Tüm kurumlarda, tüm hizmetlerde genelde bir bozukluk ve aksaklık görülüyor. Yönetim ustaları bunu, tecrübeli ve kaliteli personelin eksikliğine bağlıyorlar.
Değişen, emekliye ayrılan, yılların bilgi ve donanımına sahip olanların yerine, deneyimsiz ve iyi yetişmemiş kişiler geçirilince, günlük yaşamımızdaki sıkıntılar giderek artıyor.
Geçmişte çok iyi çalışan, teknik personeli yurt dışında yetişen Devlet Su İşleri ve Karayolları gibi dev kuruluşlarımız, günümüzde olmayacak problemlere imza atıyorlar. Uzaklara gitmeyelim ve Bodrum’dan örnekler verelim. Türk turizminin bu önemli merkezine yıllar sonra su getirildi. İki barajdan gelen bu su, tüketiciye bir türlü sağlıklı bir şekilde ulaşamadı. Kilometrelerce döşenen borular sık sık patladı ve yol üzerindeki yerleşim yerlerinde felaketlere sebep oldu. Hani bir defa patlasa neyse, Güvercinlik defalarca sular altında kaldı, evleri ve işyerlerini sular bastı. Vatandaşlar perişan oldu. Şimdi zararların karşılanması için herkes mahkemelerde uğraşıyor.
Niye devamlı patlar ki bu borular? Sonuçta anlaşılmış ki, kaliteli boru kullanmak yerine ucuzu döşenince, dikişi tutturamamış DSİ. Şimdi devlet müteahhiti suçluyor, müteahhit devleti. Peki kimdir bunun sorumlusu? İhalenin şartlarını kim tespit etmiş, müteahhidi ve kullandığı malzemeyi kim kontrol etmiş? Bodrum’a suyu getirdik diye dev ilanları yollara asanlar, kafalarını beş dakikalığına yaptıkları işe çevirselerdi, işlerini ciddiye alsalardı,böyle bir rezalete sebep olurlar mıydı hiç?
Şimdi borular değişiyor, ucuzların yerine kalitelisi konuluyor, her yer yeniden kazılıyor. Şu masrafa bakın, beceriksizler yüzünden iki defa bedel ödüyor bu millet. Çok merak ediyorum, buna sebep olanlar ceza görecek mi, hesap verecek mi acaba?
Şimdi geliyorum, Bodrum’da araç kullanan tüm sürücülerin korkularına ve genel şikayetine.. Aslında bu şikayet sadece Bodrum’u değil, tüm ülkeyi zorluyor. Kavşaklardan bahsetmek istiyorum sizlere, hani şu Karayollarının yaptığı ve devamlı kazalara sebep olan kavşaklardan… Ortalara koskoca göbekler yapıyorlar ve karşılıklı gelen araçları adeta kazalara davet ediyorlar. Dörtyolların çoğunda sürücüyü bekleyen bu tuzakları görmüşsünüzdür. Mesela Bitez kavşağı, Ortakent-Yahşi arası, Torba girişi, Yalıkavak sapağı, hangi birini saysam ki…
Dört bir taraftan gelen araçların sürücüleri, kafakafaya vuruşmamak için, ter döküyorlar adeta. Devamlı kazalar oluyor bu yüzden. Gidin bakın, hergün kavşağa çarpan arabaların söktükleri bordür taşlarını görürsünüz. Kim yaptı bu kavşakları, hangi mimarın elinden çıktı bu projeler, hangi mühendislerin eseridir bu münasebetsizlik? İçlerinde hiç araba kullanan yok mu? Hele bir Torba kavşağı var ki, burada kaza yapmayana ödül vermek gerekiyor…
Sordum, soruşturdum, bir de akıllı kavşaklar adını vermişler bunlara. Eğer bu kavşaklar akıllıysa, sürücüler aptal ve geri zekalı olmalı. Karayollarına göre bu akıllı kavşaklar, milletin canını daha fazla yakmadan yeniden ele alınmalı ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Türk Karayollarının emekli olmuş efsane ve tecrübeli genel müdürlerini aradım, buldum. Bu rezaletin sebeplerini sordum. Vardıkları ortak kanaat, Deneyimli ve donanımlı teknik personel noksanı. Bu işlerin öyle yeni mezunlarla, geçmişinde başarılı projelerde yer almamış kadrolarla ve iyi yetişmemiş elemanlarla yapılması mümkün değil.
Sadece kavşaklar değil ki iyi yapılmayan. İlleri ve ilçeleri birbirine bağlayan yollarda da, bir sürü aksaklık var. Bodrum-Güvercinlik arasında koca koca kayalar yollara düşüp, trafiği tehlikeye sokuyor. Milas-Yatağan arasında da aynı durum var.Yapılmış yollar tepelerden inen kayalarla tahrip oluyor. Haydi sil baştan başlıyor işler, yine yeni masraflar,yine sokağa atılan paralar. Yahu şunu yaparken doğru dürüst yapsanıza… Hayır,bölünmüş yollar metoduyla işler değişik ve tecrübesiz müteahhitlere verilince, sürekli kalite azalıyor, projenin bir bölümü iyi giderken, geri kalanı bozuluyor…
Türkiye’de işler giderek deve hikayesine dönmeye başladı. Deveye sormuşlar, ’’boynun neden eğri) diye.. Deve şu cevabı vermiş…
-Nerem doğru ki…