“İbrahim’i Kurban”, ‘Koç’ Değil…

Yazımız Bayrama denk gelince ‘Kurban’ hadisesini yazacağım, bu yazımda; Hz.İbrahim (Baba) ve Hz.İsmail (Oğul) ile özdeşleştirilmiş ‘İbrahim’in Kurbanı/Koç’ rivayetinin yerine bir “başka hayvan” olması gerektiğini ortaya koymaya çalışacağım…

Bilindiği gibi ‘Kurban’, peygamberler/insanoğlu tarihi boyunca uygulanagelen bir gelenek/ibadet şeklidir: Biz her ümmete -(kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık…O’na teslim olun...” haberi budur (Hac:22/34). İlk Kurban ibadetinin, ilk insan topluluğu ile birlikte başladığı da bildirilmiştir. İki kardeş haberi de budur: “Onlara Âdem'in iki oğlunu haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti...” ayeti bu haberdir (Maide-5/27,28). Kurban ibadeti, Hz.Adem devrinde başlamasında rağmen de, ilk uygulayıcısı Hz.İbrahim’miş gibi algılanır. Bunun sebebi, Hz.İbrahim ve Hz.İsmailin, Allah’ın emrine tam bir teslimiyet konusunda verdikleri başarılı imtihanın hatırası olmalıdır...

Allah’ın, sıklıkla yaptığı, akletmez misiniz şeklindeki uyarısından hareketle, akledilmesini istediğimiz sorun/konu da bu hatırada; sözkonusu teslimiyeti bildiren Kur’an-ı Kerim kıssasına istinaden anlatılan, gökten inen veya dağdan gelen Koç rivayetlerinde bulunuyor.

Saffat Suresi’nin 100-107 nolu ayetlerinde yer alan Kurban kıssasında, Hz.İbrahim’in; duaları sonucu halim bir erkek evlatla (Hz.İsmail) müjdelendiği ve çocuk babasıyla koşup oynayacak büyüklüğe geldiğinde, Hz.İbrahim’in rüyasında onu kesiyorken gördüğü ve durumu oğluna açıp ne düşündüğünü sorduğunda da; Babacığım emredildiğin şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun şeklinde cevap aldığı ifade edilmektedir (Saffat:37/100-102). Baba-Oğul birlikte, samimi kişilerin münafıklardan ayrıldığı, açık ve zor bir imtihanı başarmış olduklarını da ayetlerin devamından öğreniyoruz (Saffat-37/103-107)

İmtihanın başarıldığını bildiren bu ayetlerden önce, insanlığın başlangıcındaki ilk Kurbanları takdim eden iki kardeş haberine dönersek; (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de “Allah ancak tâkva sahiplerinden kabul eder” dedi (ve ekledi). “Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” demişti (Maide:5/27,28). Ayetlerdeki iki kardeş (Habil ve Kabil) örneğinde; Habil’in ki ilk teslimiyet, Kabil’in ki ise, ilk teslim olmama hâli oluyor. İnsan iradesine verilen iyiyi ve kötüyü seçme tercih’inin doğru ve yanlış kullanılışının ilk örneği de bu hadisede görülüyor. Yeryüzündeki bu ilk Kurban hadisesini anlatan rivayetlerde; Habil’in kurban için hayvan, Kabil’in ise, Buğday takdim ettiğinden söz ediliyorsa da, şahsi kanaatime göre, Kabil de; o dönemde kendileri ile birlikte mutlaka olması gereken Koyun ya da Keçi, yani küçükbaş hayvan kurban etmiş olmalıdır...

İşte, Habil ve Kabil’in geçirdikleri ilk imtihana benzer bir imtihan da, onlardan en az 7-8 bin yıl sonra, M.Ö.1800 civarı yaşayan Hz.İbrahim ve Hz.İsmail’in geçirdikleri imtihan oluyor. Baba ile Oğlun, Allah’ın emrine teslimiyetleri (imtihan) sonucu kazanılan ise: “Biz ona: ‘Ey İbrahim!’ diye seslendik. Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır. Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.” oluyor (Saffat:37/104-107)…

İşte, sorgulanmasını istediğim konu da, Saffat:37/107’deki; “Biz, oğluna bedel ona Büyük bir Kurban verdik.” haberinde yer alan Büyük Kurban’ın ne olup olmadığı sorunu oluyor…

İslam geleneğindeki rivayetlere dayalı bilgilere göre, ayette söz edilen kurban, ‘Koç’tur. Koç’un ne olup olmadığı hususunda ise, çeşitli görüşler bulunuyor. Kimileri bunun, Hz.Âdem’in oğlu Habil’in, kurban olarak Allah’a sunup, Allah’ın kabul edip (göğe çektiği) Koç olduğu; bu hayvanın Hz.İsmail’in kurban edilmesi eylemine karşılık fidye olarak gönderinceye kadar Cennette otladığı; Cebrâil’in yanında bir Koç ile gökyüzünden indiği veya kurbanın dağdan aşağı inen beyazımsı bir koç olduğu; Hz.İsmail’in yerine bu Koç’un kurban edildiği rivayetleri bulunuyor…

Sözkonusu bu Koç, yani hayvanın küçükbaş hayvan olması bilgisi, ayette bildirilen azîm (Büyük) hayvan haberi ile çelişiyor. Bu çelişkili durumu ortadan kaldırmak için âzim ifadesini kimileri, maddî olarak iri cüsseli; bazıları da manevi azamet diye tefsir etmiş bulunuyor...

Kur’an’ın her haberini bir bilimsel bildiri olarak gören ‘benim’, bilim/İslam dünyasının önüne  koyduğum sorun da, kurban edilen hayvanın sözkonusu bu azim (büyük) olma hâli oluyor...

Acaba, o azîm kurbanlık ne idi? Hiçbir şeyi sebepsiz bildirmediğine inandığım Kur’an-ı Kerim, neden bu şekilde bildirmişti? Cevabını aradığımız soru bu oluyor…

 Bu cevabı bulabilmek için Hacc Suresi’nin 36’nci ayetine baktığımızda, büyükbaş hayvanların ‘Kurban’ edilişinin bildirildiğini görüyoruz: “Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık…Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban veriniz)…İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.”   (Hacc-22/36). Hem bu ayetteki, “Biz büyük baş hayvanları da...kurban kıldık” bildirisinden, hem de Saffat-37/107’de geçen “..büyük bir kurban verdik.” bildirisinden hareketle, sözedilen Kurban hayvanının, küçükbaş hayvan olan Koç değil, büyükbaş hayvan Deve olduğunu ileri sürüyoruz…

Bu düşüncemiz, Kur’an’ın; yaratılan davarlardan söz ederken önce Koyun ve Keçi gibi Küçükbaş hayvanlardan; sonrasında ise Büyükbaş hayvanlar olan Deve ve Sığır’dan söz etmesi haberine de uygun düşüyor (Enam-143,144). Koç/koyunun, yaklaşık M.Ö.10.000 civarında başlayan Hz.Adem dönemiyle birlikte yeryüzünde bulunuyor olması da (1), gökten veya dağdan Koç inmesini veya gelmesini de gerektirmiyor zaten. Kurbanın Koç olduğu ile ilgili rivayetlere de yer veren Elmalı Tefsiri’nde (Saffat-37/107); Bazıları da demişlerdir ki azameti ondan sonra sünnet ve din olması itibariyledir.” şeklindeki haber de zaten, Kurbanın Küçükbaş hayvan değil, Büyükbaş hayvan olduğu görüşümüzü destekliyor. Dolayısıyla da, Hz.İbrahim devri (-İbrahim’in kurbanı), büyükbaş hayvanların (deve ve sığır’ın) kurban olarak kesilmeye ilk başlanıldığı dönem oluyor.

İşte, Saffat:37/107 ile Kur’an; Hz.İbrahim döneminde Kurban edilen hayvanın büyükbaş hayvan olduğunu bildirmesi ile, o döneme kadar Kurban olarak kesilen Koyun, Keçi gibi küçükbaş hayvanlardan sonra, artık büyükbaş hayvanların da Kurban olarak kesilmeye başlanması izninin verildiğini, yani bu Sünnetin İlk uygulanışını bize bildirmiş bulunuyor…

Benim bir başka ‘ilk’im olan bu görüşüm, ilk olarak 05.02.2004’de yazdığım bir tespit oluyor. Bu tespit bir tez veya kitap eser olması gerekir ama, ne şu partiden, ne de bu partiden; ne nurcu, ne karşıtı; ne o tarikattan, ne bu tarikattan olmadığım, “sadece” ‘Müslüman’ olarak anılmayı tercih ettiğim için yasaklandığımdan, ben bunu yapsam da yayınlanmaz; yapana destek benden diyorum…

 

NOT: Ben Kurban bayramının gelişini, insanların danaların peşinden koşmalarından değil, “danaların” kurban kesilmesini kovalamalarından anlıyorum.. Bayramınız mübarek olsun

 

Ahmet MUSAOĞLU

http://www.ahmetmusaoglu.org

Yayın Tarihi
05.11.2011
Bu makale 11203 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!