
Bazı bilimcilere göre, içinde bulunduğumuz jeolojik çagdan çıkıp, Antroposen diye tanımlanan yeni bir çağa girmişiz..!
İçinden çıkmakta oldugumuz çağın baslangici, buzul çağının en görkemli iki canlısı Mamutlar ( dinazorumsu)ve İnsan.
Mamutlar bu jeolojik zamanın zorluklarına karşı yeterli çevikliği göstermeyip Türünü kaybetmiş...
İnsan, tür olarak devam ediyor ve bildiğimiz o buzul çağı başından bu güne Türümüz kendine (yani " insanlığa" ) evrilmeye çabalıyor.
Buzul çağı başlarında , Akdeniz kıyılarından hayatın, bir yeniden başlatilması söz konusu .
Yaklaşık 150-40 bin yıl önce.
Deniz kenarından eriyen buzullar dan çıkan mağaralarda ki yaşamın;
havzayi besleyen ırmaklar boyu ilerleyen, insanlığa yücelme yürüyüşü başlangıcı .
O başlangıca eşlik eden bir nesne var, Yörüklerin ölümüne vazgecmedigi amulet cilkagi bu deniz boncuğu.
Yolun başında insanın sığındığı mağaralarda, bu günlerde yapılan kazılarda yığın yığın bulunan kabuklu deniz boncuklari bunlar.
O boncuklar, o başlangıç yolculuğuna eşlik eden ilk izler.
Şu bizim Yörüklerin "kut"lu anlarını imlemekten asla vazgeçmediği meşhur boncuklar.
Yol boyu , yolculuk boyu üzerlerinde taşıyıp, daha uzak Çin coğrafyasinda ulaşamaz olduklarında kemikten taklidi yapılarak para olarak kullanılan deniz boncuklari bunlar.
Akdeniz havzasından, ilk Yörüklugunde Çin'e kadar değer olarak varan insanın ilk metasi- çok amaçlı kutlu nesnesi.
Asyaya ve oradan öte yayılirken süs, düğme ve para olarak gömleğin iki yakasiyla bir, pek çok kıtaları birleştiren.
Yörük Türk'ün, insanlığı Törelendiren ve yücelten yol arkadaşı bu gün, yol boyu kazılan her hoyukten hepimizi şaşırtacak gizleriyle çıkıyor bir bir....
Biz dönelim bu günün bilim insanlarının sesine.
Yeryüzüne insanla aynı çağda baslayan Mamutlarin dayanamayıp yok oldugu, bu çağında sonu gelmiş.
İnsan yeni bir çağın eşiğinden , yeni maceraya geçerken bizim inatçı Yöruklugumuz kutlu yolculuk G(İZ)imizden ders almamız gerektiği gerçeğiyle yüz yüzeyiz.
İnsan türü devam ediyor.
o boncuklarla harekete geçen ve bu çağ boyunca vaz gecmeyen Yörüyusculerin oklanma , ok felsefesiyle Torlenip yücelisi de!
Bu yeni çağa Antroposen (yani gidisati insanın belirleyecegi ) çağ denecekmis.
İnsan neyi seçecek?
Mamutlar gibi cevikligini kaybedip yokoluşunu mu..!?
Yör ok felsefesiyle kıvrak yucelisi seçip devamı mi..!?
İnsanın kivrakliginin, cevikliginin nesli olan yeni nesillerin gidişatı belirler bunu.
Gelelim o yeni yeni nesillerin bu gun dünya üzerindeki, ruhsal gelisim seyrine bakalım.
TV ve ardınca b.sayar etkisinde zihin beden arası eşgüdümü kaybetmiş hantallasmis belirtilerin en ağır semptomu Otizmin son yıllardaki artış tablosu bize çarpıcı cevabı vermeye yeter.
1975 yılında 5binde bir görülen Otizmin,
2014 yılında 68 de 1 oranına düştüğünü internet ortamı grafik tablosundan görebilirsiniz.
Bu hızın katlanma oranıyla bu gun , eğitim ortamının yetemedigi 40 - 50 çocuktan birinin otizmle karşılaşması ürpertici tabloyu gösterir.
Otistik çocukların en belirgin özelliği zihin-beden iliskisinin yeryüzü cevikliginin, kaybıdır
Mamut örneğinde açıktır ki, dünya üzerinde doğayla akiskan cevikligin kaybı, yani hantallik; doğada Türün yenikliginde baş etkendir.
Ve insan, bu çevikliği kaybederse, tür bu çağda kendini kaybedecegi demektir bu.
İşte bu nedenle geçen yazıdaki anket sorumuzun cevabı,
A - yürümek olmalıdır.
Konuyu buraya getirmekteki ana amacım olan ,
son soruyu da soruyorum.
Yörük calistaylarinda bunları konuşup çözümleri sorgulamazsak kim kaybeder
A- yörükler
B -çocuklar
C- Orman canlıları
D- insanlık
Doğada pazartesi yoktur.
İnsan olmasa da, doğada bir boşluk olmaz.
Doğa başka türlerle yaşama devam eder.
İnsan, beden- beyin ilişkisi uyumundan doğan ruhsal çevikliği kaybeder de; hantallasmasina sebep beton mabetlerdeki sırça ekranlarin yatikligini, kirliliğini seçerse kaybeder.
Gelin genç nesilleri, yeryüzü kıvrakliginin yucelis felsefesi Yoruklukle bulusturalim.
