Güzelim ülkemizin çevresini inanılmaz şekilde tahrip ettik.17 yıllık siyaset, dozer gibi geçti tabiatın üzerinden.Ne Ege’yi bıraktık,ne Karadeniz’i,ne Marmara’yı bıraktık,nede Akdeniz’i…Ormanlarımızı,denizlerimizi,dağlarımızı göl ve nehirlerimizi, tarım arazilerimizi,aklınıza ne gelirse tüm doğal değerlerimizi mahvettik.
Köylerimizi bile bozduk. Şehirde ne varsa köyde de o olacaktır deyince, köylümüz de bizim gibi marketlerden alışverişe başladı. Köy ekmeği artık tarihe karıştı, bakkal da kalmadığı için köylere de marketler hakim oldu. Eskiden çerçiler dolaşırdı köylerde. Tencere, tava, kapkaçak, halı, yatak takımları, nevresimler filan onlardan alınırdı. Şimdi her şey ama her şey marketlerden ve AVM’lerden temin ediliyor. Köyde yoksa eğer, minibüslerle şehirden taşınıyor ihtiyaçlar.
Batı köyleri hayli zenginledi. Eskiden traktöre hasret köylerde, şimdi kapıların önünde otomobiller,kamyonetler, minibüsler görülüyor.Sınıf atlamanın göstergesi gibi duruyor hepsi.Tarihi hatayla köy okullarını da kaldırdık. Köy çocukları yıllardır minibüslerle ilçelere taşınıyor, hepsi köylülükten uzaklaştırılıyor. O yüzden okuyanlar köylerine dönmüyor,boş duran tarlalara yüz vermiyor, polis yada zabıta, öğretmen, hastabakıcı olmak, devlet kapısında iş bulmak istiyorlar. Nasıl yaptık bu hataları, bunca akılsızlığa nasıl sebep olduk, inanılacak gibi değil ama, tanınamayacak hale getirdik Türkiye’mizi.
Hadi bir hata yaptık diyelim,farkında olmadan bazı kararlar aldık diyelim, ama her günü hatayla geçen bir yönetim olur mu?Şöyle geriye doğru bir bakın, hatalar zinciri gözlerinizi yorar.Şu imar barışına ne demeli..? Türkiye’yi en az 50-60 yıl geriye götürdü bu karar. Millet imar barışını imar affı olarak anladı ve kazmayı küreği kapan aklına eseni yaptı. Kimi kat çıktı, kimi balkonları eve ekledi, kimileri de bahçelerine yeni binalar yaptılar.Hele köyleri bir görseniz,geceli gündüzlü devam ediyor inşaatlar. Efendim uydudan gözlüyorlarmış, yapılan kaçakları yıkacaklarmış. Hepsi hikaye, yapılanın yıkıldığı görülmedi şimdiye kadar.Hepsi yapanın yanında kar kaldı. Olan yasalara saygılı vatandaşlara oldu…
Hem neyi nasıl yıkacaksınız? Yıkmaya kalkarsanız, ortalığı harabeye çevirirsiniz. Turizmden para kazandığımız köylerin halini bir görseniz,oturur ağlarsınız.Çarpık ve menfaate dayalı siyaset anlayışımız,memleketimize çok büyük zararlar verdi.Kaçak yapılaşmaya imar barışıyla adeta vize verildi.Kimsenin kimseden korkusu yok artık. Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, muhtarlar oralı değiller. Ankara’dan esen sorumsuzluk rüzgarı, hepsini etkilemiş durumda.Gözlerinin önünde yasalar çiğneniyor, hak ve hukuka kimse aldırmıyor,kimse kimseye ne yapıyorsun demiyor.İmar barışı güya 2017 sonuna kadar yapılanları kapsayacaktı. Bugünü de kapsıyor, yarını da kapsayacak ve oya dönüşmesi hedeflenen bu kararlarla Türkiye’nin geleceği karartılacak.
2017 sonuna kadar yapılanları bir yerde anlamak belki mümkün olabilir. Genelde çoğumuzun binalarında fazlalıklar vardı. Ama ondan sonra yapılan milyonlarca eklere, yeni binalara ne demeli? Zaten ülkemizde müthiş bir altyapı noksanı var.Milyonlarca liraya satılan ev ve sitelerin olduğu turistik yerlerin çoğunda, kanalizasyonlar denize akıyor, vahşi çöp depolama sistemiyle doğa tahrip ediliyor, sular yetmiyor.Köylerimizin çoğunda altyapı sıfır…Bu durumda hala inşaatlara nasıl göz yumulabilir, nasıl görmezden gelinebilir..?
Köyler gözden uzak diye, millet istediğini rahatça yapıyor. Kaçak evlerden geçtik, turizm bölgelerindeki köylerde yeni kaçak pansiyonlar, yeni kaçak oteller bile görülüyor. Muhtarlar ne işe yarar acaba? Artık ikametgah ilmühaberi filan da vermiyorlar, bari kaçak yapıları devlete haber verseler ya… Muhtara maaş veriyoruz,cebine silahı da koyduk,muhtarlığa kırmızı yaldızlı tabela da yaptırdık ama ne iş yaptıklarına yada yapacaklarına aldıran yok.Bir yürekli kaymakam arıyorum,köyleri dolaşıp hala kaçak inşaat yapanları tespit edip,yaptıklarını hemen yıktırsın. Böyle bir kaymakamı yok Türkiye’mizin, bırakın kaymakamı İmar müdürü bile yok.
Diyeceksiniz ki, (Türkiye’deki değişikliğin hala farkında değil misin? Başkan ne derse o oluyor artık. Bu durumda memurlar ne yapsın?) Haklısınız, evet çok haklısınız ama, biz bu sistemin Türkiye’nin çok zararına olacağını peşin söyledik. Hala da söylüyoruz… Ankara imar barışı der, tarihini ikide bir uzatır ve bunu oya tahvil hesapları
yaparsa, elbetteki memurun seyretmekten başka yapacağı bir şey kalmaz. Onun için bu başkanlık sisteminden hemen ve çok büyük bir süratle uzaklaşmamız, yasama-yürütme-yargı hakimiyetine yeniden dönmemiz, kuşa döndürdüğümüz Anayasa’mızı tekrar elden geçirmemiz ve de özetle Türkiye’nin fabrika ayarlarını tekrar devreye sokmamız