Genç yaşında başladığı turizmi meslek olarak seçenlerden biri o. Ailesi ile birlikte gittiği Almanya’da yabancı dili nedeniyle, Türklerle Almanlar arasında diyalog kuruyor, birçok Türk vatandaşına yardım elini uzatarak aslında o yıllarda başladı siyaset merakı. Geçen zaman içinde Almanya’nın siyaset insanları ile çok yakın ilişkileri oldu. Başbakanlara danışmanlık yaptı.
1980’li yıllarda turist getirmeye başladığı Antalya, o’nun ikinci memleketi oldu. Vatan sevgisi her şeyin önündeydi o’nun için ve Antalya’yı da çok seviyordu. Gördüğü aksaklıkları, özellikle uzmanı olduğu turizm sektörünü nasıl kalkındırabileceğimzi öneren raporlar hazırlayarak özellikle merkezi yönetime ve yerelde de belediye başkanlarına sundu…
Ve sonuçta Hüseyin Baraner; balık yemeyi değil, balık tutmayı öğrenmeye karar Verdi ve siyaset kararı aldı. Siyaset o’nun için bir macera değil, ideallerine ulaşmanın bir aracı… Yeni yaşamında daha doğrusu yeni siyassş hayatında yola, CHP’den ayrılan Muharrem İnce ile birlikte çıktı. Partinin kurucuları arasında yer aldı ve Antalya il örgütünü kurdu, halen Memleket Partisi ASntalya İl Başkanı…
Turizm duayeni Baraner’le uzun bir sçyleşı yaptık. Biz sorduk açık yüreklilikle cevaplandırdı:
Hüseyin Bey, siyasete girmenizi biraz yadırgamıştım. Biz sizi Türk turizminin Avrupa’daki önemli birneferi olarak bağrımıza basmıştık . Niye böyle bir karar aldınız?
Memleketin geldiği durum ortada . Artık bu siyaset ile tüm Türkiye;nin önünün her alanda nasıl
kesildiği, tükenen kaynaklarının nasıl hoyratça kullanıldığını görmek beni aşırı üzüyordu. Ben
Nutuk’u defalarca okumuş bir Türküm. Eşitsizlikten , adaletsizlikten , halkımızın organize bir şekilde
soyulmasından, kredi ve borç bağımlısı yaptırılarak susturulmasından, insanlarımızın
ötekileştirilmesinden , toplum olarak araplaştırılmamızdan artık iyice bıkmış ve korkmuştum .
Memleketimde bu yaşananlar ve yaşatılanlar bende zamanla travmaya dönüşen bir duruma doğru
ilerliyordu.
“Dur!”demek , “artık yeter!” demek gerekiyordu .
İnsan haklarından, istişare kültüründen , ortak akıldan uzak tutarsız siyaset hiçbir şeyi kalacı olarak
yeşertmiyor ve hiç bir sektör sürdürebilirlik ve verimlilik kazanamadı son yıllarda… ülkemizde huzur
ve barış ortamı azaldı mutluluğumuz dip yaptı. Tatil dünyası Antalya’da yüzler asık.
AK partinin zenginden alıp fakire veren Robin Hood edası ile başlayan siyasetinin zaman içinde
fakirden alıp zengine veren kral partisine dönüşmesi halkımızın ananevi hak, hukuk ve hoşgörü
ayarını bozdu.
Siyasetteki tutarsızlık bizleri gündem manyağına çevirdi toplumca .
Sabah başka-akşam başka siyaseti halkımızı yordu, gerdi, kavgacı yaptı. Yaşam sevincimiz, günlük
neşemiz azaldı . Eşref saatimiz bile kalmadı son günlerde .
Kendi gazetenize bir bakın ne yazıyor orada “İş insanlarımız ülkeyi terk etmeye başladı . Gençlerin
bedeni memlekette ancak ruhları yurtdışında “ diye başlık var...
Hayat pahalılığı ailelerimizi kıskaca aldı. Çocuklar bile durumun farkında. Ailelerinin yaşadığı durumu onlarda yüreğinde hissediyor. Toplum olarak gerildik, ekonomik olarak sırtımız duvara dayandı. Birde son yıllarda Türkiye’nin dünya piyasalarında kaçırdığı imkanları düşünmek insanı kahrediyor.. Bu tutarsız siyaset olmasaydı şimdi Manisa’da VW fabrikası üretmeye başlamış olacaktı. Otelcilerimiz, tarımcılarımız, genel olarak tüm müteşebbislerimiz çok daha düşük faizle dünya piyasalarında krediler bulabileceklerdi. Dünyada kurumsal marka ortak ve partner ile iş birliği kurabileceklerdi.
Herkesi buradan uyarıyorum !
Halen Ümmet adına Türk emeklisinin , köylüsünün , işçisinin parası başka ülkelere dağıtılıyor. Para ve
zaman kaybımız çok büyüdü. Dünya ile her konuda entegrasyonda hız kaybettik . Buna karşılık en az
iki nesillik borç stoku oluştu .
Biz yedik, hesabı gençler ödeyecek !
Çok üzülüyorum , gelecek iki nesil sadece geri ödeme için yaşayacak. Bu bizim neslin gelecek nesillere
karşı işlediği hem günah hem de suçtur.
Suçluyuz ! Hepimiz korktuk ve onayladık bu gidişatı.
Sizce siyasete girmem için yeterli değil mi bu saydıklarım .
Peki niye o zaman yerelde siyasete başladınız? Ankara’da bu konularda daha etkili olurdunuz.
Bildiğiniz gibi biz önce memleket hareketi olarak davamıza başladık . Bende 45 yıldır ticari ve sosyal
yaşamının içinde olduğum iAntalya’dan başlayarak sonra Ankara’ya geçerim dedim. Kendime
.Antalya’da Memleket partisinin kurucu il başkanı olmak benim için büyük bir gurur . Çok yakında
seçim sathına gireceğiz . Zamanı gelince il başkanlığını içimizden bir arkadaşa devredeceğim. İl
yönetiminde bu görevi benden daha iyi yapacak değerli arkadaşlar var .
Neden Antalya ? diye sordunuz :
Antalya Türkiye’nin dünyada en çok tanınan ve merak edilen şehri. Antalya Türkiye’nin misafir odası .
Yüz ülkeden insan yaşıyor burada. Dünyanın nerdeyse her ülkesinden turist geliyor . O kadar ülkeye
ihracatımız var. Ancak Antalya’nın çok büyük sorunları var. Antalya gelişmedi, bilakis şişti. Her şey
sezonluk, kimse önünü göremiyor, ileriye yönelik plan yapamıyor . Çiftçimizde ,seracımızda,
esnafımızda turizmcimizde kendini güvende hissetmiyor .Turizm her yatırımcı için verimli değil .
Kaliteli ve varlıklı turist gelmiyor. Ankara’nın yanlış siyasetinden dolayı Antalya’nın Avrupa’da ki
reytingi düştü : İnanın şu an Antalya’ya hasret 10 milyonun üzerinde Antalya aşığı Avrupalı ne
Antalya’ya geliyor , ne burada yatırım yapıyor , nede emlak satın alıyor . Hepsini kaçırdık . Ve bu
boşlukları Arab ve Asya ülkeleri ile doldurmaya çalışıyoruz. .Avrupalılar Hukuk ve adalet , insan
hakları ve basın özgürlüğü konularında çok hassas davranıyorlar . Türk siyasetinin bu kadar
sertleşmesine , demokrasiden uzaklaşmasına, tek adam rejimine katkı vermek istemiyorlar ve
gelşmiyorlar. . Avrupa’nın büyük bankalarının yönetim kurulu üyeleri bile son on yıldır Antalya’ya
uğramadı.
Artık hem tarım, hem turizm,hem de ticaret yeni bir anlayışa muhtaç ,-Tarımda yapay zekâ
uygulamalarına ait teknolojik gelişmelere
yer verecek, genç çiftçileri özendirmek için dijital teknolojileri
kullanan “Hassas-Akıllı Tarım Sistemi”ne gereken öncelik ve
destekleri hazırlamak lazım . Bu konulara hakim deneyimli uzmanlar ekibimizde mevcut.
Ayrıca , çok çok önemli ;
İklim Değişikliği ve Kuraklık Eylem Planı”nı vakit kaybetmeden uygulamaya koymak lazım . Başta
kuraklığa dayanıklı tohum geliştirilmesi olmak üzere bu alandaki
yenilikçi araştırmaların hızlandırılması için harekete geçilmeli . Biz yapacağız . Çünkü biz Türkiye’nin
yarınıyız . Bugüne takılıp kalmayın .
Neden ‘Genç Tarım’ adı altında Antalya’da ve tüm gençlere ekolojik ve akıllı tarım çiftlikleri
kurmaları ve işletmeleri için özel teşvik programları sunmuyoruz , onlara hazine
arazilerini kullandırmıyoruz . Nereden baksak çok çarpıklık ve eksiklikler var sektörlerde.
Antalya’ya son on yılda gelen yatırımcıların çoğunun geldiği adres belli değil . Yatırım yapanların çoğu
kurumsal bir kişiliğe sahip değil. Bu kişilerin parasını nerede kazandığını öğrenemiyorsunuz. Öbür
tarafta en kurumsal ve marka değeri yüksek şirketler Antalya’ya çok uzak duruyor. Hatta, bildiğim
kadarı ile Türkiye’ye en çok turist gönderen dünya devi TUI’nin başkanı bile en son 2017’de
Antalya’ya geldi. Aynı kişinin her hafta İspanya’da veya Yunanistan’da bir yerde olduğunu basında
okuyoruz .
Diğer tarafta ben şahsen Antalya’nın Batı dünyasının halkları ile yeniden kavuşması için büyük katkı
verebileceğime inanıyorum . Kurumsal ve ucuz sermayenin Antalya’ya akması için Avrupa’da bir çok
kapıyı açabilirim . 45 yıl içerisinde çok kurum ve kuruluş ile bağlantım oluştu. Yarının sürdürülebilir ve
yeşil aydınlanma ruhuna sahip iş ve çalışma modellerine öncülük eden kurumlardan bahsediyorum.
Antalya’yı yarına ayarlamak , yüzünü pandemi sonrası evrensel yeni model yeşil işletme anlayışına
uyarlamak gerekiyor. Ayrıca mevcut otel yatırımlarını korumamız lazım. Cazibe alanı oluşturan marka otellerin etrafı yeni inşaatlar ve yapılar ile sarılıyor. Kişi başına 9 metrekare yeşil anan bırakmamız lazım. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi arasında iklim değişikliği ile mücadele için hazırlanan "iklim yasası"nı çok öemsemeliyiz. İnsanlar bozulmamış doğa ve çevresi sağlıklı otelleri arıyor.
Bu düşünceler ile Antalya’yı dünyaya biz taşıyacağız.
Turizmde ve tarımda önem kazanan konuların başında su kaynaklarımızın, nehirlerimizin ve
denizlerimizin kirlenmemesi geliyor. Ancak tatmin edici bir çalışma halen göremiyoruz. Biz mesela
Memleket Partisi olarak Deniz taşımacılığının neden olduğu petrol kirliliğiyle ve düzensiz balıkçılıkla
mücadele ederek, deniz suyumuzu ve
içindeki canlıları koruma altına alacağız.
Çevre politikalarımızda AB’nin temel ilkeleri olan, “Kirleten öder”,”Bütünleyicilik”, “Yüksek seviyede
koruma”, “Kaynakta önleme”, “Önleyicilik” ve “İhtiyat”ı benimseyeceğiz.
Ayrıca Antalya kelimenin tam anlamı ile bir esnaflar kenti . Bu konuda çok hassasiyet göstereceğiz.
Zira son yıllarda Esnaf ve Sanatkârların hep kaybeden taraf oldu. Çok yazık, biz onların artık haksız rekabetten etkilenmemeleri için destek politikamız ile Esnaf ve Sanatkârımızı AVM’ler ve büyük işletmeler karşısında korumayı kendimize büyük bir görev olarak addediyoruz .
Yüksek sayıda 5 yıldızlı ultra lüks otellerin süslediği bu muhteşem kentin sakinlerinin çoğu gelecek
korkusu ile yatağa giriyor. Ayrıca kentte kiralar Antalya sakinleri için ödenemez hale geldi. Fiyatlar
turistlere göre ayarlanıyor, ancak halkın önemli bir kesimi halen TL bazında asgari ücrete çalışıyor .
Antalya artık yol ayrımında ve karar vermesi lazım.
Ya hatalarımızdan hızlıca arınıp, yeşil ve insan odaklı bir paylaşımcı halk sanayisi oluşturup zaman
içerisinde üretim ve gelişim yerimizle olgunlaşarak, hatta fiziki yapı anlamında küçülerek güçleneceğiz
, küçük yapılardan büyük net kâr sağlayacağız yada böyle kontrolsüz şişeceğiz. Antalya daha sağ
duyulu , rant ve suistimal dürtüsünden arınmış vizyoner , doğaya, çevreye ve tüm canlılara mutlak
saygılı kalıcı adil bir verimli yarını hak ediyor . Antalya böyle devam ederse bırakın turistleri, burada
çalışan ve yaşayanları dahi kaçırabiliriz. .-Oysa biz Antalya’yı kalıcı bir şekilde dünyanın en büyük
buluşma ve kavuşma platformuna dönüştürmek için yıllardır koşturuyoruz . “Yurtta barış, dünyada
barış!” ilkesi doğrultusunda
geliştirilecek büyük dostluk seferberlikleriyle, bir açık hava müzesi olan Antalya’ya ilgi her gün
artacaktır. Milli Dış Politika” yaklaşımının uygulanmasında ve belirlenmesi süreçlerinde tüm partiler,
sivil toplum örgütleri,üniversiteler, araştırma merkezleri ve diğer tüm paydaşlaraistişare ve danışma
kanallarını sonuna kadar açık tutacağız. Global köye dönüşen dünyanın her bölgesindeki gelişmeleri
izleyeceğiz. Latin Amerika’dan Avustralya’ya, Afrika’dan Uzak Asya’ya kadar jeostratejik ve jeopolitik
yaklaşımlar geliştireceğiz. Dostluklar kuracağız yeniden , itilen, dışlanan sanatçılarımızı yanımıza alıp
“Sanatsız ve sanatçısız turizm olmaz.” İnancı ile ülkemize yeni kültür , tarih ve sanat dostları
kazandıracağız. Antalya’nın kimliğini yansıtan el sanatları, sanat dalları ve nadide sanatçıları ile
müşterek, yeni ürün ve tanıtım modelleri
gerçekleştireceğimizden hiç şüpheniz olmasın.
Peki yerel siyasete alışabildiniz mi?
Hayır alışamadım. Ancak öğrendim . Bir kere yerelde çok iftira , dedikodu ve vefasızlık var. Ortalıkta
çok verimsiz , bilgisiz ve donanımsız kişiler dolaşıyor .Bunlar genelde aynı kişiler. Bu uzun yıllardır
böyleymiş . Durum böyle olunca bilgili, donanımlı ve iyi insanlar bu iftira , dedikodu ve 'adamın
altını oyma kültürü'nden dolayı hep siyasete uzak durmuşlar .Bu çok rahatsız edici bir durum: Biz ise
daha ilk günden itibaren Memleket Partisi olarak ülkemizin donanımlı insanlarını siyasete
kazandırmak için yola çıktık . Bakın diğer partilere, en yeni yüze sahip olanı bile 20-30 yıldır
siyasette. O kadar donanımsızlar ki siyaseti geçim kaynağına dönüştürmüşler, meslek edinmişler . Ve
mevcut partilerin çoğunda özellikle “ben bu ülke için ölürüm!” diyenlerin büyük çoğunluğu bugün
havuzlu villalarda oturuyor , saten çarşaflı yataklarda uyuyor, çocuklarını yurt dışında okutuyor. Buz
dolaplarında beş çeşit peynir var. Yalan, algı ve yanıltma mühendisliği ile halkımızın gözü kat kat
boyanmış durumda . Netice olarak Türkiye’nin geldiği bu çarpık durumda bu siyasilerin hepsinin
büyük payı var .
Partinizi kurdunuz, geçen hafta kurultayınızı da gerçekleştirdiniz , ancak hiç bir anketlerde görünmüyorsunuz . Beklenin çok altında bir oy oranından bahsediliyor . Memleket Hareketi sürecindeki heyecan ve ilgi kaybolmuş gibi.
Tam da yukarıdaki saydığım sebeplerden dolayı bizi yok saymak isteyenlerin listesi çok uzun . Çünkü
biz siyasetin kokuşmuşluğuna ve verimsizliğine çomak soktuk . Gizli saklı ilişkileri ifşa edeceğimizi
,ortak rant kaleleri yıkacağımızı bilenlerin sayısı çok yüksek . Sizinle anket konularını yeni yıl dan
itibaren yeniden konuşalım . Şimdi sahalara iniyoruz . Gerçekleri bir-bir halkımıza anlatacağız .Tüm
karanlık işleri ve ilişkileri aydınlığa çıkaracağız . Ancak enerjimizin büyük bölümünü projelerimize
harcayacağız: Gençlerimize büyük bir öncülük sağlayacağız. Onların memlekette kalması için büyük
çaba göstereceğiz . Bir şeyi çok iyi biliyoruz : Gençlerin güçünü ve enerjisini kullanmadan özlenen
Türkiye’yi inşa edemeyiz .-Özgür bir ülke olacağız. Gençlerin karşısına çıkan fiziksel,ekonomik,
toplumsal ve dijital engelleri, internet ortamındaki sansür ve yasakları kaldıracağız. Beyin göçüne yol
açan siyasi, sosyal ve ekonomik gerekçeleri ortadan kaldıracağız. Gençlerin beyinlerindeki sağlam ve
vizyoner algoritmalara doğru rehberlik yapmak istiyoruz . Pandemi sonrası hızla değişen yaşam
şartlarına ve dünya piyasalarına ayak uydurabilmek için memleketimizin rotasını mavi’ye çevireceğiz.
İstikamet Memleket inancı ve hasreti ile gençlerimizle, kadınlarımızla , yaşlılarımızla, çalışanlarımızla tüm memleket sevdalıları ile adaletli, insan ve iş odaklı vizyoner bir toplumsal kalkınma hattında mavi yolculuğa yelken açacağız .