Yıllarca merkez sağda, AP, DYP, DP çizgisini izledim, çeşitli görevler de aldım. Hiç partizan olmadım ama iyi bir partili olmaya çalıştım… Bir kişinin partisiyle birebir görüşleri örtüşmeyebilir ama en yakın görüş ve programı olan partiyi benimsemesi doğaldır. Partili partisinin görüşünden kopmuşsa ayrılır gider. Ama partisi durması gereken yerden çok farklı yerlere sürüklenirse ne yapmalı? Doğrusu yıllardır bu sıkıntının içindeyim. Politika üretememenin sonucu, parti, önce Ağar ile devletçi, Cindoruk ile ulusalcı şimdi de Namık Kemal Zeybek ile milliyetçi kulvara savruldu. Artık farklı bir parti… Birbirimizden uzaklaşıyorduk ve ben bir parti üyesi olarak yıllardır bir üyeye düşen özeleştiri görevimi yerine getirmeye çalışıyordum. Ama bu gün artık çok uzaklaştık.’ Devletçi, ulusalcı, milliyetçi’ olarak bilinen ve bundan ödün vermeden politikasını sürdüren partiler zaten yeteri kadar var… Geçmişte merkez sağı temsil eden partiler, bunları ret etmemekle beraber, öncelikle demokrasi ve insan odaklı ve hizmete yönelik politikalar üretmekte mahir idi. Statükoya karşı, değişimden yana olmuşlardı… Uzunca bir süredir bu alanda üretim durdu ve diğer partilerin dar söylemini tekrar eder oldu.
Anayasa değişikliği referandumunda ‘evet’ oyu için Süleyman Soylu’yu ihraç ettiklerinde zaten partimle aramız hayli açılmıştı. Görüş farklılığı yüzünden partilerde hala ihraçlar yaşanması hazindir... Yazık oldu… Ne merkez solda ne de merkez sağda parti kalmadı. Oysa bu partilerin rekabeti politika üretimini teşvik edecek ve ülke bundan yararlanacaktı. CHP doğal olarak merkez solu temsil ettiğini söyleyecektir ama ne kadar solda olduğunu sorgulamaz ve yeni politikalar üretmezse söylemleri onları iktidara taşımaz. Barajın altında kaldığı 1999 yılından sonra politikasında hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu günkü oyları Ak Parti iktidarının yarattığı kaygının sonucudur. MHP zaten merkez sağı temsil ettiğini söylemiyor. İktidar partisinin en önemli şansı merkez partilerin içinde bulunduğu durum… Ak Parti merkeze yayılmaya çalışıyor boşluğu görüyor.
Statükoya karşı duruşu ve birçok icraatı değişimden yana olmuştur. Muhafazakar duruşları yaşama yansıdığında diğer kesimleri endişeye sevk ediyor ama bu ülkenin ve toplumun gerçeğidir. Geçmişte devlet gücüyle birçok alandan dışlanmaya çalışıldılar, hiçbir yararı olmadığı gibi demokrasi gelişmedi, rejim ucubeye döndü… İnsan hakları ihlalleri sıradanlaştı…
Yeni bir sivil Anayasa sloganı ve geçmiş icraatları önümüzdeki seçimlerde Ak Parti'yi yine 1. Parti olarak çıkaracak, iktidar yolunu 3. Kez açacak gibi görünüyor. Yepyeni ve halkın katılımı ile bir sivil Anayasa yapacaklarsa olsunlar da…
Diğerlerine de uzağım
Seçimler yaklaşırken benim adımın da sıkça konuşulduğunu biliyorum. Kimseyi yormak ve merakta bırakmak istemem. Aktif siyasette, katkı sunmamı bekleyen dostlara ve beni partisinde görmek isteyen siyasetçilere çok teşekkür ederim. Partilerin, parti içi demokrasideki çizgisi, otoriter yapısı, farklı fikirlere tahammülsüzlüğü açıkçası beni rahatsız ediyor. Ayrıca şevk ve heves eksikliğimi de gideremiyorum. Kendimden söz etmekten pek hoşlanmam ama sözün özü partimden uzaklaşmakla bir diğerine yaklaşmadığımı vurgulamak istiyorum…