Şunun Adını Koyun!?

         Suriye’de iç savaş sürüyor.

         Bir yanda AKP iktidarının daha önce el altından desteklediği, vahşetin adı olan IŞİD var. Diğer yanda ABD desteğinde Arap Topraklarını işgal ederek iki yoğun Kürt yerleşimini birleştirmeye çalışan YPG (PKK) silahlı güçleri var. Bir yanda da ülkesinin bölünmesini önlemeye çalışan; bu nedenle Rusya’yı ülkesine davet etmek zorunda kalan Beşer Esat güçleri bulunuyor.

         Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı; önceleri, Suriye ile iyi ilişkileri en uç noktaya götürerek “ortak bakanlar kurulu” toplantısı yaptı. Muhalefete dönerek ; “Şengen değil, Şamgen” savsözüyle hem Avrupa Birliğine mesaj gönderdi, hem de dış politikada, Suriye ile vizeleri kaldırarak, harikalar yarattığını gösterdi (!)…

         Daha sonra, ABD’nin müdahalesiyle Esat’ın altı ay içinde gideceğini zannederek, topukları üzerinde yüz seksen derece dönüp, Bodrum’da eşiyle birlikte ağırladığı Esat’ı bir gecede “Eset” haline getirdi… Tıpkı, Türkiye’ye en zor zamanlarında sahip çıkan Libya Lideri Kaddafi’nin linç edilmesine kadar giden süreçte, aleyhine dönmesi gibi…

         IŞİD’in Sünni olması nedeniyle el altından destekleyip dünyayı kandırmaya çalışması bir yana; ABD’nin Suriye’de ne yapmaya çalıştığına bile teşhis koyamamıştı(!), çünkü ne de olsa kendisi, iftiharla söylediği gibi, “BOP’un (Türkiye’yi de bölmeyi amaçlayan Büyük Orta Doğu Projesinin) eşbaşkanıydı!

         ABD’nin amacı güya “demokrasiyi getirmek” idi, gerçekte ise 1970’li yıllarda başlayıp daha en az yüz yıl sürecek bir planın uygulamasıydı. Bu plana göre dört parçadan oluşan bir Kürt Devleti kurulacak ve sonra bunlar birleştirilecekti.(Bu arada Türkiye’de ayrıca bir Ermeni Devleti de kurulacaktı)… Irak’ta Barzanistan’da bu yapının temeli oluşturuldu. Suriye’de bu plan uyarınca Kürt yerleşim yerleri, Arap Toprakları işgal edilerek birleştirilip Güney Kürdistan oluşturulacaktı.

         Bu işgal olayı bütün dünyanın gözünden saklanıyordu.

         Türkiye’yi yöneten RTE ve AKP bunu görmezden geliyordu.

         Ne zaman ki ABD Esat ile de çözüm olabileceğini kabul etti; Türkiye devre dışı kaldı.

         Bir zamanlar “Bizi de Şangay Beşlisi’ne alın” diyen RTE, Rus uçağını vurarak dünya dengelerinden hiç anlamadığını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki SSCB oluşumuyla sağlanan dengenin farkında olmadığını tarihe yazmış oldu.

         Yetişmiş Dış İşleri Büyükelçilerini, personelini “Monşerler” sözcüğüyle küçümseyen, ülke çıkarlarını koruyanların yerine imamları atayan RTE Türkiye’yi gereksiz bir savaşın tarafı yaptı.

         Şimdi, bu akıl dışı politikayı eleştirenlere “vatan haini” diyor.

         Din ve Mezhep gözüyle dış politika yapma cahilliği Türkiye’yi bu noktaya getirdi.

         Uzun söze gerek yok. Bu işin adını koyun:  Suriye’nin toprak bütünlüğü bozulmamalıdır! IŞİD çağdışı vahşet uygulamasıyla bir devlet düzeni haline getirilemez, Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasına izin verilemez. Bunlar, emperyalizmin dayatmasıdır.

         Suriye’nin toprak ve ülke bütünlüğü Türkiye’nin toprak ve ülke bütünlüğünün garantisidir. Suriye’nin başında kimin olduğunun hiçbir önemi yoktur…

         Türkiye; Arap Topraklarının işgaliyle, nüfus yapısının değiştirilmesi oyununa izin vermemek zorundadır. Bunun yolu da Esat’ın temsil ettiği Suriye’nin meşru güçleriyle işbirliği yapmaktan ve laik Suriye’nin devamından geçer…

Yayın Tarihi
27.02.2016
Bu makale 1194 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!