Devlet Adamı Nasıl Olmalı?

Doktor, mühendis, avukat yetiştirmek için yıllarca eğitimi şart koşarız, sanayici, esnaf olabilmek için mesleğinin icabet ettirdiği bilgiyi, tecrübeyi ararız da devleti, milleti yönetecek kimsede neden bazı şartlar aramayız? Aslında çok şey aramamız lazım. Aranmazsa sızlanmaların ardı, arkası kesilmez. Seçerken, tayin ederken bizi temsil eder mi? Bizi anlar mı? Bizi düşünür mü? İşte en azından bunları düşünmek zorundayız.Yani:
Müstakil hareket edebilecek kadar işlerinde bilgi ve şahsiyet sahibi olmak,                   
Devlet işlerinde güvenilir birisi olduğu tevsik ve tespit edilmelidir                                  
İçtihadda bulunma yeteneğine ve kudretini haiz, hür ve adaletli biri olmak.”
Atalarımız: “Kusursuz insan olmaz.” demişlerdir. Doğrudur. Ama yönetim için de çok kusurlu insan olmaz. O zaman az kusurlu olmalıdır.
Buraya kadar sıralanan hususlara ilave olarak devlet adamı:
Nazik, fikir terbiyesi almış, nezaket kurallarına dikkat etmelidir.                                      
Sağlam karakter sahibi olmalıdır                                                                                
İnsanların kendisi için ne düşündüğüne dikkat etmelidir.
Yalan söylemekten, yalan vaatlerde bulunmaktan sakınmalıdır. Doğru sözlü, güvenilir olmalıdır.
Bilgi ve cesaret sahibi olmalıdır. Bozgunculara, fesatçılara fırsat vermemelidir.          
Emanete ehil olmalı, yakınlarının nüfuzundan yararlanmasına müsaade etmemelidir.  
 İyiliğe çığır açan örnek bir insan olmalıdır.                                                                          
Tatlı dili, güler yüzlü, merhamet, şefkat sahibi olmalıdır                                                
Cömert olmalı, israftan kaçınmalıdır                                                                           
Vatanına, milletine bağlı olmalı, milli ve manevi değerli korumalıdır.
Konuşacağı ve susacağı zamanı bilmelidir. Yerinde, zamanında konuşmalı, her konuda konuşmamalı. Konuştuğu zaman radyoda, televizyonda birinci haber olmalı, gazeteler manşet çekmelidir.
Zeki, disiplinli, azim ve irade sahibi, demokrat biri olmalıdır                                     
Makamın geçici bir emanet olduğunu bilmeli, makam ihtirası olmamalıdır                  
Gurura, kibre kapılarak kendini küçültmemelidir.
İcra makamı olduğunu unutarak halden durumdan bir vatandaş gibi şikâyet etmeye kalkmamalıdır.
Demek ki devlet adamı:
Kötü huylu, kaba, kırıcı, gururlu, tamahkâr olmayacaktır                                                  
Hafif şakacı bir mizaha sahip olmamalı, hatalarında ısrar etmemelidir                                  
Vazifesinin ehli olmalı, yetkisini kötüye kullanmamalıdır. Hesap vermekten kaçmamalıdır       
Kanunları, örf, adet ve gelenekleri çiğnememelidir                                                    
 İnsanları küçük görmemeli, onlara karşı küçültücü ifadeler kullanmamalıdır. İnsanları sevmeli, insanlar da onu sevmelidir.
Tıpkı bu hikaye gibi;
Bir muhtar vardı. Uzun süre muhtarlık yaptı. Bu zaman içinde herkes ondan şikâyetçi idi. Ne yapar yapar seçim zamanı geldi mi gene seçilirdi. Hemen ardından şikâyetler başlardı.
Bir gün şikâyet üzerine kaymakam muhtarı çağırır, şikâyet konularını dile getirir ve:
-“Halk senden memnun değil, halk seni sevmiyor.” der. Bunun üzerine muhtar:
-“Onlar benden memnun olmasa da ben onlardan memnunun. Onlar beni sevmese de ben onları seviyorum.” Cevabını verir.
Yönetim, geçmişini, aslını unutan zayıf kimselerin eline kalırsa huzur kaçar, düzen bozulur.
Değişik örneklemelerle yaptığımız girizgahlardan sonra sebebi ne olursa olsun şekli ne olursa olsun söyleyen kim olursa olsun devleti yönetenler tevazu sahibi olacak mütevazi olacak tıpkı bir zamanlar Şeyh Edebali’nin söylediği gibi “Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..” . Zannediyorum anlatmaya çalıştığımız anlaşılmıştır.
HAYIRLI HAFTALAR HAYIRLI BAŞLANGIÇLAR
Ecz. Hasan KİLİT
Muratpaşa Belediyesi Meclis Üyesi

Yayın Tarihi
13.05.2014
Bu makale 6238 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!