Yaman Çelişki

Öğle saatleri. Dışarısı günlük güneşlik ama yinede tedbirli olmak lazım sıkıca giyinip çıktım dışarı. Rüzgar dinmiş. Hava sakin. Konyaaltı sahiline doğru yürürken fazla geldi üzerimdekiler. Deniz alabildiğine engin masmavi ve dingindi. Güneş ışınları ipil ipildi üzerinde denizin. Birkaç martı kanat çırpıyordu yan yana. Sahilde düne göre daha kalabalık ve yüzenlerde vardı. Önce siyatikten muzdarip evden çıkamayan eşimi aradım. Hava çok güzel güneş iyi ısıtıyo haydi gel dedim. Gelemem riske edemem kendimi iye yanıtladı beni. Bense kaptırdım kendimi havanın denizin dağların güzelliğine.Bu güzelliği paylaşmak istiyorum sevdiklerimle bir arkadaşımı aradım eşimden farksızdı onun da yanıtı.Duygusallığım tavan yapmış şiir yazıyorum kendimce;

Kendimi buldum yine

Torosların yüceliğinde

Mavisinde Akdenizin

Sıcaklığında güneşin..

Derken telefonum çalıyor. Arayan anam. Telaşla açıyorum telefonu.

-Ne oldu, hayrola diyorum

-.Merak ettik babanı aradın cevapta vermedin. Çocuğun başında bir şey mi var acaba dedi baban.

-Yok iyiyim siz ne yapıyorsunuz. Soğukla aranız nasıl diye soruyorum.

Seranın etrafı buz çözülmedi.

Üstünde yağmurlama çalışıyo içinde soba yakıyoruz. Derece bir türlü yükselmiyo diyo.

Hayırlısı diyerek kapatıyoruz telefonu.

Uyanıyorum birden duygusallığımdan arınıp gerçeğe. Yetmişbeşinde anam seksenindeki babam sera yapıyor hala. Ünlü şair Nazım Hikmet’in dizeleri düşüyor  aklıma

Yaşamak şakayagelmez

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

            Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

            Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

           Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

          Yaşamak yanı ağır bastığından.

Anam ve babama sağlıklı uzun ömür diliyorum. Yaşamı ciddiye alıyor sekseninde bile üretmek için var gücüyle çalıyor. Sera zor iş. Hele böyle soğuklarda daha da zor gecen gündüzün yok.Don vurmasın diye seranın içindekini içerde soba yakılı sabaha kadar.Odun bitmesin diyede arada kontrol etmek lazım.Uyumamak demek bu sabaha kadar.Gündüzde odunu sebzenin kendi işi olur.Çiftçilik zor gerçekten hele soğuklarda daha da zor.

Düşününce bunları omuzlarıma bir ağırlık yüreğime bir sızı düştü.Varyantın oradaki merdivenlerden çıktım Atatürk parkına.Hayat çelişkilerle doluydu.Üreten için ne kadar da zordu.Yılın son günleri kar fırtına olunca 2015’in olumsuzluklarını götürüyor temizleniyor dünya hayalindeydim.Oysa kar fırtına soğuk hava  evsizlere, sokakta yaşayanlara, çiftçilere sera yapanlara acımasızdı..

Atatürk parkının içinden migros alışveriş merkezinin oraya çıktım. Migrosun otoparkı çok kalabalıktı. Yer bulamıyordu araç sahipleri.Tüketim toplumu olmuştuk iyice.Alışveriş merkezleri ne kadarda kalabalık.Üreten gün be gün azalıyor.Sekseninde babam yetmişbeşinde anam üretmeye çalışırken bende duygusallığın peşindeyim.Utandım kendimden.Dilime dolayarak Ahmet Kaya’nın ‘bu ne yaman çelişki anne’ şarkısını tuttum evin yolunu….

 

Yayın Tarihi
02.01.2016
Bu makale 2003 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Akıcı bir dil kullanmissin.Başarılarının devamını dilerim arkadaşım.

Sevim Sert 06.01.2016

Biraz noktalama işaretlerine dikkat etsen, daha akıcı ve anlamlı olacak

İsmail ÇOBANOĞLU 05.01.2016

Biraz da noktalama işaretlerini yeterince ve yerli yerinde kullansan, daha anlaşılır ve daha akıcı olacak. Yine de tebrikler.

İsmail ÇOBANOĞLU 05.01.2016

Gönlü güzel olan insanın, düşleri düşündükleri ve yazdıklarıda güzel elbette..

Seda Şimşek Tolacı 03.01.2016

Duygu ve hüzün dolu bir yazı. Çok beğendim okuldaşım. Yüreğine sağlık

Orhan Deniz 02.01.2016

Ne de güzel anlatmışsın arkadaşım... üretmeden tükeden bir toplum olduk.

IŞIK SENA ABANOZ 02.01.2016

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!