DUAYEN

Akıllı İdareciye Hasret Bir Toplum

     Bodrum’u sevmeyi yanlış anlıyoruz. Bu kadar güzel, böylesine her açıdan değerli, göreni heyecana ve coşkuya kaptıran bu müthiş kent lafla sevilmez.

     Dondurmayı sever gibi, çocukların çikolatayı sevdiği gibi sevilir mi Bodrum hiç? Aşkla sevmek lazım burayı, en küçük bir zarar görmemesi için üzerine titremek lazım Bodrum’un. Kıskanmak lazım, kem gözle bakana haddini bildirmek lazım. Taşına toprağına, çalısına çırpısına, denizine karasına, ormanına hatta börtüsüne böceğine bile sahip çıkmak lazım.

     Öyle kuru kuruya sevgi olur mu? Seven gördüğü her olumsuzluğu söyler,her kötülüğü belirtir, çare gösterir, yöneticileri uyarır. Hatta onlara destek olur, elinden geleni yapar. Yani taşın altına gerekirse elini de sokar. Herkes evinin önünü süpürse, herkes kenti süsleyen çiçek yada ağaçlara bir bardak su dökse, herkes birbirinin hakkına saygı gösterse, Bodrum’da yaşam daha rahatlamaz mı?

     Bir yeri yönetmeye karar verenlerin, seçim yoluyla yada tayinle gelenlerin, eleştirilere kızma hakları yoktur. Aksine bu eleştirileri, kötüye giden şeyleri ve halkın rahat ve huzurunu kaçıracak gelişmeleri önlemek ve düzeltmekle yükümlüdürler. Kaldı ki, bunun için kendilerine milletin vergisiyle toplanan paralardan maaş da ödenmektedir. Yani fahri ve gönüllü bir iş değildir kent yöneticiliği.

     Bugün Türkiye’de görevini hakkıyla yapan ve görevini yapmayanları eleştiren gerçek gazeteciler, yönetimlerin hedef tahtası haline geliyor. Balık baştan kokar. Ankara’dan sert şekilde esen rüzgar, ülkenin her tarafına yayılmakla kalmıyor, yerel yöneticiler kendilerini Ankara’nın modeli olmaya zorluyorlar. Ankara’nın yüzü gülüyorsa, taşranın da yüzü gülüyor.Gülmeyip bir şeye kızıyorsa, tüm yerel yöneticiler de hiddete kapılıyorlar. Kötü idarecinin partisi purtusu filan olmaz. Her partide vardır kötüler, her iktidar ve muhalefette de bol miktarda mevcuttur böyleleri. Ama aksini de görmezden gelmemek lazım. Öyle  Bakanlar, öyle Valiler, öyle kaymakamlar, öyle Belediye Başkanları gördü ki bu toplum, yıllar geçse de millet onları unutmuyor ve hayırla, sevgiyle, saygıyla anıyor hepsini.

     Bir kenti yönetenler, sabah erkenden kalkmıyorlarsa yataklarından, öyle makam araçlarıyla korumalarla filan değil yürüyerek gitmiyorlarsa makamlarına, şöyle gözleriyle çevrelerini bir taramıyorlarsa, yol üzerindeki halkın ve esnafın hatırını soramıyorlarsa, bir Allah’ın selamını bile esirgiyorlarsa insanlardan, işlerini eksik yapıyorlar demektir. Doğu ve Güneydoğu’da durum çok karışık, oralarda görev yapan yöneticiler çok farklı ortamlarda çalışıyorlar. Onun için bu sözlerim Batı bölgelerinde ve sahil ilçelerinde görev yapanları kapsıyor. Gönül isterdi ki, tüm ülkemiz idarecilerine seslenebilelim, ama şimdilik bu mümkün değil.

     Bodrum’dan, Marmaris’ten, kıymetli ve ülkeye para kazandıran turizm bölgelerimizden  bahsetmek istiyorum. Buraların yöneticileri eleştiriden hiç hoşlanmıyorlar. Bir gazeteci onları göklere çıkartmazsa, o gazeteciden kötüsü yok. Düşman kesiliyorlar hemen. Patronlarına şikayet ediyorlar, işten attırıyorlar. Patronları sadece gazetecilik yapmadığı ve ticaretin her dalına bulaştıkları için, Kaymakamların ve Belediye Başkanlarının  sözünden çıkamıyorlar. Öyle olunca da, namusuyla gazetecilik yapmaya çalışanlar bir çırpıda işsiz kalıyorlar. Bunu Ankara’da, Istanbul’da filan yapıyorlar sanıyorsunuz değil mi? Yanıldınız işte, Türkiye’nin her tarafında böyle oluyor bu. Biz çevremize bakalım, Bodrum’da da öyle, Marmaris’te de…

 

     Ama mühim değil, gücünü kötüye kullananlardan korkmayan gazeteciler de var bu ülkede. Ankara’da da var, Istanbul’da da, Bodrum’da da.. Yani kefeniyle dolaştığını ilan etmeyecek efendilikte ve olgunlukta olanlar da… Kefense, bu kefen herkeste var. Yürekse o da herkeste mevcut…

     Akıllı bir idareci, aleyhteki yayınları dikkate alır, eleştiri yapanlara teşekkür eder, gözünden kaçan ları ve yanlış uygulamaları hatırlattığı için, daha çok gazetecinin bu tipini tercih eder. Yandaş ve yalaka gazetecinin bir çıkarı olduğu için, onun övgülerine ve alkışlarına pek itibar etmez akıllı idareci. Ama böyle bir idareci nerede…?

    Herneyse, Bodrum’a sevgiden bahsederek yola çıktık, nerelere kadar geldik. Bırakın gazeteciyi, bir insan Bodrum’u gerçekten seviyorsa, tüm noksanları, hataları, yanlışları korkmadan, çekinmeden söylemelidir. Bodrum’da şu sıra çok eksik ve görev ihmali var. Bunları söylememek, düzeltilmesini istememek, bence Bodrum’a yapılabilecek en büyük bir düşmanlıktır. Bu eksiklerin neler olduğunu merak edenlere bir ipucu vereyim. Şöyle yeni gemi yanaşma limanından çıkıp, halk plajından Kumbahçe’ye devam edin, restoran-bar ve kafelerin önünden bir geçin, oradan Denizciler kahvesine kadar yürüyün, hatta Marina’ya kadar sağınıza solunuza iyice bakarak gidin, ne demek istediğimi anlarsınız. Öyle Suriye ve Büyükşehir mazeretlerine sığınmadan da yapılabilecek çok işler olduğunu görürsünüz.

     Gazetecinin el etek öptüğü idarecilere değil, gerçek gazetecilerin yaptığı eleştirilerden yararlanmasını bilen idarecilere sahip olmamız dileğiyle …

Yayın Tarihi
03.09.2015
Bu makale 960 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!