Demokrasilerde çare tükenmez..
Rahmetli Süleyman Demirel’in sözüdür bu. Ne zaman bir kriz yaşasak, ne zaman bir dar boğazdan geçsek, ne zaman kara bulutlar kaplarsa ülkeyi, böyle derdi Demirel.
Gerçekten de, bir sorunun çözümü samimi olarak istenirse, çare tükenmezdi. Bu sadece siyasette, devlet hayatında değil, insan yaşamında da böyledir. En çaresiz zamanınızda bile bir çözümü vardır problemin.
Türkiye çok zor günler yaşıyor. Tehlikeli virajlardan, mayınlı sahalardan kurtulamıyoruz bir türlü. Çok kötü yönetiliyoruz. Bu kötü yönetim, ülkemizi devamlı tehlikenin kucağında oturtuyor. Anayasaya ve yasalara, ülkeyi yönetenler bile uymuyor artık. Bunu açıkça söyleyenler bile var. Rejim bir gecede kılık değiştiriyor, başkanlık sistemi fiilen devreye sokuluyor, buna bile ses çıkaran yok. Muhalefet deseniz Allahlık, zaten bu durumlara düşmemizde muhalefetin de çok büyük bir payı var. Bunu inkar edemeyiz.
İçerde de, dışarıda da sıkıntıdayız. Güneydoğu’da resmen harp ediyoruz. Ordumuz ve güvenlik güçlerimiz, ülkemizi koruyabilmek için canını dişine takmış savaşıyor. Ama siyasi ortam, onlara da rahat vermiyor ki. Atılan her yanlış adımın, iç ve dış siyasetteki her yanlış kararın sıkıntısını onlar çekiyor. Terörü bastıramıyoruz bir türlü. Ülkenin içlerine sızmasından korkuyoruz. İstihbaratımız güçlü değil, olan biteni iyi izlemiyor, önlemleri zamanında alamıyoruz. Şu Kilis meselesi başlıbaşına bir facia. Hergün bombalanıyoruz, hergün insanlarımız ölüyor, orada halk korku içinde, ama yine de bir şey yapamıyoruz. Koskoca ordumuz var, bir avuç İŞİD alçağına haddini bildiremiyor. Neden yapamıyor, niçin durduramıyor bu minik belayı? Herkes merak ediyor, birbirine sorup duruyor bunu.
Parlamento kendi derdine düşmüş. Başkanlık, Anayasa değişikliği ve dokunulmazlık üçgenine sıkışıp kalmış. Mebuslar dövüşüp duruyorlar, itişip kakışıyorlar, ettikleri yemine aykırı davranıyorlar. İçlerinde ülkeyi bölüp parçalamaya yeminli bir grup var.Parlamento’da Öcalan lehinde slogan atıp,yürüyüş yapıyorlar.İnanılacak gibi değil..
Türkiye bu durumdan hemen kurtulmalıdır.Mevcut siyasi kadronun bunu beceremeyeceği ve iktidarın ülkeyi daha da karanlık bir çizgiye çekebileceği görülüyor.Havanda su döverek zaman kaybediyoruz. Göz göre göre karambole gidiyor Türkiye.Yazık olacak memleketime,bunu görmemek için kör olmak lazım.
Demokrasi yoluyla bir çare bulamazmıyız acaba?Ararsak buluruz elbet.Ama ülkeyi bu hale getirenlerden,çare ve çözüm bekleyemeyiz. O halde,formüller üretmeli ve tıkanan siyasetin ve ülkenin önünü hemen açmalıyız.Örneğin,rahmetli Turgut Özal modelini deneyebiliriz. Her görüşü temsil eden,birleştirici bir kadroyu ortaya çıkarabiliriz. CHP ve MHP’den ümitler kesildi.AKP ile mücadele edebilecek ve halkın da desteğini sağlayacak güçlü bir takım kurulabilir.Ali Koç’u siyasete soksak,yanına MHP’den Meral Akşener’i,CHP’den ise Muharrem İnce’yi versek,devleti iyi tanıyan deneyimli bürokrat İlhan Kesici’yi de eklesek,bu dörtlü sıkı bir rüzgar yaratır ve AKP’yi iktidardan rahatça indirir.Böyle bir kadrodan oluşacak yeni bir siyasi parti,aynen Turgut Özal’ın 1983’de yarattığı zaferi,Türkiye’ye yine yaşatır.Hele bir de,kenarda köşede oturmaya mahkum edilmiş çok kıymetli ve donanımlı insanların,bu oluşuma katkı vereceğini de düşünürsek,olmazı olur hale getiririz.
Ali Koç iyi eğitilmiş,gerçekçi,kapitalist sistemin yanlışlarını da görüp söyleyebilen,görgülü ve zenginliği gönül zenginliği olarak da anlayabilen genç bir insan.Düşündüğünü tökezlemeden,düzgün cümleler kurarak iyi ifade edebiliyor.Kendini beğenmiş,şımarık ve mağrur biri değil,aksine oldukça mütevazi..Böyle bir insanın siyasete girmesinde büyük faydalar var.Bunun bir vatan ödevi sayılacağı günlerden geçiyoruz.Umarım Ali Koç da,böylesine önemli bir dönemde vatan görevinden kaçmaz.
Meral Akşener’in ciddi bir tabanı var.Sadece MHP’lilerin değil,her kesimin güven ve sevgisine sahip.Muharrem İnce derseniz, Parlamento’da son derece iyi imtihan verdi.İyi hatip,mücadeleci bir yapıya sahip,yanlışların üzerine kararlılıkla gidebiliyor.İlhan Kesici ise hem bürokraside,hem de siyasette çok başarılı,seviyeli,saygın bir isim…Böyle bir kadro yönetimde olsa,Türkiye düze daha kolay çıkmaz mı?Ülkedeki gerginlik ve öfkenin yerini sükunet ve güven almaz mı? Türkiye’nin genç ve milletin huzur duyacağı bir lidere ihtiyacı var. Bakın Yunanistan’a,bakın Kanada’ya,gencecik adamlar yönetiyor o ülkeleri.Rahatça televizyonlara çıkıyorlar,rahatça cevaplandırıyorlar her soruları.Bizimkiler gibi,kendi adamlarının karşısına geçmiyorlar, gazeteleri ve televizyonları satın alıp kendi basınlarını yaratmıyorlar.Erkekçe çıkıyorlar ortaya ve her gazetecinin sorusunu kolaylıkla cevaplıyorlar.
Artık Recep Tayyip’siz,Bahçeli’siz,Kılıçdaroğlu’suz bir modeli yaratmanın,o modelin sağlam rüzgarıyla yola çıkmanın ve ülkemize eski gücünü ve saygınlığını kazandırmanın zamanı gelmiş,hatta geçmiştir bile. Demokrasilerde çare tükenmeyeceğine göre,Özal’ın sürprizine benzer bir sonucu alabilecek kadroları bulmaya ve desteklemeye hazırlanmalıyız.