Partileri, liderleri, adayları düşünmenin belki zamanı ama asıl Türkiye’yi ve geleceğini düşünmek gerek.
Dini politikaya alet eden, Anayasa ve yasaları açıkça çiğneyen, milleti birbirine düşman hale getiren bu iktidardan nasıl kurtulacağız? Son şanslarımızı kullanacağımızın farkında mıyız acaba?
AKP’yi yönetimden uzaklaştıramazsak, Türkiye’nin felakete sürüklenmesine seyirci kalmış oluruz. Kürt meselesi, Suriye rezaleti boğazımızı iyice sıkıyor. Başbakanın her şeye karışması, özel hayatlara müdahale etmesi, gençlikle dalaşması toplumu iyice geriyor. Türkiye’nin o sağlam ve saygın devlet yapısı bozuldu. Bürokratlar ve memurlar devletin değil, partinin personeli gibi davranıyorlar. Valiler valilikten, polis polislikten çıktı. İktidarın kanunsuz emirlerini sorumsuzca yerine getiriyorlar.
Kim ne derse desin, Türkiye bugün çok feci şekilde yönetiliyor. Akıl almaz işler yapılıyor. Ben yaptım oldu sistemi geçerli. Hesabı kitabı iyice şaşırdılar. Cumhuriyet tarihinin en müsrif iktidarıyla karşı karşıyayız. Devletin neyi var, neyi yoksa satıldı. Yeşil sermaye piyasanın mutlak hâkimi haline getirildi. Dış borçlarda ipin ucu iyice kaçtı. Ali Babacan bile uyarıyor, ayağımızı yorganımıza göre uzatalım, bol keseden harcamayalım. Durum öyle parlak değil diyor ama dinleyen kim?
İktidar sanki ülkenin tek sahibi. Bizler de onun kölesiyiz. Konuşmaya korkuyor, yanlışları söylemekten kaçıyor herkes. İşadamları Türkiye’yi değil, kendilerini düşünüyorlar. Aman bu iktidar gitmesin, istikrar bozulmasın diyorlar. İç barış dinamitlenmiş, ülke barut fıçısına dönmüş, millet birbirinin gırtlağına sarıldı sarılacak. Meclis’te ettikleri yemine her gün ve her fırsatta ihanet eden Kürt milletvekilleri, devleti bölecek girişimlerini ve tehditlerini sürdürüyorlar.
Doğu ve Güneydoğu’da olanların farkında değil mi işadamlarımız? Şantiyelerine bile gidemiyorlar, iş makinalarını bile kurtaramıyorlar oralardan. Sınırlar yolgeçen hanına döndü.1 milyon Suriyeli Türkiye’ye yerleşti. Çoğuna biz bakıyoruz. Askere, polise saldırmalarına göz yumuyoruz. Kürtlerin terörü yetmedi, şimdi bir de Suriyelinin terörünü yaşıyoruz.
Yıllardır dindar ve kindar bir anlayışın saltanatına tanık oluyoruz. Din devletine doğru sürükleniyoruz. Medya korkudan susuyor, muhalefet partileri ise oy kaybına uğramaktan çekiniyor. Öyle olunca atı alan Üsküdar’ı geçiyor tabii. Etkili bir muhalefeti olsaydı Türkiye’nin, böylesine acıklı bir duruma düşer miydik?
Her neyse, bu felaketten nasıl kurtuluruz, ona bakalım biz. Aslında kurtulmanın formülü belli. CHP ile MHP seçim ittifakı yapsalar, AKP’yi feci şekilde sandığa gömerler. Bu ittifaka bir de bağımsız kalan eskinin ANAP ve DYP’lilerin oyları ile İşçi Partisinin oyları da eklenince, tek başına iktidar sarhoşları büyük bir hezimete uğrar.
Ama bakıyoruz ki, Devlet Bahçeli ile Kemal Kılıçdaroğlu bu formüle yanaşmıyorlar. Sanki tek başlarına seçim kazanacaklar. Dedim ya, onların derdi Türkiye’yi değil, kendilerini ve partilerini kurtarmak. Başaramayacaklarını bile bile inatla direniyorlar işte. Öyle olunca, Recep Tayyip’e de (Allah bu muhalefetten razı olsun)diye dalga geçmek düşüyor. Kılıçdaroğlu ile Bahçeli, iyi düşünmeli ve hesaplarını iyi yapmalılar. Güç birliği yaparak seçime gitmezlerse, meydan yine AKP’ye kalır ki, bunun vebalinin ve Türkiye’nin uçurma sürüklenmesi suçunun altından kolay kolay kalkamazlar.
Antalya’da gökyüzünden denize pedal çevirdiler
Fırtına kazaya sebep oldu, sürücüye ilk müdahaleyi kadın fizyoterapist yaptı
Alanya’da 2 aranan şahıs yakalandı
Motosiklet sürücüsü ölümden döndü
Dünya Yürüyüş Şampiyonası başladı
Hasan Arat: "Türkiye Kupası’nda hedefimize mutlaka ulaşacağız"
Dünya Yürüyüş Şampiyonası sona erdi
Eğitim Bir Sen Gazze için meydanlarda
Arıcılar yeni sezona hazırlanıyor
Dünya Atletizm Yürüyüş Takımlar Şampiyonası’nda ALKÜ damgası
Kirletilen ve Kirlenen Siyaset 08.04.2024 DR. ALİ YILMAZ