Tekne; Kıskanç Bir Sevgiliye Benzer...

 

 

Her yıl kışın soğukları hızını alıp da baharın müjdecisi güneş içimizi ısıtmaya başladığında “denize özlem” de depreşir.

İnsanları bir tekne alma sevdası sarıp sarmalar.
Bir tekne alıp denize açılma düşleri kurulur.

 

Cebimizde paramız hazır. Hadi gidip kendimize bir tekne alalım.

 

Durun, acele etmeyin.

 

Eğer bu konuda deneyiminiz yoksa ya kendinize ya da teknenize yazık edersiniz.

 

Sahil kentlerinde oturanların en büyük düşlerinden biridir tekne sahibi olmak.

Öyle bir düştür ki çoğu zaman bir “yazlık” fikrinin dahi önüne geçer.

Çünkü yazlık sabittir. Onu yerinden kıpırdatamazsınız.

Ama tekne denize açılır, deniz özgürlüktür ve insanoğlu özgür olmayı sever.

 

Marinaların önünden geçerken, barınakların civarında dolaşırken o “kurt” yine kemirir beyinleri. “Hadi ne duruyorsun. Bak havalar da ısındı. Al bir tekne açıl denize…”

 

Ya da bu isteğin yaygın olarak ortaya çıktığı zaman, deniz tutkunu biri ile karşılaşıldığı andır. Hemen girilir söze: “Ya şöyle iyi bir tekne ne kadardır?...”

 

İyi bir tekne???

Neye göre iyi, kime göre iyi?

 

Ya da bir statü gereği olarak görülür. Arkadaşların teknesi vardır, Arkadaş “iyi kazanmaktadır”. O halde bir tekne alınmalıdır.

 

 

 

BU SORULARIN CEVAPLARINI BİLMENİZ GEREK

 

Biz gösterişten çok bir “keyif aracı” olarak alıp, “hayatı doya doya yaşamak” isteyenler için bazı ipuçları vermek istiyoruz.

 

Bir tekne almaya iyice kafanız yattı ise, önce kendinize şu soruyu sormalısınız.

 

     “Ben bu tekne ile ne yapacağım?”

     Balık tutmaya mı çıkacaksınız?

     Hafta sonları denize açılıp, adaların arkasına giderek denize mi gireceksiniz?

     Denizler üzerinde ruhunuzu mu gezdireceksiniz?

     Kıyıda bağlı dururken içinde hoşça vakit mi geçireceksiniz?

 

Bu soruların cevapları sizi kayıktan başlayıp motor yatlara kadar uzanan oldukça geniş bir yelpazeye açar. Ama kim bilir belki de içinizden bir yelkenli tekne almak geçiyordur.

 

Ancak tekne almak kadar, bu işin gerisinde sizi bekleyen diğer ayrıntıları da düşünmelisiniz.

 

Aldığınız bu tekneyi nereye bağlayacaksınız?

Bağlayacağınız bu yerin evinize olan uzaklığı ne kadar?

 

Gözünüzü korkutmak için değil, bilgilenmeniz açısından bu ayrıntılara dikkat çekiyoruz.

 

Ve en önemlisi: Zamanınızın ne kadarını teknenizde geçirmeyi planlıyorsunuz?

 

 

 

TEKNENİZE NE KADAR ZAMAN AYIRACAKSINIZ?

 

En sonuncusundan başlayarak size bilgi aktarmaya başlayalım.

 

Eğer “Orada dursun canım, haftada bir giderim” diyorsanız, tekne alma fikrini bir kez daha gözden geçirmenizi öneririz.  Zira tekne kıskanç bir sevgili gibi sizi bekler. Ona gitmenizi ister... Gitmezseniz size küser... Ona gereken ilgiyi göstermezseniz olmadık yerlerde başınıza olmadık işler açar.

 

Diyelim ki orta büyüklükte bir tekne aldınız ve içine bir kaptan koyarak bu “zorunlu ziyaretlerden” kurtulmak istediniz.

 

Unutmayın ki, her kaptan teknenize sizin gibi şevkatle yaklaşmaz. Tekne onun için bir “iş”tir.

 

İyi de “zevk” uğruna onu alan siziniz…

 

 

TEKNE İLE OTOMOBİL ARASINDAKİ FARK

 

Duyguları bir yana bırakacak olursak, tekneyi kesinlikle bir otomobil gibi düşünmemelisiniz..

 

Otomobili bir kapalı garaja çeker, belki de kirlenmesin, tozlanmasın diye üzerine bir branda geçirip bırakırsınız.

 

Aylar sonra gidip baktığınızda ya aküsü boşalmıştır veya lastikler hep aynı yerde aynı basınçla kaldığı için deforme olmuştur. Bunları giderir ve onu tekrar kullanmaya başlarsınız. Önleminizi önceden aldıysanız, bunlara da gerek kalmaz..

 

Oysa tekneniz ya suda, ya da suyun yanında karadadır.

 

Aylar sonra gidip baktığınızda tuzlu su buharının çürütücü, yıpratıcı etkisine tanık olursunuz.

 

Tekneniz sudaysa karinası, dümeni, pervaneler "kekamoz" olarak anılan parazitler tarafından kuşatılmış, yosunlar her yanı sarmıştır. 

 

Ahşap doğramalar verniklerini atıp kararmış, paslanmaz malzemeler çürümeye yüz tutmuştur.

 

Camlarda kılcal çatlamalar meydana gelmiş, halatlar çürümüş, güverte toz toprak dolmuştur.

 

Boyalar kabarmış, çatlamış, matlaşmıştır. Yakıt tankına tortu çökmüş, içinde bakteri üremiş, hortumlar sertleşmiştir.

 

Şunu aklınızda bulundurmanızda yarar var. Bir tekneyi suya indirmek kadar, kışlamak üzere karaya almak da bir dizi işlem gerektirir.

 

Yoksa başınız çok ağrır ve “ustalar” tarafından çok sevilen bir tekne sahibi olursunuz..

 

İyi ve keyifli seyirler

 

Kaynak:Turksail/Serdar Bapoğlu’na  teşekkürlerimizle

 

                                  www.martimarina.net

Yayın Tarihi
31.07.2012
Bu makale 12781 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sevgili İzzet Antalyada denizciliğin ve yelkenciliğin gelişmesi için yapmış oldugun çalışmaları takdirle karşılıyor başarıların devamını diliyorum.

Polat Kurt 05.08.2012

Tekne ve Deniz çok güzel birbirine tamamlayan bir ikili. Ama dogru seçim yapmak lazım. Bulaşıcı olabilir ayrılamazsın. Teşekkürler bilgilendirme için.

DERYA AVCI 01.08.2012

Denizi görmeden paçayı sıvayanların etraflıca okuyup ders alacağı gerçekleri ifşaa eden bu yazıdan dolayı sizi tebrik ederim

hf ünlü 01.08.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!