Çoktandır Bodrum turizmi üzerine yazmıyordum. Yazmıyordum çünkü,eleştirilerin bir faydası olmuyor,imam bildiğini okuyor,yapılan yanlışlar ısrarla düzeltilmiyordu.Buna bir de Büyükşehir Yasası rezaleti eklenince,olanlar Bodrum’a oldu.
Önce şunu belirtmekte yarar var. Şimdiye kadar kötü yönetim nedeniyle Bodrum Belediyesine yükleniyorduk. Öyle ya, elindeki büyük imkana rağmen görevini dar kalıpların içinde ve sığ görüşlerin paralelinde sürdürmeye çalışıyor, iyi niyetli yorumları bile düşmanlık sayıyor, kent sakinlerinin şikayetlerini ciddiye almıyordu. Böyle bir anlayışa sahip olan Bodrum Belediyesi, halen bu anlayışını düzeltmiş değil, düzeltmeye de pek niyeti yok.
Ama bir hakkı teslim etmek zorundayız ki, Bodrum’un bugünkü acıklı görünümünün sorumlusu Bodrum Belediyesi ve onun sempatiklikten başka bir özelliği olmayan Başkanı değil, Büyükşehir Yasası'nı idam fermanı gibi Bodrum’un boynuna geçiren bugünün iktidarıdır.
Ülkenin çivisini yerinden oynatan Ankara,Türk turizminin ve onun gözbebeklerinin de canına okumuş, küçük hesaplar ve siyasi oyunlar yüzünden, ülkeye döviz kazandıran merkezlere büyük zararlar vermiştir. Sadece Bodrum değil, Marmaris, Fethiye, Kuşadası da, ülke çıkarlarını tepetaklak eden büyükşehir yasasıyla "intiharın" eşiğine getirilmiştir.
Aydın ve Muğla’da seçimleri iktidar partisi kazansaydı, belki şikayetler bu derece ayyuka çıkmayacaktı. Çünkü iktidar, bu merkezlerin ihtiyacı olan parayı hemen gönderecek ve yıllardır yapılamayan hizmetler süratle bitirilecekti. Ama CHP kazanınca, beklenen paralar da gelmeyince, turizm merkezleri bomba yemiş gibi oldu. Öyle olunca da, CHP’ye oy vermenin ağır faturası Aydın ve Muğla’ya kesildi.
Bunu böylece belirttikten sonra, gelelim Bodrum’a. Bugün Bodrum belediyesinin küçük belediyeler kapatıldığı için elinde bol miktarda bina, araç, gereç ve personel kaldı. Ama para olmayınca, üstelik yetkileri de iyice budanınca, hizmetlerin yapılması ve haklı taleplerin yerine getirilmesi hayli zorlaştı. Peki, Muğla büyükşehir belediyesi ne yapıyor, niye yeterli parayı göndermiyor Bodrum ve benzeri turizm merkezlerine? Kelin merhemi olsa başına sürecek. 1243 kilometrelik bir sahil şeridinden sorumlu tutulan Muğla Belediyesi, Ankara’dan kendi ihtiyaçları için destek görmüyor ki, Bodrum’un imdadına yetişsin. Bırakın onu, garibim Bodrum Belediyesinin elinde ne bulduysa hepsini Muğla aldı. Bodrum’a kala kala mezbaha, cenaze işleri, temizlik hizmetleri, ortada görünmemeyi ustaca beceren zabıta filan kaldı. Eğer doğruysa, emlak vergilerinin yüzde 85’i de Muğla’ya gidiyormuş. Bu durumda personelin maaşını alabiliyor olmasına şükretmeli. O da kadrolu personelin..
Türkiye’nin incisi, çok değerli tarihi ve antik kentimiz, gözbebeğimiz Bodrum, bugün siyasetin ve becereksizliğin kurbanı haline geliyor. Bu tabloyu Ankara yarattı ama, Ankara’nın zararlarını akılla asgariye düşürmek de, bugün Muğla ve Bodrum’u yönetenlerin elinde. Bodrum her şeyden sorumlu olarak Muğla’yı gösterirse, Muğla’nın parmağı da Ankara’ya çevrilirse, işler ortada kalır ki, bugünkü görünüm de aynen böyledir.
Bodrum’un doğru dürüst altyapısı yok. Şehrin koktuğunu, kanalizasyon ve arıtmanın iyi çalışmadığını, buna rağmen hala inşaatlara ruhsat verildiğini, fosseptikleri çeken vidanjörlerce halkın soyulduğunu, lağım sularının gelişigüzel yerlere döküldüğünü, kenti yönetenler hariç bugün herkes görüyor. İdareciler sokağa çıksa, yandaş ve yağcılarına değil gerçek halkın sesine kulak verseler, rezaletlerin ne boyutlara çıktığını belki farkederler.
Kenti yönetenler de Bodrum’daki dükkan bolluğundan ve pahalılıktan şikayet ediyorlar. Bir sokakta 15 berber, 8 fırın, bir caddede 4 taksi durağı olur mu? Hem bunlara ruhsat verin, hem fiyatların tüm dünyada olduğu gibi, lokantaların önüne konma mecburiyetine yönelik önerilere kulak tıkayın, sonra da şikayetçiler korosuna siz de katılın. Olur mu böyle şey? Laga-luga ile, sen-ben-bizim oğlan anlayışı ile idarecilik yapmak, çok gerilerde kaldı. Sadece Bodrum değil, Türk turizminin önemli merkezleri de bunu unutmamalı.
İnşaat yasağı ilk defa bu yıl Bodrum’da delindi. Hala beton kamyonları, yolları iyice bozan vinçler, paletli araçlar ortalıkta dolaşıp duruyor, İstanbul ve diğer büyük şehirlerden beter trafik daha da kitleniyor. İnşaat yasağına "Kanun değil genelge bu, uymak zorunda değiliz ki" anlayışıyla bakan sorumlular,Bodrum’a yaptıkları büyük kötülüğün farkında değiller herhalde.
Herşeyi Büyükşehir’in üzerine atmak, her günahı Ankara’ya yüklemek yerine, yukarıda saydıklarımı yapmanın ne zorluğu var? Biliyorum Bodrum’u yönetmek kolay iş değil ama, Bodrum’u böylesine sahipsiz bırakmak da doğru değil. Sorumsuz idareciler gelir gider ama, Bodrum gibi bir değer giderse, bir daha geri gelmez.
Son sözüm şudur.. Bodrum’da inşaatı, altyapı tamamlanana kadar en az beş yıl durdurmak gerekiyor. Kenti hatır ve gönüle göre değil, yasa ve mevzuata göre yönetmek gerekiyor. Bodrum’a tıpkı Marmaris gibi, enaz 30-40 yıl yetecek ölçüde özel bir yatırım planı yapmak ve finansmanının tümünü de devlet eliyle karşılamak gerekiyor. Bunu Marmaris için yapmıştık, Bodrum için de yapmalıyız…
Bodrum’a kalemimizle destek vermeyi sürdüreceğiz. Destekleri köstek görenleri de, şimdilik göz kontrolü yaptırmaya davet edeceğiz.İnşallah bir faydası olur…