DUAYEN

Hukuk Devletinde Direnme Hakkı

         Hukuk devletinde vatandaşın direnme hakkı var mıdır? Biz yok biliyorduk, meğer varmış. Yok bilmemizin sebebi, iktidarların böyle bir hakkı yok saymaları yüzündenmiş...

     Gezi direnişi, Silivri direnişi, Hakimler ve Savcılar Yasası'na karşı direniş, internet yasasına karşı direniş, hatta protesto hakkı meğer yasalmış. Polis ve yargı bunu bilmiyor olamaz. Biliyorlarsa, direniş hakkını kullanan insanlara karşı acımasız ve keyfi tutumları suçtur. Bilmiyorlarsa o da, ayrı bir suç konusu…

     Direnişin meşruluk kazanabilmesi için, Devlet gücünün olağanüstü kötüye kullanılması, hukuk devleti düzeninin bertaraf edilmek istenmesi gibi gerekçelerin oluşması lazım. Gerçi bu direniş hakkı, Anayasamızda ve yasalarımızda çok net yazılı değil ama, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel bildirgesi ile bizim 1961 Anayasa’mızın  başlangıç kısmının ikinci paragrafında belirtiliyor.

     Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi eski dekanlarından Prof. Hayrettin Ökçesiz konuyu incelemiş, 1776 Virginia insan hakları bildirgesinin, 1789 insan ve yurttaş hakları bildirgesinin,1948 Birleşmiş Milletler insan hakları evrensel bildirgesinin, Federal Almanya Hessen, Bremen ve Berlin eyalet anayasaları ile, Federal Alman Anayasası'nın ‘’Hukuk devletinde direnme hakkını’’ meşru saydığını tespit etmiş. Sonra bizim 1961 Anayasasını ele alarak, orada da aynı hakkın teslim edildiğini görmüş.

     Prof. Ökçesiz, siyasal düşünce tarihi boyunca onay gören direnme konularını ve koşullarını şöyle özetliyor:

     -1776 Virginia insan hakları bildirgesinin 3. Maddesi (Herhangi bir yönetim bu göreve layık olmadığını gösterir yada bu görevi hiçe sayarsa, toplumun çoğunluğunun kamu yararına en uygun gördükleri biçimde, bu yönetimde ıslaha gitmek, yapısını değiştirmek ya da ilga etmek hakkı doğar. Bu hak vazgeçilemez, devredilemez ve iptal edilemez bir haktır) diyor. Keza 1789 insan ve yurttaş hakları bildirgesinin 2. Maddesi, (Her siyasi toplumun ana amacı, hukuki taahhüt altındaki doğal insan haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir) şeklinde konuya atıf yapıyor.

     1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel bildirgesinin başlangıç kısmındaki 3 ve 5. paragraflar, insanın istibdat ve baskıya karşı son çare olarak ayaklanmak zorunda kalmaması amacıyla, insan haklarının bir hukuk rejimi ile korunması gerekli olduğu için bildirgede yer almıştır. Federal Almanya Anayasası'nın 20/4 maddesi (Bu düzeni bertaraf etmeye kalkışan herkese karşı tüm Almanlar, başka bir çare bulunmadığı takdirde direnme hakkına sahiptir) der. Hessen, Bremen ve Berlin Eyalet anayasaları da özetle (Anayasada yer alan insan haklarına kamu  gücü tarafından Anayasaya aykırı biçimde dokunulursa), direnmeyi herkesin hakkı ve ödevi sayıyor.

     Prof. Hayrettin Ökçesiz,1961 Anayasamızdaki giriş kısmını da örnek göstererek, başlangıç kısmının 2. Paragrafında (Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs devrimini yapan Türk Milleti…) denilmek suretiyle direnişe meşruiyet kazandırıldığını ifade ediyor. Bunu da Anayasanın kabul ve ilanına, ayrıca Anayasanın hürriyete, adalete ve ve fazilete aşık evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet edilmesine bağlıyor.

     Ben yüzde 50 oy aldım, aklıma eseni yaparım demek yetmiyor. Toplumu ayrıştırmak, bölmek, devlet hukukunu ters yüz etmek, laikliğe açıkça aykırı davranmak, demek ki hukuk devletinde mümkün değil. Prof.Hayretttin Ökçesiz’in araştırmalarına kulak vermek lazım. Tabii eğer gerçekten bir hukuk devletiysek ve bu tanımı hala kaybetmediysek…

Yayın Tarihi
06.04.2014
Bu makale 6618 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!