DUAYEN

Çok yaşa Mehmet Hoca

          Yine sevecen,yine heyecanlı, sanki bir şey olmamış ve hayatından 4,5 yıl çalınmamış gibi yine işine, gücüne, o müthiş projelerine bakıyor. Sabah erkenden ayakta, yine hastalarına koşuyor, hastanede toplantılar, vizitler… Sonra tırnaklarıyla kurup yarattığı Başkent Üniversitesine gidiyor. Hocalar, öğrenciler, inşaatlarla meşgul oluyor. Durun daha bitmedi, oradan da Meclis’e geçiyor. Seçmenler, yasama görevi filan derken akşam yine hastane ya da Üniversite... Baş döndürücü bir trafik anlayacağınız…

         Evet büyük dostum, sevgili ağabeyim, dünyanın şapka çıkardığı büyük bilim adamı, Cumhurbaşkanlığı teklifine bile hayır diyebilen, çok ciddi bir Türkiye sevdalısı Prof. Dr. Mehmet Haberal’dan bahsediyorum. Acıyla, çileyle ve zindanda geçen çok uzun bir süreden sonra hasretle kucaklaşıyoruz Ankara’da.

         Başkent hastanesini, Üniversitesini, uygulamalı otelini geziyoruz birlikte. 5 yıldan buyana beş misli büyütmüş yaptıklarını. Bir işi zindanda bile büyütebilen böyle bir  insanı rahat bıraksalar, kimbilir daha neler yapabilirdi bu ülkeye. Resim, heykel filan yapmıyor hoca, devletten kuruş almadan koskoca Üniversiteler, hastaneler, dev tesisler kuruyor, kusursuz işletiyor, büyütüyor, geliştiriyor... Hem de tırnaklarıyla…

         Biz, mükafat olarak koruma altına almamız gereken böylesine bir değerimizi hapislere tıkıyoruz. Eziyetler çektiriyoruz, işkenceler yapıyoruz. Sadece ona mı, hücre arkadaşları generallere, ordumuzun iyi yetişmiş subaylarına, gazetecilerine ve çok sayıda vatansevere yaptığımız ne? Hayali ve düzmece suçlamalarla hepsinin dünyalarını zindan etmiyor muyuz?

         Mehmet Hoca hükümeti devirmeye çalışmış, ihtilale çanak tutmuş. Güldürmeyin beni yahu... Prof. Haberal’ın yemek yeme, uyuma gibi ihtiyaçlarını bile karşılayacak vakti olmamış ki. Bırakın ihtilal teşebbüsünü, düşüncesini bile aklından geçiremeyeceği bir çalışma temposuna sahip. Böyle hayallerle uğraşsa, onca işi nasıl başarabilirdi ki..? Her neyse, aklıma geldikçe çok üzülüyorum. Hocanın hayatından kaybolan koskoca bir 4,5 seneyi kim geri getirecek?

         İnsanın Başkent Üniversitesi ile Başkent Hastaneleri ile, daha doğrusu Prof. Haberal’ın her yaptıklarıyla gurur duymaması mümkün mü? Kimin öğrencisi o, rahmetli İhsan Doğramacı’nın değil mi?

         İhsan Hoca nasıl Hacettepe’yi, Bilkent’i yarattıysa, öğrencisi Mehmet Hoca da, 30 binden fazla nüfusa sahip Başkent dünyasını yarattı. Gidin bakın çorak ve kuru bir tepeden nasıl bir hayat fışkırıyor şimdi. 11 fakültesi, bir konservatuarı, 6 meslek yüksek okulu, 7 enstitüsü ile muhteşem bir Üniversite Başkent. İnsan iftihar ediyor böyle kurumlarla.

         Hele Üniversiteye bir kültür sitesi yapılıyor  ki, gören heyecanlanıyor hemen.1400 ve 650’şer kişilik konser, 1800 kişilik konferans salonlarına sahip, 24 saat kesintisiz hizmet verecek 12.500 metrekarelik bir muhteşem kütüphaneden oluşan dev bir kültür sitesi.. Birkaç aya kalmaz biter.Hepimiz evlerimizdeki duvarlarımızı süsleyen okunmuş kitaplarımızı buraya göndereceğiz.Göreceksiniz Ankara,milli kütüphaneden sonra Türkiye’nin en büyük ikinci kütüphanesine kavuşacak.

         5 yıl önce bir küçük binada bıraktığım Başkent Hastanesi, şimdi koskoca ve mükemmel bir sağlık kuruluşu olmuş. Ayrıca Adana, İstanbul, İzmir, Konya ve Alanya’da uygulama araştırma hastaneleri var. 13 merkezde de son derece modern diyaliz merkezleri kurmuşlar, onbinlerce böbrek hastasına şifa veriyorlar.

Belki inanmayacaksınız ama, Başkent sağlık kuruluşları Türkiye’de, Sağlık Bakanlığından sonra en geniş hizmet veren bir teşkilat. Bunu devamlı engellediğimiz, itelediğimiz, kıymetini bir türlü bilemediğimiz bir insan yapıyor. Mehmet Haberal yani..

         Ankara’nın çorak bir tepesine 4 milyon ağaç dikerek, geleceğin en büyük ormanını yaratan Prof. Haberal’ı saygıyla ve şükranla selamlıyorum. Bir tarihte ODTÜ’yü kuran Kemal Kurdaş’ı selamladığım gibi…

         Sağolasın Mehmet Hoca… Sana çektirdiklerimizden dolayı o kadar mahcubum ki, utancımdan gözlerimi gözlerinden kaçırmak zorunda kaldım. Ama Allah biliyor ya, seni ve senin gibi Türkiye sevdalılarını çok seviyorum, ülkem için hepinize çok teşekkürler ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Çok yaşa Mehmet Hoca, çok yaşa emi…

Yayın Tarihi
02.03.2014
Bu makale 7272 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!