PROFESYONEL

“Her şey dahil”e saldırılar devam ediyor...

Ben yazmaktan ve anlatmaktan yoruldum, ama Antalya bölgesinde “Her şey Dâhil” konseptine saldırılar bitmedi. Konsepti yanlış uygulayan veya bu konsepte uygun fiziksel ve hizmetsel imkânlara sahip olmadığı halde, uygulamaya kalkan işletmeler var tabii... Ama bunların hataları konseptin karalanmasını gerektirmez. Yakın zamanda bir internet gazetesinde Alanya esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ahmet Sert’in benzer bir beyanını okudum. Her ne kadar, beyanı içeren yazının başlığı “her şey dâhile bir standart getirilmezse, kepenkler kapanır” olsa da, beyanın içeriğinden çıkan anlam tamamen farklı. Sn. Sert, Kültür ve Turizm Bakanlığının “her şey dâhil” uygulamasına müdahale etmesini talep ederken ne beklediğini açıkça ortaya koymamış, sadece turistlerin otel dışına çıkmadıklarından ve otellerin içerisindeki kiralık dükkânlarda faaliyet gösteren esnafın da, dışarıdaki esnafın ekmeğine mani olduğundan dem vurmuş. Bu söylemden, Bakanlık “her şey dâhil” uygulamasına ve otellerin içerisinde dükkân açılmasına mani olmalı, anlamı çıkıyor. Bu çok kolaya kaçan ve “aynaya bakmadan” yapılmış bir talep.

 

“Her şey Dâhil” konseptinden şimdilik vazgeçilemeyeceğini ve bu konseptin bir ucube olmadığını, konaklama sektöründeki evrimin bir devamı olduğunu, tüm diğer konseptlerde olduğu gibi bunu da doğru uygulayanlar ve uygulayamayanlar bulunduğunu, önceki yazılarımda defaten vurguladım. Buna ilave olarak, il ve ilçelerdeki esnafın turistlerden nemalanamamasının temelinde, “her şey dâhil” uygulamasının değil, getirdikleri turistlerin yapacakları alış verişlerden önemli kazançlar sağlayabilen Acente ve acentelere bu amaçla finans sağlayan büyük alış-veriş merkezlerinin, yattığını anlatmaktan dilimde tüy bitti. Diğer taraftan, aşırı rekabet koşulları içerisinde yaşamaya çalışan Acentelerin başka çaresi olmadığını, faaliyetlerini verimli kılacak her kanaldan para kazanmaya çalışmalarının kaçınılmaz ve doğal olduğunu da ayrıca belirttim.

 

Gelelim aynaya bakma meselesine, aslında aşağıda belirteceklerimi de biz söylemekten siz dinlemekten bıkma raddesine geldik herhalde ;

 

Öncelikle il ve ilçelerde turisti çekecek cazibe merkezlerimiz var mı?

 

İl ve ilçelerimiz; yolları, kaldırımları, yapısal özellikleri ile; turistleri cezp edecek, kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak, rahatlıkla dolaşmalarına imkân verecek donanıma sahip mi?

 

İl ve ilçelerde özellikle esnafın yoğunlaştığı bölgelerde, düzen, temizlik, görsel zenginlik, gibi hususlar gözetilmiş mi?

 

İl ve ilçelerde, Belediye veya ilgili esnaf Odalarının nüfusa orantılanmış bir iş yeri açma kotası var mı? Yoksa işyeri sayısı, talep ve ihtiyacın çok üzerinde mi?

 

İl ve ilçelerde, bahsi geçen Esnaf ve çalıştırdıkları personel, turiste nasıl davranılacağı ve güven telkin edilebileceği konusunda eğitimli mi?

 

Bu 5 sorudan kaç tanesine göğsümüzü gererek “evet” diyebiliyoruz acaba?

 

Neredeyse hiç birisine, çünkü;

 

İl ve ilçelerimiz tarihsel ve tabii kaynakları haricinde cazibe merkezlerine sahip değil. Bu konuda çok şey söylenip çok az şey yapılmış durumda.

 

İl ve ilçelerimizin birçoğu, şantiye görüntüsünde ve toz toprak içinde. Antalya iklimi kışın da inşaata müsait olduğu halde, yol ve alt yapı çalışmaları, inşaatlar nedense hep sezona girerken hız kazanır. Bu güne kadar önlenemeyen çarpık yapılaşma da işin katmerini oluşturmakta.

 

Esnafın yoğun olduğu bölgelerde bugüne kadar bir tertip, düzen ve temizlik sağlanabilmiş değil, yeni yeni girişilen bazı düzenlemeler de şimdilik bu bölgeleri şantiyeleştirmekten öte gidemiyor.

 

Bu güne kadar işyerleri için bir planlama, kotaya bağlama gibi hiçbir çalışma yok, bu yönde bir niyet de yok. Bir bölgede açılan bir kuyumcu iyi iş yapmaya başlarsa, hiçbir fizibilite yapılmaksızın aynı bölgeye onlarca kuyumcu açılabiliyor ve sonucunda hepsi iş yapamamaktan şikâyet ediyor.

 

 

Esnaf, personelini eğitmek, turiste güven verici uygulamalar geliştirmek bir yana, yukarıda belirtilen nedenlerle karşılaştığı katı rekabet koşullarının da etkisi ile, yoldan geçen turisti kolundan çekmeyi, sözle bir nevi taciz etmeyi, üstüne üstlük kazıklamayı bir marifet sanmakta.

 

Sonuç mu? Sonuç koskoca bir “0”!!! Sonrada, bu sıfıra bir gerekçe, bir suçlu aranıp kiminle karşılaşılıyor dersiniz? Bizim ucube “her şey dahil” konsepti ile!!!

 

Ne diyelim, hayırlı olsun siz var olmayan düşmanla savaşınıza devam edin, var olanlar sizi yiyip bitirene kadar...

 

Haftaya bir başka konuda buluşmak üzere sağlıcakla kalın...

Yayın Tarihi
27.06.2008
Bu makale 9029 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!