İnsanlarda iyilik, adalet ve
ahlak doğuştan gelen bir özellik midir?
Yoksa iyi veya kötü olmayı
yaşarken okuldan, ailemizden ve çevremizden mi öğreniriz?
Bunu öğrenmek üzere Yale
Üniversitesi’ nde uzun yıllar sürecek bir seri araştırmalara başlanır.
Araştırma, en doğru ve doğal
verilerin alınabileceği varsayımıyla 5 aylık ve daha küçük bebekler üzerinde
yapılır.
Karen WAYNN tarafından yönetilen
deneylerde konuşamayan, yardıma muhtaç olan, dileğini aktaramayan bebeklerin
yine de karar verebilecekleri düşünülür. Bunun için de kuklalar ve kukla
gösterileri kullanılır.
Önce bir kuklanın diğerine
yardım ettiği bölüm oynatılır. Sonra diğer bir kuklanın bu yardımı engellediği
bölüm oynatılır ve sonunda bebeğe bu iki kukla uzatılır. 5 aylık bebeklerin
tamamına yakınının iyilik yapan kuklayı seçtiği ve aldığı gözlenir. Görülmüştür
ki insanlar 5 aylıkken bile iyi ile kötü arasında seçim yapabilmektedirler.
Gerçekleştirilen çok sayıda deney
sonuçlarında tutarlılık gözlerler, insanların doğuştan faydalı olma içgüdüsü
ile doğduklarına karar verilir. WAYNN ve ekibi bu konudaki ilk makalelerini
2007 yılında Nature adlı bir dergide yayımlarlar.
Devam eden çalışmalarda
deneylere yeni bölümler eklemeye karar verirler. Önce iki kukla top oynarken
bir kuklanın topu aldığı ve kaçtığı bölümü oynatırlar. Hemen ardında aynı
kuklalardan hareketle ilk bölümdeki yardım eden ve engelleyen kukla oyununu
oynatırlar. Çocukların % 81’ nin birinci bölümde topu alarak kaçan kuklayı
(daha sonra iyi rolde olmasına rağmen) seçmeyerek cezalandırdıkları gözlenir.
Deneyi gerçekleştirenler bundan hareketle insanların doğuştan adalet
duygularının olduğuna ve ahlaki temellerin doğuştan geldiğine karar verirler.
Araştırmanın birçok bölümünde
Karen WAYNN ile birlikte olan Yale Üniversitesi psikoloji profesörü Paul BLOOM
kendi çalışmalarını da birleştirerek “
insanların doğuştan ahlaki davranışlara sahip olduklarını, adalet
anlayışımızın, doğru ve yanlış anlayışımızın biyolojik temelleri olduğunu “
dile getirmektedir.
Eğer bu araştırma sonuçları
doğru ise, insanlar doğuştan ahlaklı, adaletli ve iyi davranışlara sahiplerse
kötü duyguları ve davranışları nereden almaktadırlar? Kötülük sonradan mı
öğrenilmektedir?
Devam edilen deneylerde
çocuklara yiyecek seçenekleri sunulmuş. Aynı yiyecek seçimi kukla oyununda
kuklalara da yaptırılmıştır. Görülmektedir ki çocuklar kendileri ile aynı
yiyecekleri seçen kuklaları tercih etmişlerdir.
Merak edilen konu bebeklerin kendileri ile aynı seçimi yapmayan
kuklalara tavırlarının ne olacağıdır.
Bundan sonra deneylerde bu
bölümdeki seçimlere ilave olarak ilk baştaki bölüm oynatılmış. Bebeklerin 87’
sinin (iyi rolde oldukları halde) kendileri ile aynı seçimi yapmayan kuklaları
seçmedikleri ve bunlara karşı bir şekilde ön yargılı davrandıkları
gözlenmiştir.
Görülmektedir ki insanlar
kendilerinden farklı gördükleri insanlara ve gruplara ön yargılı
davranmaktadırlar. Bu da insanın doğuştan gelen karanlık yanıdır. Görülmektedir
ki insanlar kendileri gibi olmayanları cezalandırma eğilimindedir ve bu da
doğuştan gelmektedir.
Araştırmaya farklı deneylerle
devam edilmiş, 5 aylık çocuklar yerine daha büyük çocuklarla çalışılmaya
başlanmış. Uzun süreli eğitim sürecinde
olan bu çocuklara oyunda almak istedikleri jetonu seçmeleri istenmiştir.
Seçimlerde kendileri ile birlikte karşısındakinin de jeton sayısını
belirleyeceği seçenekler sunulmuş. Çocukların tamamına yakınının öncelikle
kendilerine fazla jeton alma eğiliminde oldukları gözlenmiştir.
Çocuklar büyüdüklerinde (8
yaşındayken) eşitliği seçmeye başladıkları, 9 ve 10 yaşlarında ise daha cömert
davrandıkları diğer çocuğa (bilerek) kendilerinden daha fazla jeton vermeyi
seçtikleri gözlenmiştir.
Prof Bloom’a göre “insanlar bazı yönleri ile iç karartıcı ve
bazı yönleri ile de etkileyici ahlak davranışları ile hayata başlamaktadırlar.
İnsanın doğuştan gelen içgüdüsel davranışlarından yararlanılabilir. Örneğin
ırkçılığı gerçekten kaldırmak istiyorsanız, doğuştan gelen bir bağnazlık
duygusu olduğunu ve bunun da çok normal olduğunu bilerek davranırsanız bunların
üzerine iyiliği inşa edebilirsiniz. Yetişkinlerin kötü yargıları
bebekliklerinden gelmektedir”.
Deneylerle de belirlenmiştir
ki insanın iyi-kötü içgüdüleri ve adalet duygusu doğuştan gelir ve hangisinin
büyüyeceğini ve egemen olacağını eğitimi ve çevre koşulları belirlemektedir.
Günümüzde bilimde ve
teknolojide şaşırtıcı gelişmeler ve yenilikler yaşanmasına rağmen daha iyi
insan olma, iyilik, adalet ve yardım severlik duygularında ne yazık ki aynı
gelişmeler yaşanmamaktadır. Daha iyi olma adına yapıldığı varsayılan eğitim
çalışmalarının, öğretilerin ve kurumların genel anlamda başarılı olamadıklarını
söyleyebiliriz.
Dolaylı ya da dolaysız kin,
nefret, adaletsizlik ve cezalandırma eğilimli eğitimler, kitle iletişimi ve rol
modeller çok daha başarılı olmuştur. Acı olanı ise bunları yapan ve inşa eden
kötü ruhlu insanların, bu amaçlarını iyilik, adalet ve sorumluluk görüntüsünde
yapabiliyor olabilmeleridir.