
Yarım yüz yılı devirmişim
Farkında mıyım?
Telaşı hayatın
Sarmalamış dört bir yanımı.
İş, aş, okul
Dert keder.
Bir koşuşturma almış beni içine
Yuvarlıyor alabildiğine
Düşünüyorum bazen
Çok iş odaklı mıyım?
Neresindeyim hayatın.
İçimde neler oluyor da
Dışardan ne anlaşılır.
Mutluluk nerede?…

Yoğun bir haftanın ardından kaçışım dağlara. Bu hafta ki parkurumuz Elmalı Baranda Gölü. Karlangıç dağından Girdev Gölünü seyir. Kamplı grup cumartesi günü gitti. Daha henüz kamp malzemelerimiz olmadığı için günübirlikçiyiz. Pazar sabahı tuttuk yolunu Elmalı’nın. Nohut tarlaları yeşil ekinler sararmaya yüz tutmuş. Ekinlerin boyu kısacık kalmış susuzluktan. Bu yıl kış yağışsız geçti ne kar ne yağmur doyurmadı toprağı. Kıraç toprak besleyemeyince bitkiyi uzamamış ekinler, başaklar dolgun değil. Susuzluk Haziranda hissettirmiş kendini yaz nasıl geçer bilinmez. Elmalı yol boyunca elma bahçeleri, üzüm bağları ve seralar eşlik ediyor bize. Seralar buralarda da yerini almış. Açık alanda sebze yetiştiriciliği kalmamış. Pazarlarda yayladan, tarladan domates biber sözde kalmış…
Baranda Gölü göründü uzaktan, suyu azalmış epey.Geçen yıl Eylül ayında daha çok su vardı.Bu yıl yağmayınca kar yağmur göl de çekmiş suyunu.Buna birde İslamlar köyünün sulama suyunun gölden sağlandığı eklenirse gölde su biter Ağustos ortalarında.
Geçen yıl ki parkurumuz Girdev Gölü’den Baranda Gölü idi. Tam bir macera yaşamıştık. Yuva köyünü geçip tırmanınca bir tepeye servisler bırakıvermişti bizi yolda. Girdev Gölünde başlayacak yürüyüşümüz on üç kilometre önce başlamıştı. Çok tepeler yaylalar geçtik Girdev gölüne kadar. Girdev Fethiye sınırları içinde Fethiye’nin yaylası.Halk arasında da altmışaltı muarlı çift turnalı zirzop yaylası olarak bilinir. Altmış altı muar: altmış altı pınar, çift turnalı göçmen kuşlar konar göçerler göle ama ikisi hiç gitmez Girdevden ve Girdev yayladır kışın kimse kalmaz yazın yörükler göçerler sürüleri ile birlikte. O nedenle de Zirzop yaylasıdır.

Girdevden çıkmıştık Karlangıç tepesine gün akşam olmuştu. Uzaktan görünüyordu Baranda gölü yamaçlarında ardıç olan tepelerin arasında. Yörük obaların koyunların keçilerin yanından geçerek karanlıkta inmiştik aşağılara.
Bu yıl Baranda Gölünün çevresinden başlayıp çevirdik rotamızı Karlangıç tepesine ardıç ağaçlarının arasından. Bugün doğayla baş başa kalmam şanstı benim için. Grup tırmanırken tepeye sırtımı verdim bir ardıca da uçtum Baranda’nın üstünde. Masmavi gökyüzünde beyaz bulutlar, kuşlar ve uzaktan gelen koyun sesleriydi yoldaşım. Özgürdüm alabildiğine. Asırlık ardıç ağaçlarının dipleri meyveleriyle doluydu. Kuşlar dallarında ardıçların söyleşiyorlardı. Acaba kuşlar yer miydi ardıç meyvesini sonra da tohum olur muydu kuşlardan çıkanlar diye düşünüyorum. Ama hiç genç ardıç ağacı yok tepelerde. Patikada kaplumbağalarla karşılaştım sık sık. Ses duyunca ürküp saklanıyorlar evlerinin içine. Karıncalar yiyecek taşımakta yuvalarına. Uğur böcekleri arılar çiçeklerinde deve dikenlerinin. Rüzgar hafiften bir türkü tutturmuş kuşların eşliğinde. Doğa huzurda mutlulukta alabildiğine. Kaçmışım kendimden bile. Yalnız kalmak doğada mutluluktu.