Başkent’in havası, rüzgarı, kulisleri karamsarlık yaratıyor insanda.
Bir haftadır Ankara’da TBMM’yi ve dost siyasetçileri ziyaret ettim. Ülkenin durumuna ve geleceğe yönelik endişe alışverişlerinde bulundum. Gerek iktidar ve gerekse muhalefet kulislerinde dolaştım. Gördüm ki, genel bir şikayet, umutsuzluk ve moralsizlik hakim ortalığa..
20 yıldan fazla görev yaptığım Parlamento’da koridorları arşınlarken,1960-1970 kavgalarına taş çıkartan bir yumruklaşmaya da tanık oldum. AKP’li bir mebus, attığı sert bir yumrukla CHP Genel Başkan Yardımcısını az daha nakavt ediyordu. Adamın gözlüğü kırılmış, gözü morarmış, hastaneye gidiyordu. Demek ki, 30-35 yılda değişen bir şey olmamış Meclisimizde. Fikirler yerine yumruklar konuşuyor hala.
AKP’li mebus,genel başkanının her gün diliyle yaptığı sert vuruşları, yumruğuyla taklit etmeye kalkışmış. 10 gün önce de, bir başkası komisyonda tekmeyle tekrarlamıştı vuruşu. İşte kavgacı genel başkanın kavgacı mebusları…
Meclis Başkanı Cemil Çiçek çok üzgün bu durumdan. Odasında kahvesini içerken, siyasetin ve siyasetçinin seviye kaybından yakındı. Tüm çabalarına rağmen, milleti çok rahatsız eden bu görüntüyü değiştiremediğini söyledi. Partilerden yardım ve destek göremediğini, Üyelerin Meclise silahla girişine ve ziyaretçilerin grup tezahüratlarına içtüzüğe rağmen engel olunamadığını anlattı. Çok zor bir dönemden geçildiğini ifade etti. Cemil Çiçek Meclis’in sadece başkanı değil, en kıdemli ve tecrübeli bir siyasetçisi de.. Onu bile dinlemediklerine göre, varın gerisini siz düşünün..
Her Salı bir alem oluyor TBMM Grup toplantılarına ziyaretçiler alınıyor. Liderler kendilerini alkışlatmaktan zevk alıyor olmalılar ki, zaman zaman tezahürattan stadyuma dönüyor Meclis. Bunu sadece AKP değil, Meclis’te temsil edilen tüm partiler yapıyor. Toplantıların dağılışında karşıt grupların arasında bir kavga çıkarsa, kan gövdeyi götürür. En çok da MHP ve BDP seçmeninin kapışmasından korkuluyor. Bu kadarla kalsa iyi, bir gün Meclis’te Apo’nun posteri BDP grup salonuna asılırsa hiç şaşmayın. Durum o derece ciddi çünkü…
Salı günü mebusların çoğu aç kalıyor. 350 kişilik kapasiteye sahip Meclis lokantasına binlerce ziyaretçi üşüşünce, milletvekillerinin çoğu sandviçe talim ediyorlar. Eskiden ziyaretçi, bir paket mebus sigarasına tav olurdu. Şimdi yemek yemeden gitmek istemiyor kimse. Öyle olunca da, ortaya müthiş bir kargaşa çıkıyor.
Eski dönemlerde kulislere ziyaretçi alınmazdı. Öyle gruplara filan mebusların dışında kimse giremezdi. Hele silahla Meclise girmek, askere ve polise bile yasaktı. Ama devir değişti. Artık kimde silah var, kimde yok, belli olmuyor ki.. TBMM’nin tek değişmeyen şeyi, mükemmel kütüphanesindeki ıssızlıktı. İçeri girdim, salonları dolaştım, tek bir milletvekili göremedim ortalıkta. Doktora tezi hazırlayan bir akademisyen ile arşivleri karıştıran bir gençle tanıştım. Hepsi o..
Özetlemem gerekirse, Ankara’da kimse önünü göremiyor. Seçimlere kadar gidemeyeceğimizi söyleyenlere bile rastladım. Siyasi geleceğini değil, ülkenin geleceğini düşünenler de, Allah korusun bir Suriye’ye dönme korkusunu farkettim. Başbakanın köşeye sıkıştığını, hele hırsızlık-yolsuzluk-suistimal iddialarından bunaldığını, bunların altından kolay kalkamayacağını söyleyenlerin sayısı hayli fazla. AKP’lilerde toptan hırsız damgası yemenin müthiş bir rahatsızlığı var. Bu yüzden yüksek sesle olmasa bile, Başbakanı ve suçlanan 4 bakanı çok ağır bir dille eleştiriyorlar. İçlerinden biri şöyle konuştu…
-Gitsinler, hesaplarını versinler. Onların yüzünden çoluğumuzun çocuğumuzun yüzüne bakamaz hale geldik. Bizim ne günahımız var..?
Bu hesap verme işi uzarsa, AKP’de önemli gelişmeler olabilir ve sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın başı ağrımakla kalmaz, partisinden çatırdama sesleri ve arkasından kopmalar meydana gelebilir.
Muhalefet partilerine mensup mebuslarda da homurdanmalar var. Bazı mebuslar liderlerini, kırık plak gibi aynı şeyleri söylemekle, Recep Tayyip’in peşine takılıp onun tespit ettiği gündemi kovalamak ve cevaplamakla suçluyorlar. Geleceği iyi okuyamamakla, Türkiye’yi bekleyen tehlikelere gereği şekilde işaret edememekle,etkili muhalefet yapamamakla itham ediyorlar liderlerini.
Benden söylemesi…