YAŞAMAK ZAMANI

Diken Tarlasından Gül Bahçesine (6)

             Geçen haftalarda anlattığımız gibi, diken tarlasına bir bahçıvan evi yaptırdık önce.

            “Neden önce kendimize değil de bahçıvana?” diyorsunuz, öyle mi?

            Kupkuru, içinde tek ağacı olmayan bu arazi, ancak onların emeğiyle gül bahçesine dönüşebilirdi de ondan…

            Bahçenin görünen sahibi biz olsak da gerçek sahibi onlar olacaktı. On iki ay oturacaklardı orada. Bizse üç, dört ay ancak…

            Bulgaristan’ın Burgaz yöresinden göç etmişlerdi; İlyas efendi ve eşi Sebile hanım. Beş – on gün önce sözleştiğimiz gibi, aybaşında geldiler. Köyden tanıdık bir at arabasına yüklemişler; yataklarını, yorganlarını. Tencere, çanak gibi birkaç eşya da vardı.

            Biz de yardımcı olduk; yerleştiler evlerine. Eşim, portatif koltuğun nasıl yatak olduğunu gösterdi Sebile hanıma. “Ay, hem çok güzel, hem de çok kolaymış!” deyip “Allah razı olsun. Allah ne muradınız varsa versin!” diye dualar ederek belirtti memnuniyetini.

            Hele hele mutfaktaki dört – beş gözlü ocağa ve banyodaki duşluğa bayıldılar. Televizyonun kumanda ile nasıl açılıp kapandığını, nasıl kanal değiştirildiğini ben gösterdim; İlyas efendiye.

            “Haydi, bir de sen aç kapa…” deyip kumandayı ona uzattım.

            Biraz acemilik çekti ama çok kolay alıştı.

            “Haydi, güle güle oturun evinizde. Siz iyice bir yerleşin, alışın. Yarın yine geliriz. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı da yarın konuşuruz.” deyip Silivri’deki yazlığımıza döndük.

            “Kendinize bir ev yapmaya geldi sıra…” diyorsunuz ama hayır, yanılıyorsunuz.

            Tek ağacı olmayan kupkuru bir arazide dünyanın en güzel evi olsa, neye yarar? Fidan dikilmeliydi; her şeyden önce, fidan!..

            Suyumuz var, elektriğimiz var, bahçıvanımız da var. Üstelik dikenli telle de çevrili arazimiz. Öyleyse?..

            Nasrettin Hoca’mızın dediği gibi, “Un var, şeker var, neden helva yapıp yemiyoruz?”

            O akşam, oturduk eşimle karşılıklı, şöyle mi yapılalım, böyle mi, diye konuştuk uzun uzun. Evet, fidan dikmeye gelmişti sıra ama nereye, ne fidanı dikecektik?

            Kendimize yaptıracağımız evin yerini belirledik önce. Yoldan, caddeden mümkün olduğu kadar uzak, bahçıvan evine yakın ama onun önünü kapamayan bir yer belirledik.

            “Önünde bir yüzme havuzu ve çimenlik bir alan olmalı.” dedik.

            Bir an önce yeşillendirmek için ne yapmalı, nasıl yapmalıydık?

            Traktörle sürdürmeliydik ama uzun zamandır yağmur yağmadığı için kupkuruydu toprak. Tavında sürülmezse hiçbir işe yaramazdı; verilen emek.

            Ne dikmeliydi ki, kısa zamanda büyüsün?

            Bence kavak…

            Evet ya, kavak… Çocukluğumdan bu yana severim ben, uzun boylu bu ağacı. Divan şairleri, sevgililerini niçin kavağa değil de “servi”ye benzetirler, bilmem. (Bildiğiniz gibi, halkımız İranlılar gibi servi değil, selvi der, bu ağaca)

            Sözgelişi, Şair Nedim:

            “Serv-i nâzım kim büyüttü böyle bîinsaf seni?” diye sorar. Farsça özentisi…

            Yüzyıllardır, başkalarının diline özenmekten kurtulamamışız bir türlü. Ya Arapça’ya özenmişiz, ya Farsça’ya… Ya İngilizce’ye özenmişiz, ya Fransızca’ya… Küçümseyip horlamışız; güzelim anadilimizi hep.

            Neyse, bu başka bir konu…

            Geçelim, şimdilik bunu.

            Kapıdan girişte, kuzeye doğru uzanıyordu; bizim arazi. Solumuzda, Kilisli komşumuz Hanefî beyin arazisi. Çit boyunca uzanan araba yolunun soluna boydan boya kavak dikmeyi düşündüm. Eşim de uygun gördü.

            Pekiyi, sağına ne dikmeli?

            Orayı meyve ve sebze bahçesi yapalım; yol boyunca her çeşit gül dikelim; diye düşündük.

            Sabahleyin, Silivri’ye geldiğimiz günlerden beri tanıdığımız Çiçekçi Nejat’a uğradık. Yalova’dan fidan da getirip satıyordu.

            Kavak fidanı istedik. “Kaç tane?” diye sordu. “Arazinin boyu 120 metre olduğuna göre, birer metre ara ile diksek 120 adet gerekir.” dedik.

            “1 metre çok sık olur, 2 metre aralıklı olsun.” dedi.

            Haklıydı. Ama 2 metre de çok aralıklı gibi geldi bana. Ortasını alıp 1,5 metreden hesapladım.

            Bu durumda 80 adet yol boyuna, kuzey sınırına da yaklaşık 38 – 40 adet toplam yine 120…

            Elinde yoktu o kadar. Var olanların tümünü alıp gittik; bizim çiftlik ya da bahçe adayı demek için bile bin tanık isteyen arazimizin önüne.

            Girişteki çift kanatlı demir kapıya bir asma kilit almıştık. Anahtarın birini İlyas efendiye vermiştim, biri de bende idi.

            Kapıdan bakınca, yüz küsur metre ilerideki ak badanalı bahçıvan evi bir köşk gibi görünüyordu. Arabadan inip de anahtar ararken cebimde, uzaktan görüp bizi, koşarak geldi İlyas efendi.

            Biraz sonra çiçekçinin bir kamyonetle gönderdiği kavak fidanları da…

            İyi de, bu fidanların dikilir dikilmez sulanması gerekirdi hemen. Su ile giriş kapısı arası yüz metreden fazla…

            Çözüm için, uzun bir hortum aldık hemen. Bugünlük, geçici bir çözümdü. Daha sonra arazinin iki yanına boydan boya borular döşetip aralarına sık sık da vanalar, musluklar koyduk.

            İlyas efendi, eşi Sebile hanımın da yardımıyla, yaptığımız yol boyunca uzanan dikenli çitin yarım metre önüne, bir buçuk metre aralıklarla dikti kavak fidanlarını.

            Daha çabuk kök salar ve büyür diye akasya ve iğde de aldık. Bir hafta sonra eksik kalan kavak fidanlarıyla birlikte elma, armut, incir, üzüm, nar, ayva, dut, kayısı, şeftali, kiraz, vişne, ayva, erik, fındık ve eşimin çok sevdiği muşmula fidanları da alıp diktik.

            Bahçıvanımız İlyas efendi, gözü gibi baktı onlara.

            Doyurucu bir yağmurdan sonra, toprak tava gelince traktörle sürdürüp bir de tırmık çektirince, göze hoş görünür oldu; bizim diken tarlası. (Devam edecek)

Yayın Tarihi
18.09.2021
Bu makale 593 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!