İşte mandalina zamanı geldi ve Bodrum’un henüz kıyıma uğramamış bahçeleri turuncu renge büründü.
Bodrum mandalinası, öyle her mandalinaya benzemez. Bir kere müthiş lezzetlidir, evet çekirdeklidir ama tadına doyum olmaz. Kabuğunu soydunuz mu, ortalığı narenciye kokusu sarar. Sanırsınız ki, havaya parfüm sıkılmış.
Yarım asır önce Rusya’ya ihraç edilirmiş. Şehrin ünlü Karakaya ailesi, gemilerle mandalina yollarlarmış oraya. O dönemde süngeri ile mandalinasından pek başka bir şeyi yokmuş Bodrum’un. Zeytini, zeytinyağı filan pek para etmezmiş o zamanlar.
Gel zaman git zaman Rusya alımı durdurmuş. Öyle olunca da, mandalinalar herkesin elinde kalmış. İç piyasa dayanıklı değil, çabuk yumuşuyor diye, yüz vermemiş Bodrum’un bu çok değerli ürününe. Para etmeyince, üstelik turizm de tırmanmaya başlayınca, ağaçları kesip yerine binalar yapmaya başlamışlar.
Mandalinanın ölümü,1980’li yıllara rastlar. Bahçelere bakmak pahalı, mandalinadan elde edilen gelir ise masrafları karşılamıyor. Ağaçların budanması, altlarının sürülmesi,mevsiminde ilaçlanması, tek tek gübrelenmesi filan büyük paralar istiyor. Oysa bahçeyi betona teslim edip, yerine ev ve dükkan yapmak çok daha büyük gelir sağlıyor. İşte mandalina bahçelerine saldırı da böyle başlıyor ve günümüzde daha da acımasızca sürüyor. Böyle giderse,yakında mandalinayı fotoğraflarda görebiliriz.
Bodrum mandalinasının kurtuluşu için bazı girişimler yapıldı. Ticaret Odası Migros, Tansaş, Kipa, Metro gibi dev kuruluşları zorladı. Ürünün standardı ve ayırımı için, Ortakent’te bir de tesis kuruldu. Ayrıca gazozu da üretildi ama, bütün bu girişimler mandalinayı kurtarmaya yetmedi. Hala bahçeler bozuluyor,hala ağaçlar kesiliyor ve hala Bodrum’un dünyaca ünlü mandalinası can çekişiyor.
Hiç unutmam, 8-10 sene önce Ortakent’teki bahçelerin birinden beheri 50 liradan beş ağaç kiralamıştım. Niyetim, bu bir model olur ve örnek alınırsa, belki bahçelerin bir kısmı kurtulur, ağaçlar ayakta kalır. Bodrum’da yazlığı olan aileler birer ağaç kiralasalar, ağaçların altına plaketleri çakılsa, belki bu yolla mandalinalar kurtulur diye düşündüm. Gittim bu projeyi, o zamanın Ortakent Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’a götürdüm. Bir mandalina kulübü kurulmasını, dileyenlerin bu kulüpten ağaç kiralamasını önerdim, hatta bir ağacın parası olan 50 lirayı da, çağırdığı bir görevliye verdim. Sonuçta ne oldu biliyor musunuz? Projeyi çok beğenen Kocadon, beni dinlemesi için çağırdığı görevliye talimat verdi. Yani komisyona havale etti gibi bir şey. Çok üzüldüm, hala da mandalina adına bu üzüntüm sürer gider…
Her neyse, ileriye bakalım şimdi. Bodrum mandalinası Allah’ın bizlere verdiği çok kıymetli, çok nadide bir üründür. Bunun değerini mutlaka bilmeliyiz. Artık tek bir ağaç kesmemeli, aksine yeni dikimlerle ağaçların sayısını arttırmalıyız. Özetle Bodrum mandalinasını mutlaka koruma altına almalıyız.