Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde Türk dış politikası böylesine itibarsız,ciddiyetsiz bir görüntü yaratmamıştı.
Geçmişte belki bazı hükümetlerde başarısız bakanlar görev almış olabilir ama,hiçbiri bugünkü zararı vermemişti Türkiye’ye.Hafızanızı zorlayın,hiç hatırlıyormusunuz böyle birini?
Ülkemiz son on yılda tutarsız politikalar yüzünden,derin ve ağır yaralar aldı.Diplomasinin gerektirdiği deneyim ve ciddiyeti gösterememe kusuru,her olayın üzerine incelemeden sazan gibi atlama alışkanlığı,dünün güvenilir ve güçlü ülkesine büyük prestij kaybettirdi.
Davos’taki ‘’one minute’’skandalını düşünün.Filistin’i savunacağım diye,Türkiye’yi savunmasız bırakıyorduk neredeyse.Bir şov uğruna,bir yerli tribünleri heyecanlandırma uğruna,şimdiye kadar pek zararını görmediğimiz bir ülkeyi karşımıza alıverdik.İsrail’in bize düşmanlığı böyle başladı ve Marmara gemisi olayıyla da iyice tırmandı.
Gazze’de Müslümanlar güç durumdaydı.Onlara elbette insani yardım yapmalıydık,elbette yiyecek ve ilaç göndermeliydik.İsrail( yardımı bana gönderin,birlikte dağıtalım)dedi.Hayır,gemiyi bilerek yasak bölgeye gönderdik ve faciaya davetiye çıkardık.Yapmayın dediler dinlemedik, uluslararası kurallara aykırı dediler,oralı bile olmadık.Öyle olunca,sadece 9 insanımızın ölümüne değil,ülkemizin itibarının ayaklar altına alınmasına da,elimiz böğrümüzde seyirci kaldık sadece.
Şimdi İsrail gibi bir düşmanımız var.Her açıdan zararını görüyoruz.Kıbrıs’ın Rum kesiminde petrol arama projesini İsrail tezgahladı.Artık başımızı belaya sokacak ne olursa,hepsinin altında İsrail’i arayabiliriz.PKK’nın yeni taktiklerinde,yeni silahlarında,hatta eğitimlerinde bile İsrail’in parmağına rastlayabiliriz.Sen onların içişlerine müdahele edersen,onlarda senden rövanşı böyle alırlar işte.
30 yıldır PKK ile boğuşuyoruz.Son on yılda neredeyse, baş edemez hale geldik.Hainler Kuzey Irak’tan elini kolunu sallayarak geliyor,sınırı geçiyor,karakollarımızı ağır silahlarla tarayıp,askerlerimizi de öldürerek çekip gidiyor.Biz şehit cenazeleri kaldırmaktan başka ne yapıyoruz?Neden girmiyoruz Irak’a,neden PKK’nın kamplarını dağıtamıyoruz, niçin Irak’a kafa tutup,tekrarını harp sebebi sayarız diyemiyoruz?
Efendim arada Amerika varmış.Varsa ne olur,Kıbrıs’a çıktığımızda Amerika yokmuydu?Vardı ama,Türkiye’de de,dış politikası ayağa düşmemiş,ülkesinin onurunu ön planda tutan,koruyan bir hükümet mevcuttu.Ne oldu,Amerika’nın yapma -etme demesine rağmen,sadece birinci değil,ikinci harekatı da yaptık Ada’da.
Kıbrıs’ta yaptığımıza göz yuman Amerika,Irak’ta askerlerimizin başına çuvalı geçirerek,ulusal itibarımızı bir çırpıda yerle bir ediverdi.Türk Türk olalı,böyle zulüm görmemişti.Hani neredeydi Hükümet,ne oldu o çok böbürlendikleri,güya başarılı dış politikamız?Dut yemiş bülbüle döndü politikacılarımız.Çevir kazı yanmasını seyrettik milletçe.
Talabani de,Barzani de PKK’yı yıllardır destekliyor.O nasıl dış politikadır ki öyle,altımızı oyan bu ikiliye bir türlü mani olamıyoruz.Efendım Kuzey Irak’ta çok iş yapıyor,çok para kazanıyormuşuz.Geçin efendiler geçin;para mı mühim,yoksa toprağa verdiğimiz binlerce insanımız mı,ayaklar altında çiğnettiğimiz ulusal onurumuz mu?Şunu unutmayalım ki,ulusal onurunu çiğneten milletler,düşman çizmelerinin altında ezilip,yokolmaya mahkümdur.
Şimdi geliyorum Suriye olayına..Önce harbin,akıllı bir ülke için felaket olacağını söylemeliyim.Mecbur kalmadıkça kimse aklına harbi getirmemeli.Ancak harbe ulaşan yollardan da,duygularımızla değil aklımızla çıkmalıyız..Aklımızı iyi kullanır,başarılı bir dış politika çizgisi izlersek,Osmanlı rüyalarından uyanıp gerçeklerle kucaklaşırsak,o zaman zaten harbe gerek kalmaz.
Yüce önderimiz Atatürk’ün ‘’yurtta sulh-cihanda sulh’’ talimatını unutmayalım.Ama bu talimatın gereklerini de yerine getirelim.Kimsenin içişlerine karışmayalım.Bize ne Suriye’deki olaylardan?Beşer Esat demokrasiden uzaklaşmış,halkına silah doğrultmuş,demokrasiye zarar vermiş..Bize ne oluyor?Oradan kaçanlara kucak açıyoruz. Kendi fakir fukaramıza bakamazken,30-40 bin Suriye’liyi besliyoruz.Suriye’li muhalifleri destekliyoruz,bir iddiaya göre silah veriyoruz.Suriyeli kaçak generalleri korumak bize mi kaldı?
Şimdi ayıklayalım bakalım pirincin taşını.Adamlar arkalarına Çin’i ve İran’ı almışlar,Türkiye’ye zarar vermek için ne mümkünse yapıyorlar.Jetimizi düşürmekle kalsalar iyi,sınırımıza yakın yerlerde PKK kampları açtırıyorlar.Artık kandil dağlarını bombalamaya gerek yok.Hainler Suriye’nin sayesinde dibimize,başucumuza kadar gelip yerleştiler.Haydi bakalım,girin de dağıtın bu kampları şimdi.Suriye’nin PKK’ya silah ve para yardımını engelleyin de görelim.
Atılan boş nutuklarla olmuyor bu işler.Akıllı politikalar üretmek gerek.Düşman sayısını arttırmak yerine,günümüzde dost sayısını arttırmak lazım.Etrafa efelenmelerle,posta koymalarla,çelme takmalarla bir yere varamayız.Kimsenin işine burnumuzu sokmamalı,her şeye nane olmamalıyız.
AKP döneminde tanınamayacak hale gelen ve ülkemize
büyük itibar kaybettiren dış politikamızı yeniden gözden geçirmeliyiz.Türkiye’nin maceraya tahammülü yok çünkü…