ANKARA'DAN

Sorun olanlar, sorun çözemez

Yaşama nasıl bakar, yaşamı nasıl düşünür iseniz, sorunlara ve çözümlere de öyle bakar, yaklaşır ve bir çözüm bulur ya da o sorunlar sizin varlık sebebiniz olur çıkar.

"Buyur burdan yak!.." Bu da ne demek, şimdi.

Her sorunda başa dönmekten bıktığım için, artık özel olarak ne haberleri izliyor ve gazeteleri okuyorum. Haber gündemine şöyle göz ucu ile bir bakıp kendimi her şeyden arındırmak istiyorum. Yeter ya, artık bu ülkede mutlu olmak ve mutlu yaşamak istiyorum.

SİYASET VE SİYASİLERİN en öncül görevi, ÜLKENİN VE YURTTAŞLARININ SORUNLARI OLMADAN ya da OLDUKTAN SONRA ÇÖZÜM bulmak ve sorun yaşanmadan çözüm olmaktır.

Ülkeme bakıyorum, siyasiler ülkeye sorun olmaya başlamışlar da, kimsenin umurunda değil, halkımız da zevkten dört köşe.

Bu ülkenin en baş sorunu ne, "pahalılık", ne "yoksulluk", ne "adaletsizlik", ne de "eğitimsizlik (okur yazar olmamak değil)", bu ülkenin en önemli sorunu "siyasi öngörüsüzlük" vs, vs, vs.

Peki bütün bunları neyin ve kimin yarattığı sorunlar ve sonuçları!.. Ülke yönetiminin ve dolayısı ile siyasilerin. Tamam ilk hedef siyasi iktidardır ama muhalefette de öyle salıdan salıya seçmene selam çakma, yaşanan, halkın böğrüne sağlanmış hançeri "hançerin saplı olduğunu" acı çekenlere anlatmak değildir.

İktidar, sorunun sebebi ise, muhalefet de hamaset değil, çözüm önerileri üretmek ve bu konuda süreci yönetmek durumundadır.

İktidarın yaptıkları ortada; sokaklarda yurttaşında. Aklı ve vicdanı olanlar için ülkenin hali acınacak durumu da, kimin umurunda ki!..

İktidarın alternatifi muhalefet ise, peki muhalefetin durumu nedir?

Bu soru kadar karmaşık bir soru olamaz. Neden mi?

Sıradan insan, bu soruya "Ana Muhalefet" olarak mı, "Yavru Muhalefet" olarak mı, "6'lı cephe" olarak mı, "sahibinin sesi" olarak mı, "parayı verenlerin düdüğünü çalanlar" olarak mı diye yanıt verir!..

Önceleri belki, "Ağa'yı" tavlar, satın alır, bir yolunu bulur iken her şey yolunda olabilirdi. Oysa bu gün "maymun gözünü açtı" ama bu kez de "maymun" da cambaza bakıyor. Ne acı!..

Hani ağızlarda "pelesenk olmuş" bir söz vardır, "her fani bir gün ölümü tadacaktır" diye. Yenilen kazıklar ahalinin boğazından çıkar oldu. "Mızrak çuvala sığmıyor", herkes de bunu anlasa iyi olur.

İşin enteresan tarafı, iktidarın her türlü olumsuz ve halka rağmen politikalarını PROFESYONELCE uygulamaya koymasına karşın;

Muhalefetin, "acemi nalbant gavur eşeğinde öğrenir" yöntemleri ile her seferin de "YENİ KİŞİLER" ve "YENİ SÖYLEMLER/PROJELER" ile aynı yanlışları yinelenmesine ne anlam vermek gerekir ki?

SİYASET, İDEOLOJİ gerektiren bir süreçtir. Yok öyle, günden ne ise ona iki kelam etmek değil.

SİYASET bir SAVAŞTIR. Düşmanın olduğu gibi, dostunda vardır, o yüzden de inançlı ve güvenilir askerlerinin olması gerekir.

Yok öyle devrini tamamlamış siyaset ve siyasilerin, ağa babalarınca üstlerine alınan yeni, urba/giysiler ile çalım satma, sattırma yeri değildir ve olmamalıdır da!..

Ülkenin "ana muhalefet partisi" sık sık üst yöneticilerini değiştirirken, bugün de, olası seçim müttefiklerini değiştirmeye başladı.

İşin enteresan tarafı, bunun sebebi partinin en tepesi değil, bunun sebebi üst yönetimin önüne konulanların nitelikleri, bir başka söylem ile niteliksizlikleri.

Duydukları, gördükleri, "aklına, fikir gelenlerin" ellerine sıkıştırdıkları dosyalar ile, "Her hıyarım var diyene, tuzu alıp koşmalarının"; hiç kimsenin işine yaramadığı ve yaramayacağı hala anlaşılmadı mı?

Bunları "tuzu kuru" mu? Evet.

Seçmiş olduğunuz makamlar, maaşlarını veriyor, sosyal güvencelerin de sorun yok, sağolun siz de itibar gösterip, bazılarınız da yalakalığa devam ediyor mu? Evet.

Eeee o zaman, bu ülkede, seçtikleriniz kendi sorunlarını çözmeye anca vakit bulur, siz de bu kadar "sazan" olurken, niye ülkenin ve sizin sorunlarınız çözülsün ki.

Herkese, "Allah akıl fikir versin" der, Anam-Babam bu durumlarda.

Yiyip, içip keyfi yerinde olanlara "afiyet olsun", gözümü yok. Size de gerçekten Allah akıl-fikir versin ey halkım. Bence de sorun yok.

Bu yaz yine "güneye gidiyorum" ama küçücük bir sorunum var.

Ankara'dan güneye giderken geçilen AFYON dolaylarındaki OTOBANLARDA yaşanan bir komikliği paylaşmak istiyorum.

Otobanda, tepenizde bir kamera ve bir not, otomobiller için hız limiti "110 km", ne güzel, beş yüz metre geçmeden hız limiti "70", yüz metre sonra "50". Az ileride bir başka limit ve ceza yazmak için fotoğraf çeken kameralar. Tabi her geliş, gidişte en az bir ceza.

Benim anlamadığım, bu yoldan geçen mi yok desem, Yooo o yoldan en yavaş geçen benim, vızır vızır arabalar, kamyonlar, tırlar.

Haydi bazıları "özel plaka" ne yapar ise yapsın, kaç ile geçer ise geçsin" onlara ceza yazmak yok tamam. Bu siyasi amcaları ve yakınlarını anlıyorum, benim anlamadığım;

Cem Karaca'nın o "entel" şarkısında ki gibi. Hani bu yaz da yine "güneye gidiyorum" ya, beni geçip vızır vızır giden bu araçlar, ceza yemekten çok mutlu oluyorlar bunlara ceza yazılmayıp, ceza sadece bana mı yazılıyor anlamadım gitti.

Bazılarında ne biçim "kalp var ise", ne girer çıkar ise fark etmiyor, kalpleri hiç bozulmuyor. Ne güzel.

Ne enteresan değil mi!..

Yayın Tarihi
28.04.2022
Bu makale 885 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!