SAĞLIK-SOSYAL HİZ.

Tabipler sonunda patladı: Gerçek Açıklanan rakamların 10 katı

‘sağlık çalışanlarının tükenmesinden kaygı duyuyoruz’’

‘’Meslektaşlarımızı Koruyamadınız’’ başlıklı kamuoyu ile Tabibler Odası’nın görüşlerini paylaşan sağlık çalışanları, Gerçeğin, açıklanan rakamların 10 katı olduğunu biİldirdi.

Antalya tabip Odası Yönetim Kurulu’nun yazılı açıklaması şöyle:

21 Ağustos 2020 tarihinde yaptığımız basın toplantısında “Salgın Ağırlaşıyor, Tükeniyoruz! Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Toplumun Sağlığının Garantisidir.” demiştik. “Salgınla mücadelede sağlık sistemimizin bu yükü kaldıramaz hale gelmeye başladığını görüyor ve sağlık çalışanlarının tükenmesinden kaygı duyuyoruz.” uyarısında bulunmuştuk.

Pandeminin ağırlaşarak devam etmesi, kontrolden çıkması, geçtiğimiz hafta 5 meslektaşımızı Covid-19 sonucu kaybetmemiz nedeniyle çok üzgünüz, öfkeliyiz, sabrımız ve enerjimiz tükeniyor.

Covid-19 pandemisinin 8. ayındayız. Bütün dünyada hızlı bulaşma ve patlama tarzı bir yayılım söz konusu. Geçtiğimiz hafta 125 milyona yaklaşmış toplam vaka sayısı ve 837.000 ölüm istatistiklere yansıdı. 281.000 yeni vaka ile büyük bir artış görüldü. Türkiye hastalığın yayılım hızında 18. sırada. Kaybettiğimiz hasta sayısı bu hafta % 13, entübe edilen hasta sayısı %31 artış gösterdi. Ağır hasta sayılarımız da yükselmekte. Bunlar açıklanan resmi veriler. Tabip Odalarımız, Belediye Başkanlarımız, valilerimiz bu sayıların çok daha fazlasının olduğu bilgilerini veriyorlar. Bu hafta Diyarbakır Tabip Odası Başkanımız bir günde tek bir hastanede 15 hastanın kaybedildiğini açıkladı.

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) salgının beşinci ayında açıkladığı rapor, aktif hasta sayısının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayının yaklaşık 10 katı olduğunu ortaya koyuyor.

COVID-19 pandemisinin yaygınlaşma eğiliminin arttığı bu dönemde öncelikli ve ısrarlı talebimiz, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu boğucu ortamın görülmesi ve artık nefes alamayacak hale gelip tükendiklerinin farkına varılmasıdır.

Sağlığı merkeze alan ve toplum sağlığını önceleyen, önümüzdeki süreci buna göre planlayan bir iradeye ihtiyaç var. Var olan bilgi ve deneyimlerimiz ve salgın bilimi yönetimiyle bu kayıpları azaltmak mümkün. Malesef, Türkiye'de salgın; şeffaf, katılımcı, bütün olanakların toplum sağlığı için seferber edildiği, aklın ve bilimin yol göstericiliğinde, siyasi hesaplardan uzak yönetilmiyor.

İktidar, sağlık emekçilerinin yaşamları pahasına ortaya koydukları fedakârlıklarını, emeklerini “Normalleşme” adı altında; ekonominin canlanması ve sermaye sahiplerinin çıkarları için adı konmamış bir kitle bağışıklığı uygulamasına terk etmiştir..

Zorunlu alanlar dışında üretimi durdurmak, salgını şeffaf bir biçimde yönetmek yerine veriler gizlemiş, eksik, çelişkili bilgiler verilerek toplum salgın konusunda yanıltılmıştır.

Salgın yönetimi bireysel tutum ve sorumluluklara bırakılamaz. Kamusal sağlık otoritesi şu anda maske, mesafe ve el hijyeni uyarıları dışında bütün alanlardan kendisini geri çekmiştir. Covid-19 yayılımından yurttaşlar suçlu ilan edilmektedir

Oysa; 1 haziran’dan itibaren salgın devam ederken AVM’ler, restaurant ve kafeler açıldı, milyonlarca öğrencinin katıldığı sınavlar yapıldı. Ayasofya’da toplu ibadet gösterileri düzenlendi, bayramı, düğün gibi kutlamalar sınırlandırılmadı. Normalleşme için kısıtlılıklar kademeli bir şekilde kaldırılmadı.

COVID-19 pandemisi ile mücadele her şeyin normal, olağan kabul edildiği ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ülkeyi yönetenlerin hekimleri ve sağlık çalışanlarını görmezden geldiği bir anlayışla sürdürülemez.

Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının açıklandığı 2020 mart ayından bugüne kadar yaklaşık 6.000’nin üzerinde sağlık çalışanına Covid-19 tanısı konuldu. 32 hekim, 66 sağlık çalışanını kaybettik. Bu veriler Sağlık Bakanlığı’nca açıklanmıyor.

Bazı ayrıcalıklı kesimlere düzenli test yapılırken, hastalarla temas halindeki sağlık çalışanlarına düzenli test yapılmıyor. Birinci basamakta Aile Hekimlerine ve Aile Sağlığı Merkezleri çalışanlara antikor ve PCR test yapılmadığı gibi kişisel koruyucu donanımları hala eksik.

Salgın yönetimi panik ortamı yaratmadan doğru bilgilendirmeyle elde edilen bilgileri paylaşmayı, şeffaflığı gerektirir. Hasta bireylerin saptanması ve salgının gerçek boyutunun ortaya konması son derece önemlidir. Tanı amacıyla kullanılan testler ve yöntemler bilimsel ölçütler çerçevesinde geliştirilmeli, risk gruplarına ve herkese ayrımcılık yapmaksızın uygulanmalıdır.

Sağlık hizmetlerinin kamusal niteliğinin bu denli zayıflatılmış olması salgının yönetilmesini de zora sokmuştur. 1990’lı yıllardan başlayarak sağlık hizmetleri özelleştirmeler yoluyla tasfiye edilmiş; tedavi edici, piyasa odaklı koşullara teslim edilmiştir. Sağlık hizmetleri, hastalıkların önlenmesi ve toplum sağlığının korunması yerine tedavi etmeye yönelik bir anlayışla yönetilmektedir.

Hekimler ve sağlık çalışanları güvencesiz ve kötü koşullarda, yeterli kişisel koruyucu donanıma sahip olmadan fedakarca çalışıyorlar. İş güvencelerini kaybetmemek için ücretsiz izni, zorunlu izne çıkmayı, ödenmeyen ya da dibe vuran performans ücretlerini kabul ediyor, ölümcül risk taşıyan hastalara bakıyorlar.

Covid-19 hastalığına yakalanan ya da karantinaya alınan aile hekimleri ve ASM çalışanlarının çalışmadığı günler için maaşlarından kesinti yapılmaktadır. Bu uygulama insani değildir, yasal gibi görünse de adaletli değildir. Sağlık Bakanlığı bu durum için herhangi bir çözümde üretmemiştir. Böylesi dönemlerde yaşanabilecek olası maddi kayıplar devlet tarafından desteklenmeli ve toplumsal dayanışma pratikleri geliştirilmelidir.

Acil taleplerimiz var

- Covid 19’a yakalanmış sağlık çalışanları meslek hastalığı kapsamına alınmalı. Düzenleme geriye dönük olarak da geçerli olmalıdır.

- Kaybettiğimiz sağlık çalışanlarının geride bıraktıklarının yaşamı güvence altına alınmalı.

- COVİD-19 tedavi süreçlerinin ülkemizde biriken veriye dayanan uluslararası bilimsel kanıtlar üzerinden oluşturulan rehberler doğrultusunda güncellenmesi ve izlenmesi gerekir.

- Sağlıkta şiddet vakaları için etkili önlemler alınmalıdır.

- Tüm sağlık çalışanlarına standartlara uygun ve yeterli kişisel koruyucu donanım sağlanmalı ve düzenli olarak PCR testi ile tarama yapılmalı.

- Temel ücretlerinde emekliliğe de yansıyacak şekilde düzenleme yapılmalı; performans ödemeleri en üst seviyeden ödenmeli, çalışanların hastalık izni ve rapor nedeniyle ücretlerinde kesinti uygulamasına son verilmelidir.

- Yeterli sayıda ‘kadrolu’ ve ‘güvenceli’ olarak sağlık çalışanı istihdam edilmeli,

- Sağlık çalışanı ebeveynlere, çocuğunun bakımı ve sağlığı ile mesleğini icra etme ve geçimini sağlayabilme arasında seçim yapmaya zorlamadan ücretsiz kreş, çocuk bakım desteği ya da ücretli idari izin gibi olanaklar sağlanmalıdır.

Salgının kontrolünün kaybedildiği açık bir şekilde görülüyor. Tüm sorumluluk halkın ve sağlık emekçilerinin omuzlarına yüklenmiştir. Salgının ağırlaştırdığı ekonomik kriz, işsizlik ve yoksulluğun olağanüstü boyutlara ulaştığı bu günlerde, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sesine, haykırışına kulak verilmesini istiyoruz. Ekonomik kaygılar yerine, toplum sağlığı ve ihtiyaçlar gözetilerek iktidarı ve Sağlık Bakanlığını acil önlemler almaya çağırıyoruz.

 

Yayın Tarihi
31.08.2020
Bu haber 1077 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!