getirebiliriz. Böylece Recep Tayyip ona siyasi borcunu da ödemiş olur.
Peki, Abdullah Gül ne olacak? Ona da yeni bir iş buluruz. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu emekli oluyor. Gül’ü de oraya oturturuz olur biter… Aslında bizimkinin gözü Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğindeydi. Ban-Ki- Mun gidiyor ya, oraya seçilmeyi arzuluyordu. Nedense bizimkilerin gözü hep yukarlarda. Recep Tayyip de İslam aleminin liderliğinin peşinde koşmuyor muydu? Neyse İslam Birliği yeter de artar Gül’e.
Nasıl bizim senaryoyu beğendiniz mi..? Beğenseniz de, beğenmeseniz de Türkiye’nin başına gelecekler var. Mehmet Haberal’lar,Yılmaz Büyükerşen’ler, Kemal Derviş’ler dururken, hala mevcutlardan medet ummaya kalkışırsak, Allah sonumuzu hayır etsin…