
Ankara Devlet Tiyatrosu şehrimize geldi.
Hoş geldi.
Sefa geldi.
Bozkırın tezenesini
Akdeniz’in Toroslarıyla buluşturdu.
Ne hoş bir buluşmaydı
Neşemize neşe
Derdimize derman
Aşkımıza sevgi oldu
Aşk ile…
Abdal doğmakla başlar garipliği Neşet ERTAŞ’ın
Anasını da dört yaşındayken kaybeder.
Ana, kadın insandır
Erkekse insanoğlu
Yaradandır.
Ana düşünce rahmine bebe
Canından can,
Yüreğinden sevgi ile
Büyütür bebeyi bedeninde.
Her şeyi tektir
Sevgisi, aşkı
Urbası.
Kışın urbasının yıkanmasından korkar
Kuruyuncaya kadar yorgan altında yatarlar çünkü
İlk aşkı da bu yaşlarda tadar
Evcilik oynarken göz göze diz dize.
Başka köye göçünce
Kor gibi yanar yüreği aşk acısından.
Babasıyla düğünlere gider
Çalar söyler oynar köçekçe.
Düğünün birinde âşık olur sırılsıklam.
Bu kez babasını gönderir istesin alsın sevdiğini
Ama vermezler sevdiğini abdal diye
“Davulcuya zurnacıya kız vermezler”
Bunun üzerine yakar türküsünü
Zengin İsen Ya Bey Derler Ya Paşa Fukaraysan, Abdal Derler, Ya Cingen Haşa Fakir İsen Abdal Derler, Ya Cingen Haşa.
Duramaz bu ellerde kırık sazını alır çıkar gurbete
Yarımdır yâri olmadığı için
Arar durur yârini bütünlenmek için.
Önce Ankara
Oradan ver elini İstanbul
Çalar söyler karın tokluğuna önceleri
Sonradan plaklar yapar
Besteler yapar ama söylemez kimseye
Ankara radyosuna başlar.
Evlenir Leyla ile
Âşık olmadan göz göze konuşamadan.
Leyla Sevgisini verir
Gönlünü verir
İki kız bir oğlan çocuk verir
Tamamlayamaz Neşet’in yarısını.
Yine gitmek düşer garip’e
Diğer yarısını yârini bulmak için
Bu kez yurt dışıdır mekânı.
Diğer yarısını yârini
Buldu mu bulamadı mı bilemez.
Biner atına göçer gider uzaklara.
Yüreğimizin sesi, Neşet Ertaş’ı
Sığdırabilmek bir oyuna bu kadar güzel yapılabilir
Teşekkürler Ankara Devlet Tiyatrosu.
“Neşe dert aşk yazılıp
Neşet Ertaş okuttuğunuz için.. 24.10.2016