Sezon yaklaşırken…

Sevgili Okurlarım,

Günlerdir, hatta aylardır, esnaf, esnafın bağlı olduğu odalar, dükkânların açılması için bıçağın kemiğe dayandığını ve hatta kemiği de kesmeye başladığını öne sürerek artık dayanacak güçlerinin kalmadığını ve açılmak istediklerini söylüyorlardı.

Nihayet belli şartlarla açılmaları kararı alındı. Hemen sabahında el birliği ile mekanlar dezenfekte edildi. Sağı solu silindi. Bir temizlik ve ilaçlama furyası aldı gitti. Vatandaş kısıtlamaların gevşetilmesi ile sokakları, caddeleri doldurdu.

Sonra ne oldu?

İlk günü akşam haberlerinde yörelerin, bir üst kategoriye terfi ettiklerini öğrendik. Bu terfi makamın yükselmesi veya maaşın artmasını değil, maviden sarıya, sarıdan turuncuya, turuncudan kırmızıya salgının artışını gösteriyordu.

Sayın Sağlık Bakanımız, “Maske, Mesafe ve Temizlik” dedikçe kimse umursamıyor, yazılacak cezaları da takmıyorlardı.

Peki, ne yapmalı?

Bence mekanların açılmasını isteyen herkes kurallara uymalı ve uymayanları da uyarmalı. Müşteri artık sadece velinimet değil, müşteri geleceklerinin kaderini belirleyen olacaktır. Bu artışlar devam edecek olur ise daha sıkı tedbirlerin alınması gerekecek, tekrar mekanlar kapatılacak ve vatandaş da evlerine hapis olacak.

Şimdi başladık “Otellerimiz güvenli, turizme hazır” demeye. Nisan ayı için de büyük bir beklenti içine girdik. Otellerimizde restoranlarda etrafı temizleyerek ve dezenfekte ederek güvenli Turizm olmaz!

Tüm şehrin yaşayanlarının önce aşılanması gerekir.  Bu sektörde çalışanlar taş kovuğundan çıkmadılar. Mesaileri bitince gidecekleri evlerinde beraber olacakları ailelerini korumamız gerekiyor. Peki, bununla ilgili bir karar var mı? Ufukta bunun çözümüne ilişkin bir gelişme var mı? Ben göremiyorum…

Ekonomiye çok büyük katkısı olacağı bilinen sektörün açılması benim sağlığımdan daha önemli değildir. Bu şehide yaşayan birisi olarak Şehrimize Covid-19 ve mutasyona uğramış halini getirmelerine asla razı değilim. Birileri para kazanacak ve ekonomi düzelecek ise benim sağlığımı ve can güvenliğimi hiçe saymalarına asla sıcak bakmıyorum.

Turist gelsin ama tedbirlerimizi de alalım.

1. Gelecek olan tatilcilere PCR testi zorunluluğu getirelim,
2. Aşı karnesi olmadan daha memleketlerinde uçağa binmeden bu gerekliliklerin yerine getirilmesini şart koyalım,
3. Geldikleri zamanda onlara hizmet verecek olan tüm vatandaşların gerekli koşullara haiz olmasını sağlayalım (Havalimanında uçakları karşılayan personel - buna Gümrük Müdürlüğü ve Gümrük Muhafaza personeli, Pasaport Polisi, Güvenliği sağlayacak güvenlik birimleri, Alanda çalışan Free Shop çalışanları ve diğer çalışanları dahil, hemen alandan çıkışlarında kendilerini karşılayan Acente ve otel personeli, Taksi şoförleri, transferlerinde kullanılacak araçlar ve personelleri, otele geldiklerinde tüm personel, resepsiyondan animatörlerine kadar bütün görevliler, Oda temizlikçileri, Mutfak ve restoran personeli, Otel içindeki dükkan işleticileri ve çalışanları ve otele malzeme getiren çalışanlar tamamının bu şartlara ve kurallara uygun olması kaçınılmazdır)
4. Otelden ayrıldıkları zaman gidecekleri tüm ortamın da buna uygun olması gerekir.

Otelleri 3 kuruş ödeyerek aldıkları Güvenli Turizm Sertifikası uydurmasıyla şehrimizi salgına boğmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Buna da izin vermeyeceğiz.

Bunların dışında Yurt içinden çalışmaya gelecek olanların sağlık koşullarını yerine getirmesi şartı aranmalıdır.

Sonra başımızı duvarlara vurmanın hiçbir anlamı olmaz.

En basit örneği ile sadece şu an açılmış bulunan kafeler, lokantalar ve buna benzer yerlerin önce kendi personelleri tarafından, sonra açılsın diye feryat eden Odalar Birliklerinin ve bağlı oldukları tüm kurumlar tarafında sürekli denetlenmesi için ekipler oluşturmasını,

Her yere niyetimizin ve hedefimizin bir üst kategori olmadığını, asıl hedefimizin bu uğursuz hastalığı yok etmek üzere en kötü Mavi kategoriye indirgemek olduğunu uyaran pankartların ilgili Odalarca hazırlatılıp asılması sağlanmalıdır.

Aksi takdirde tekrar kapanmanın sebebi olanları asla affetmeyeceğiz.

Sağlıkla kalın,

Sağlıcakla kalın.