Bodrum’un yerlisi tanımaya değer güzellikler taşır. Müthiş efendi, çevresine sevgi ve saygı dolu, iyimser ve güleç, dost insanlardır. Yabancıya yardımcı, yoksul ve garibe destek olurlar hep. Ekmeğini, balığını, rakısını ve imkanlarını paylaşmaktan zevk alırlar. Türkiye’de nesli tükenmeye başlayan nadir insanlardandır Bodrumlular.
Bu güzel insanları, genelde dışarıdan gelenler rahatsız ettiler. Büyük şehirlerin tüm pisliklerini Bodrum’a taşıyarak, genel huzursuzluğa sebep oldular. Bodrum’luları bir dinlemenizi isterim. Dünün o güzel, sorunsuz ve iddiasız insanları, çok şikayetçiler bugünden. Evet, sorunların bir kısmına belki kendileri sebep oldular, göz yumdular ama, kentin kimlik değişimini de böylesine acımasız bir biçimde hak etmediler doğrusu…
Dün sakin, iddiasız, huzurlu bir yaşamı vardı Bodrumlu'nun. Bugün büyük şehir olmanın sıkıntısını yaşıyor hepsi. Bazıları büyümeden memnun görünseler de, çoğu şikayetçi durumdan. Onlara göre Bodrum, Bodrum olmaktan çıktı ve tanınamaz bir hale geldi. Yabancılar Bodrum’un yaşam tarzına, adetlerine uyacaklarına, kendi alışkanlıklarını, çarpık davranışlarını bulaştırdılar kente. Belki sağlıksız, bölgeye yararsız bir medeniyet getirdiler ama, getirdikleri götürdüklerini ezip geçti.
Bodrum’u ihtiyaca paralel birkaç rötüşla, eski halinde bırakmak çok daha doğru olurdu. Rant gibi bir salgın hastalığın pençesi altında ezilmeye mahkum etmek, kenti betonlaştırmak, doğal güzelliklerini mahvetmek, insan dokusunu bozmak, Bodrum’a yapılabilecek en büyük bir kötülüktü. Şimdi bu kötülüğün acısını çekiyor herkes.
Geçmişte de Bodrum’un altyapısı yoktu, bugün de yok. Ama geçmişte kentin dağ gibi yığılı çöplerinin yarattığı leş gibi koku,belli zamanlarda ve yerlerde denize dökülen kanalizasyon,çok sık patlayan arıtma sistemi, yaşayanlara bu derece zarar vermiyordu. Çünkü nüfus fazla değildi ve o dönemlerde büyüme imkanlarla sınırlı tutulabiliyordu. Ne zaman ki Bodrum’a hücum ve önlenemeyen yerleşim başladı, işte o zaman iş çığırından çıktı. Trafik yazın iyice kilitlendi. Kışın bile tıkanıyor merkezde. Pahalılıkta şampiyonluğa yürüyor Bodrum. Memurlar geçinemiyor, tayin istiyorlar artık. Ev kiraları iyice yükseldi. Satın almak giderek zorlaşıyor. Fiyatlar bazı bölgelerde Miami’nin iki-üç katına çıktı. Ekmek neredeyse pasta fiyatına satılıyor. Ulaşımı hiç sormayın. Serbest piyasanın acısını, Bodrum’un yerlileri çekiyor maalesef.
Eskinin insanı o kucaklayan bakkalları tek tek kapanıyor artık. Yerini süper marketler aldı. Neredeyse değişik isimlerle her caddeye bir şube açacaklar. Dükkan sayısında rekora koşuyor Bodrum. Yanyana yüzlerce dükkan, aynı sokakta ve caddede aynı işi yapıyor çoğu. Her önüne gelene ruhsat verenler, yerli esnafın da gelir kapısını iyice daraltıyorlar, Her yer kiralık araba ve motor pazarlayanlarla dolu, adım başı berber dükkanı, 100 metre ara ile taksi durakları…
İyice bunalıyor Bodrum’un yerlisi, çileden çıkmak üzere adeta. Yerli kaptanlar parmakla gösterilecek kadar azaldı. Mardinli, Diyarbakırlı, Adıyamanlı kaptanlar dolaşıyor ortalıkta. Mavi yolculuğun kalitesi iyice düştü. Hele günübirlik turist gezdiren motorların durumunu hiç sormayın…
Kahveler bile nasibini aldı büyümeden. Semt kahvelerinin çoğu ‘’cafe’’oldu. Düne kadar çaya 25-50 kuruş ödeyen Bodrum’un yerlisi bugün 150-250 kuruş veriyor artık. Zaman iyice Bodrum’lunun aleyhine çalışmaya başladı. Böyle giderse,büyümeye ve yabancılaşmaya karşı homurtular, iyice artacak. Durum öyle gösteriyor çünkü.
Bodrum’u yönetmek kolay değil. Her geçen yıl daha da zorlaşıyor. Ankara ve İstanbul’un etkisi ve müdahalesi giderek artıyor. Güçlü adamlar, gücünü siyasetten ve paradan alanlar, mafyacılık oynayanlar Bodrum’a ve burada doğup büyüyenlere büyük zararlar vermeye başladı. Artık bunu görmek ve gerekli önlemleri almak zamanı geldi.
Bodrum’a yerleşmek ve yaşamak için gelenler, buranın yerli halkına saygılı davranmak ve onların yaşamlarını olumsuz yönde etkilememek zorunda. Buna dikkat edilmezse, ilerde çok daha büyük sorunlar, problemler ve rahatsızlıklar yaşanabilir.