Her zaman söylemişimdir gazeteciliğin ne kadar meşakkatli bir meslek olduğunu. Yazdığınız haberlerde övgüler yağdırırsınız sizde iyisi olmaz. Eleştirdiğinizde aldığınız ise bu kez bütün övgüler biter ve sizden kötüsü yoktur. Yağmur çamur demez haber peşinde koşarsınız, kimi zaman hayatınız tehlikeye atarak ama kimseye yaranamazsınız. Dolayısıyla zordur bizim meslek.

Geçtiğimiz günlerde bizim mesleğin tabiri caizse emekçilerinden olan İhlas Haber Ajansı (İHA) Haber Müdürü Sabri Çağlar ile muhabir arkadaşımız Alparslan Çınar, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi otoparkında güvenlik görevlileri tarafından saldırıya uğradı. Fotoğrafta da görüldüğü gibi psikolojisi bir hayli bozuk gözüken güvenlik görevlisi neyse ki çevredekiler tarafından etkisiz hale getirildi. Ama bu ne ilk ne de son olacak. Bu yüzden bu ülkenin en tepesindekiler basın mensuplarına saygı duyacak ki, diğerleri bunu örnek alsın.
Bu arada tek tesellimizin üniversite yönetiminin üzerine düşen görevi yaparak, en azından sahipsiz olmadığımızı göstermesine de sevindiğimizin altını çizelim.
+++++++++
BASINDAN HABERLER.. BASINDAN HABERLER..
İHSAN’IN MUTLU GÜNÜ
Hürses Gazetesi Yazıişleri Müdürü İhsan Coşkun’un oğlu oldu. Minik bebeğe Rüzgar ismi kondu. Coşkun ailesine tebriklerimizi iletiyoruz.
GEÇMİŞ OLSUN İBO
VTV kameramanı İbrahim Davran, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde ses tellerinden başarılı bir operasyon geçirdi. Meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
++++++++
Osmanlıca Evlenme teklifi
Osmanlı zamanında bir beyefendi bir hanımefendinin karşısına geçer de ki;
“-Ey ...dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım. Niyetim acizane-i taciz etmek değildir. Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası
tüttürmektir. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet, zevc-i izdivacınıza talibim!..”
Hanımefendi de cevaben der ki;
''-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz...''
++++++
Osmanlıca bilgisayar
ve internet terimleri
Biz bugün Osmanlıca ile anlaşıyor olsaydık, bilgisayar ve internet terimlerini bu şekilde telaffuz edecektik.
Görev çubuğu: Değnek-ül vazife
Çift tıklama: Tıkırtı-ül tekerrür
Administrator: Sahip-ül edevat
Software: Edevat-ül yumuşak
Hardware: Edevat-ül civanmert
Anti spyware: Müdafaa-ül hafiye
Internet: Allame-i ulal arz
Google: Kaşif-ül Ãli
Google earth: seyr-ül arz, kaşif-ül arz
Denetim masası: Sehba-i saltanat
Cd rom: Pervane-ül hÃfiza
Ekran: Perde-ül temaşa
Kasa: Kaide
Virüs: Deyyus
Msn: Elçi
Hacker: Deyyus-ül-ekber
Hata raporu: Malumat-ül kabahat
Mail server: divan-ül mektubat
Messenger: Havadisat motoru
Chat: Muhabbet-ül zabi
+++++++

BİRAZ GÜLELİM
"Merhaba Ahmet, bir düşünsene, baba oluyorum."
"O halde, neden böyle üzgün görünüyorsun?"
"Bunu karıma anlatmam lazım da."
+++++++++++
HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..
SİNCAP
Temel ile Dursun 5 ila 10 yıl arasında Amerika'da yaşarlar ve orada kürkü çok pahalı bir sincap çeşidi bulurlar. Türkiye'ye gelirken bundan getirip, üretip, çok zengin olmayı tasarlarlar. Dursun sincabı sırt çantasına koyar ve havaalanından içeri sokar. Temel de hemen arkasından havaalanına gelir ve uçağa binerler. Bir süre sonra Dursun uyur kucağında bulunan çanta yere düşer ve sincap çantadan dışarı çıkar. Hemen Temel’in kucağına gelir onunla oynar ve sonra Temel sincabı öldürür. Dursun uyanıp sincabı ölmüş görünce hemen Temel’e sinirle sorar ne oldi buna? Temel cevaplamaya başlar sincap çantadan çıktı kucağıma geldi oradan pantolonuma girdi aleti yakaladı. Bir sağa salladı bir sola salladı kaldırdı üzerine çıktı. İndi çıktı, indi çıktı sesimi çıkarmadım. Sonra biraz aşağı indi testisleri buldu oynadı, tokuşturdu ceviz zannetti oynadı ellemedim. Biraz daha aşağıya indi deliği buldu yuva zannetti galiba. Girdi çıktı, girdi çıktı, yine ellemedim. Ama ne zaman cevizleri yuvaya taşımaya kalktı. İşte o zaman öldürdim oni.
İŞLER NASIL
İki travesti yolda karşılaşmışlar. Biri diğerine sorar:
- Nasılsın dostum işlerin nasıl?
- Öbürü cevap verir: Sorma kardeş işler o kadar yoğun ki gaz çıkarmaya vaktim yok...
AYAKSIZ PAPAĞAN
Yalnızlıktan bunalan adam papağan marketine gider. En güzel papağan en ucuzudur. Papağana sorar: Neden bu kadar ucuzsun? Görmüyor musun abi benim ayaklarım yok! der papağan. Peki nasıl tünekte duruyorsun? Pipimi doluyorum abi der papağan. Adam papağanı eve götürür. Ertesi gün eve geldiğinde
- Papağan: Abi kız arkadaşın postacıya kapıyı açtı
-Adam: E ne olacak onlar tanışırlar.
-Papağan: Adam içeri girer girmez kızın bluzunun düğmelerini açtı!
-Adam: Sonra ne oldu!!!!!!!
-Papağan: Göremedim abi tünekten düşmüşüm!