Ülke iç savaşa sürükleniyor

Bir parmak işaretiyle oturdukları yerden istediklerini yaptıranlar şunu iyice bellesinler ki, karabulutların ağıdının arkasından tufan olur, sel gelir; bu sürüklenişte ise hızı belirsiz akıntı, önüne ne katarsa onu götürür.

Müneccim olmaya gerek yoktu, çünkü gidişat öyleydi, görünen köy kılavuz istemezdi ayrıca. “Çözüm süreci” diyerek etnik ayrımcılığı bilinçsizce gündeme getirenler çıksınlar işin içinden bakalım! Görev başında onlarca asker ve polis şehit oluyor, günahsızlar ile yüzlerce genç katlediliyor, Suruç Katliamını protesto için gösteri yapanları destekleyen genç ise polis tarafından neredeyse linç ediliyor, şüpheli paketlerle bombalarla halk tedirgin edilip korkutuluyor.  Ayrıca köprüler uçuruluyor, doğalgaz boruları patlatılıyor, karakollara saldırılıyor ve ne yazık ki koalisyon oluşturulması engelleniyor, hükümet birtürlü kurulamıyor.

Bataklığı kurutun!

Çağdaş dünya yöneticileri ülkelerindeki herhangi bir terör ve benzer olayda seyahatlerini yarıp bırakıp dönerlerken bizim yöneticimizse, her gün terörle onlarca kişi katledilirken, geçici bir hükümetle yönetilen Türkiye’de, üstüne üstlük her şey güllük gülistanlıkmışçasına uzak ve uzun süreli seyahatlere çıkıyor.   

Belleğimizin karanlığında gezindiğimizde, ülke ve ulusun geleceği için birileri hangi düşüncede olursa olsun gözlerini kırpmadan canlarını verdiler, içleri rahatlar da beklentilerine kavuşmanın hazzını yaşadılar.

  “Konu vatan olunca gerisi teferruattır”

Öyleyse yaratılmak istenen bu kargaşa, Meclisten Millete uzanan parmağın gayesi nedir? Ülke yangın yeri, sokaklarda terör kol geziyor, can güvenliği yok, esnaf sıkıntılı, medya; kan, gözyaşı haberleriyle dolup taşıyor, tarih tekerrür ediyor.  Suç cezasız kalırsa, mazlumun isyanı gecikmez elbette ki!

Millet irade istiyor

Ülke ve ülküden ödün verilmez, kabahati görmezlikten gelmek, ilgiliyi tekrara sevk eder, süreç ilerledikçe de uyumsuzluğu hak sanmaya zemin hazırlar.

Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet toleransla teşkil edilmedi, sınırlarımız böyle çizilmedi hem. Halkın alın terinden nemalanıp, huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı olamaz.

         Birliktelikse, kardeşlikse hodri meydan, herkes eteğindeki taşı döksün bizahmet!

                   Bu bağlamda soruyorum:

“Vatan- Millet- Sakarya” sevdalıları, “şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganı atan asker kaçakları, ateşi sadece mangalda tanıyıp kıvılcım sıçrayınca sıvışma telaşındakiler, kalabalıkta kahraman, ıssızda yalvaranlar, sözde hümanistler, leylimley türküleriyle coşanlar, her fırsatta; “Biz Altmış Sekiz Kuşağı’yız” diye övünenler, çok yıldızlı otellerin lobilerinde Amerikan sigara tüttürerek Skoç viski devirenler, birinci sınıf hayat sürenler, kuru kuruya insan hakları savunucularının uzantıları neredesiniz şimdi?

                  Ülkemde barış güvercinlerinin takla attığı günleri inanın özledim.

 Tüm şehitlerimize rahmet, vefakâr, cefakâr, fedakâr, kahraman ulusuma baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum.  

Yayın Tarihi
29.07.2015
Bu makale 1721 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!