Türkiye Cumhuriyetine Veda

                   Bağımsız bir ülkede, özgürlük, eşitlik ve gönenç içinde yaşamak halkın ortak iradesiyle olur. Özgür halkın iradesinin somut hali o ülkenin anayasasıdır. Belirli sınırlar içinde tasada ve sevinçte ortak olma bilinci bulunan topluma ulus diyoruz.

                   Ulusal bayramlar, birlikte yaşama iradesinin sevincini yaşatır.

                   Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana büyük törenlerle, coşkularla kutlanan ulusal bayramlarımız, ne yazık ki AKP iktidarı tarafından yasak savma anlayışıyla sönükleştirilmeye, unutturulmaya, hatta bir fırsatta kaldırılmaya çalışılmaktadır.

                   Bu nedenle Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana coşkulu törenlerle kutlanan ulusal bayramları yeniden düzenleyen 05.05.2012 tarihli 28283 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelik çıkarılmıştır.

                   Bu yönetmelikte;

  • Toplumun tarih ve ulusal bilinci, ulusal bayramları kutlama refleksi, ulusal kurtuluş savaşı sonucunda Cumhuriyetle birlikte elde edilen kazanımlar ve Atatürk unutturulmaya çalışılmıştır.
  • 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Ankara’da Anıtkabir dışında Atatürk anıtlarına çelenk koyma yasaklanmıştır.
  • Törenlerde Ankara dışında; Vali, Belediye Başkanı ve Garnizon Komutanı dışındaki kuruluş ve siyasi parti ve derneklerin çelenk koyması uygulaması kaldırılmıştır.
  • 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı ve Zafer Bayramı ulusal bayram olmaktan çıkarılarak resmi geçiş töreni, tebrikat ve stadyumlarda gösteriler kaldırılmıştır. (Bu nedenle benim de Milletvekili olarak, Antalya’da katıldığım bir 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı; Karaalioğlu Parkı içindeki miradorda (küçük gösteri alanı) Vali ve Protokolün bulunduğu bir saatlik gösteriyle geçiştirilmiştir).
  • Okullarda yapılacak kutlamalar kaldırılmıştır.

Sonuçta TC (Türkiye Cumhuriyeti) ibarelerinin Valiliklerden, Ziraat Bankası ambleminden, daha birçok yerden kaldırılması gibi, ulusal bayramların da kaldırılması için bir hazırlık olduğu açıkça belli olan bu yönetmelik hakkında açtığımız dava Danıştay 10. Dairesi tarafından 2012/9113 Esas, 2016/1073 Karar sayılı kararla reddedildi. Tebligat dün (27.09.2016) tarafıma tebliğ edildi.

Karar üçe karşı iki oyla verilmiştir.

Başkan ve Bir üyenin oyuna karşı üç oyla dava reddedilmiştir.

Mahkemenin gerekçesi olan; “idarenin takdir hakkı” Anayasa’daki kurucu iradenin üzerinde midir?

Halkın katılımını, coşkusunu yok eden bayram uygulaması nasıl bir takdir hakkıdır? Aynı idare takdir hakkını, ulusal bayramların kutlamalarının tamamen kaldırılması yönünde kullanırsa ne olacaktır?

Yargıyı ayağına bağ sayan bir anlayış; Türkiye Cumhuriyetini ulusal değerlerinden uzaklaştırıp ümmet değerlerine dönüştürmeye, Türkçeyi Arapçalaştırmaya, laik eğitimi yok etmeye yönelmiştir.

Danıştay’ın verdiği bu kararla “ulusal bayramların” göstermelik hale getirilmesi yargı tarafından da onaylanmış olmaktadır. Bunun gibi birçok olayda yargının verdiği kararların Türkiye Cumhuriyetinin kurucu iradesine aykırı, Anayasanın ruhuna ve felsefesine aykırı ve laik sistemin canına okuduğu açık olduğu halde yargı tarafından anlaşılmaması; AKP’nin yargı üzerindeki sivil darbesinin ve iktidar baskısının bir sonucu gibi görünüyor…

Fetullahçı Terör Örgütüne üyelik gerekçesiyle, hiç ilgisi olmayan binlerce insanın tutuklanması, Prof.Dr. Rennan Pekünlü’nün mahkûmiyeti ve dün gelen Danıştay Kararı…

Türkiye Cumhuriyetinin yıkımı, yargı eliyle mi yapılıyor?

Türkiye Cumhuriyetine veda mı ediyoruz?

Yayın Tarihi
08.11.2016
Bu makale 1047 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!