Sivrilerle yaşamak

          Ucu, göze batacak şekilde incelmiş cisimlere verilen genel addır, bazen dikkafalılara söylenen hitap şeklidir ama ben bizim sivrilerden bahsedeceğim.

         Yaz mevsimi kapıyı araladı sayılır, (sivri)sinekler ufaktan yakmaya, acıtmaya başladı artık. Yumurtlama devrelerinde önlem alınırsa eğer, can sıkıcı sorunlarla karşılaşılmaz o zaman. Benim bildiğim son yağmurların hemen ardından ilâçlanır, yani üçüncüsünden sonra. Şimdi tam sırası yani. Allah bilir ithal ilaç bekleniyordur her daim olduğu gibi!

        Bu görev Büyükşehir’in ama biz yine de şimdiden camlarımıza-kapılarımıza sineklikler takalım, detanları stoklayalım, şaplakları hazırlayalım. E-ee, “perşembenin geleceği çarşambadan bellidir” boşuna dememiş sevgili atalarımız; geçen yıllar çarşambaydı, bu yıl ise perşembe. Aslında sineklerle yaşamayı öğrendik, takmamak gerekir canım. Nasıl olsa yemeğimizi onlarla paylaşıyoruz, tuvalete birlikte gidiyoruz, koyunkoyuna yatıyoruz, hatta burnumuzun ucuna konuyorlar, beraberce okuyoruz. Fakat günümüz koşullarında zaten zor geçiniyoruz, bir de çiftkanatlılardan, insan ve memeli hayvanlarla beslenen, birçok türü bulunan, sıtma mikrobu taşıyan, sulak, bataklık yerlerde çok üreyen, bulaşıcı hastalıkları yayan uçucu böcekleri de besleyemeyeceğiz doğrusu! Bu meretlerin üstüne üstlük dişleri varmış, bizden bile fazlaymış, tam kırk yedi tane hem de, o nedenle önce ısırıp sonra kanımızı emiyorlarmış. Sivrisineğin kulağımıza işkence gibi gelen vızıltı sesiyse onun saniyede 500 kez kanat çırpmasından kaynaklanıyormuş. Bir de spreyler sinekleri kovmuyormuş, bizi gizlediğinden alıcılarını bloke ederek bulunduğumuz bölgeyi anlamalarını engelliyormuş. Denilene göre de karbondioksit yoğunluğuna göre insanın yerini tespit edermiş. Sivrisinekler koskoca dinozorların kökünü kurutmuşlar, vallahi sıra insanoğluna geldi, tezden yiyip bitirecekler hepimizi desenize!

         ABD'li bilim adamı George Poinar, eski çağlara ait dev sürüngen dinozorların sivrisinek, böcek ve kenelerin taşıdığı bulaşıcı bir hastalık sonucu yok olduğunu ileri sürmüş çünkü. Daha önce en çok kabul gören yaklaşım, 65 milyon yıl önce Meksika kıyılarına düşen göktaşının, dinozorların soyunu tükettiğiydi. Çok sevdiğiniz, kankanız(!) detektör sivrisineğin çiftleşmesi gerçekleştikten sonra dişi, erkeğin spermlerini nadide bir kesede muhafaza ederek, haftalar boyu döllenmiş yumurta yumurtlayabilirmiş, dişisi çiftleşme anından itibaren kan emmeye başlarmış, çünkü yumurtalarının gelişebilmesi için kana ihtiyaç duyarmış, besiye ulaşabilmek için yalnızca üstün algılama sistemleri, kesme ve emme mekanizmalarıyla değil, kimyasal bilgiyle de donatılmış, ayrıca kanın pıhtılaşmasını engelleyen salgı kullanmaktaymış, hem de hiç tanımadığı, bilmediği vücudun savunma sisteminde yer alan enzime karşı. Dahası bu salgı, sivrisineğin cerrah gibi kestiği canlı dokuları uyuşturma özelliğine sahipmiş.

         Bence en önemlisi, kanat vızıltısıyla erkeklerini çekmekmiş, kandırıkçı vantilatörlerin- pervanelerin içinin sivrilerle dolması bu yüzdenmiş hep.

Yayın Tarihi
30.04.2016
Bu makale 2313 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!