
Bugün ne çok izlediniz beni, ne çok duydunuz sesimi.
Ölmek istemiyorum
Ama ben öldüm, tıpkı onlarca kadın gibi. Ölmek belki bir şey ifade etmiyor da ya ardından bıraktıkların olmasa. Ölüm ne de doğal oldu artık, size, bana, ona.
Oysa ölürken, çok bağırdım, kimse yardım etmedi.
‘’Ben ölmek istemiyorum, ben ölmek istemiyorum.’’ diye.
İnanın o bıçak darbeleri canımı hiç acıtmadı, evladımın ‘’Anne gitme, anne ölme’’ dediğini duyana kadar. Canım öyle acıdı ki size nasıl anlatayım bunları, ben öldüm. Siz evladınızın geleceğini görememek nedir bilir misiniz? Onu da anlatamam ki ben öldüm.
Kim bilir, kim bilebilir bu saatten sonra belki de beni öldüren adama emanet ettim onun geleceğini.
‘’Bir adım vardı kadın
Her küfrün içinde adımın geçtiği kadın.’’
…
Minik bir kız çocuğuydum iki koyun bir televizyona takas yapıldığımda. Gittim evime yemek yapamadım kocam beni çok dövdü. Ben başka biri nasıl sevilir bilmem ki! Onun içinde dayak yedim. İki ay geçti ben hamile kaldım sanırım, doktorda öyle söyledi.
Anne oldum aylar sonra. Köyün en güzel kadını bendim, arkadaşlarım öyle diyordu. Öyle olmasa ölür müydüm? Bukle, bukle saçlarım vardı, gözlerim çimen yeşili. Bir gün çamaşır asarken bahçede komşu görmüş, gidip kocama söylemiş çamaşır astığımı. Ben bir şey yapmadım ki sadece çamaşır astım, yaşım hâlâ on beş. Ardından kocam eve geldi o bukle saçlarımdan tutup köy sokaklarında buklelerim kopana kadar sürüdü. Tekmeledi, canım çıkana kadar dövdü beni. Sanırım sonra ben çocuğumla birlikte öldüm. Bilmiyorum ölüm neydi, sanırım öldüm..
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı
Hiçbir şey sormuyor
Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda
Dünyanın bittiğine
Ünzile insan dölü
Bilinmezlere gebe
Sırların mihnetini
Yükleyip de beline
…
Susar kadın Ünzile
Söz: Aysel Gürel