NİRVANA

Sahte Anı, Gerçek Tehdit

Sahte Anı / Sahte Bellek Nedir?

 

Hepimizin kolayca anlayacağı şekliyle tanımlarsak, sahte anı, ‘bir olayınçeşitli içsel ve çevresel etkiler nedeniyle – kişi tarafından olduğundan farklı, bazen de uydurulmuş ve çarpıtılmış bir şekilde anımsanması ve bu yeni haliyle algı haritalarının şekillenerek kişi tarafından – anımsandıktan sonrası için – gerçek olarak kabul edilmesidir.  

Bu tür anılar, araya giren bilgiler veya diğer bellek bozulmaları ile, gerçeğin kısmi tahribatı nedeniyle yeniden üretilebildiği gibi, bazen de tamamen yanlış ve hayali de olabilmektedir.

Araştırmalar, belirli bir olay hakkında, özellikle de bu olayı paylaşan kişi ya da kişilerin yanında ve genellikle de etkisi altındayken, insanın, aslında olmayan bir şeyin olduğuna veya (kaygı, korku, arzu veya menfaatlerin zorlamasıyla gelişen) çeşitli zihin oyunlarıyla uydurulan hafıza eklentilerinin gerçek olduğuna inanma olasılıklarının yüksek olduğunu gösteriyor.

Her ne kadar bu durum daha çok çocukluk travmalarına dair bazı hafıza klasörlerinin gizlenmesi ya da yeniden tasarlanması gibi durumlarla karşımıza çıksa da, sık sık karşılaşılan birçok farklı vakada insanların hafızalarına kendileri veya başkaları tarafından eklenen yanlış/sahte anıların varlığı bilimsel olarak açıklanabiliyor.

Nasıl Oluyor?

Akrabalarınızlasınız; aralarından biri size ‘hatırlamadığınız çocukluk yaşlarınıza ait’ bir anıdan bahsetmeye başlar. Ama hakikatte olmayan, sadece ‘şaka’ niyetiyle uydurulan bir anı; yani gerçek dışı bir uydurma hikâye:

‘Sen muhtemelen hatırlamazsın; 2 bilemedin 3 yaşlarındaydın. Ben de ortaokulda okuyordum. Kuzen Osman’la seni parka oynamaya götürmüştük.’

Siz de dikkatle bu hikâyeyi dinlemeye başlarsınız. Bilinmeyene ilgi, özellikle de kendinize aitse artacak, pür dikkat kesileceksiniz çünkü. Sizinle birlikte ortamdaki diğer kişilerin de dikkati hikâyenin devamındadır. Akrabanız, yanda duran bir gence dönüp ‘bu var ya bu, ödleğin teki; bilmezsin sen onu’ der ve devam eder:

‘Osman da iyi hatırlayacaktır; biz basketbol oynarken bu ödlek de paslanmış, beli bükülmüş basketbol potasının altında oturup bizi izliyordu.’

Hikayedeki küçümseyici vurgular sizi pek mutlu etmese de konunun nereye varacağına dair bir merakla dinlemeye devam ediyorsunuz. Akrabanız size dönüp devam eder:

‘Yahu sen amma korkak bir çocuktun, potanın arkasındaki çalıların arasından solucan gibi minicik bir yılanın çıktığını görünce gözlerin korkudan fal taşı gibi açılmış, bağırarak bize doğru koştun; abiiiiii diye.’

‘Biz de ciddi bir şey var sandık. Baktık ki küçücük bir yılan. Zavallı yılancık. Ne bilsin nelere sebep oldu. Ama yüzündeki korkuyu dün gibi hatırlıyorum. Öyle değil mi Osman?’

Osman’dan (ve orada bulunan birkaç kişiden de) benzer bir teyit ifadesi gelmesiyle, gerçekte olmayan ama bir şekilde sizin için hatırlanamayan, muğlak olan bir yaşam kesitine dair anlatılanlar artık hafızanıza ‘sahte bir anı’ yerleştirmiş oldu. Hikâyeyi duyana kadarki yaşamınızda yılandan korkmayan siz, büyük olasılıkla artık yılan sözcüğü ya da görüntüsüyle ‘zihne yerleştirilen bu sahte anı’ ve ‘ona eşlik eden duyguyu gerçekmiş gibi yaşayacaksınız’.   

Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, aynı olaya şahitlik eden birkaç kişileri tek tek farklı odalara alıp yaşanan olaya dair deneyimlerini yazıya dökmeleri veya sözlü şekilde aktarmaları istendiğinde, çoğu zaman bireylerin aynı olaya dair ifadelerinde tutarsızlıklar gözlemlenebiliyor. Yani, insanların zihinleri onları yanıltabiliyor…

Belki de hayatımızın en büyük oyuncusu, manipülasyona açık, farkındalık düzeyi düşük kendi zihinlerimizdir, kim bilir…

Ünlü ‘Asch Deneyinde’ de olduğu gibi, psikoloji alanında yapılan farklı çalışmalarda da görüyoruz ki, aynı olaya şahit olan kişileri bir araya getirip olaya dair bazı bilgileri istediğimizde, gruba hakim olan bir karakterin tespit ve aktarımlarını onaylayan kişi sayısı arttıkça – en basitinden onların yanında ötekileşmemek için veya güvenlik ya da menfaat kaybı korkusuyla – kendi hatırladıklarımıza ters hikayeleri teyit etme ve sahip olduğumuz ‘anı kayıtlarını’ yeniden oluşturma durumuyla karşı karşıya kalabiliriz…

Kısacası, insan türünün en temel ihtiyacı olan ‘güvenlik’ tanımlamalarının etkisiyle, çevremizdekilere – özellikle de otoriteye, popüler olana, çoğunluğun kabul ettiklerine – uymak tercihini göstererek, zihinlerimize ‘gerçek dışı, saptırılmış veya çeşitli amaçlarla bazılarınca uydurulmuş ya da yeniden tasarlanmış’ kurguları ‘birer gerçek anı kesiti olarak’ zihnimize yerleştirmek riskiyle yüz yüzeyiz her an.

Bazılarımız bu ‘sahte anı’ süreçlerinde tamamıyla dikkatsizliğimizin kurbanı olurken, bazıları da insan zihninin bu açık kapısını kendi lehine çevirmek için kötüye kullanabilir… Bizim nazik uyarımız ikinci grupla ilgili…

..

Peki, insan zihninde böyle tuzaklı bir durum söz konusuysa, eğitim müfredatları, kitaplar, özellikle de tarih kitapları, tüm araçları ve türleriyle medya, sanatın her dalı ve özellikle de günümüzün internet erişimiyle diziler, filmler ve dijital dünyanın hakimleri oyunlar, her yaş grubunu ayrı ayrı ele alıp zihinlerimize hangi türden ‘sahte anıları’ ve hangi amaçlarla yerleştiriyor olabilir?

Hani bazılarımız her imkân bulduğumuzda ‘beynimize çip’ takacaklar ve bizi yönetecekler diye feveran ediyoruz ya, nesillerdir devam eden ve dışarıdan görünür bir madde enjeksiyonu ya da yerleştirilmesi olmadığından fark etmediğimiz, tepki vermediğimiz ve hatta keyifle meşgul olduğumuz süreçlerde zihinlerimize yerleştirilen yanlış anılara ne demeli? Sizce bu süreç bir çipten daha mı önemsiz?

Zihnimize zerk edilmiş nice yanlış kavram ve düşünceye sorgusuzca kendimizi teslim ettiğimiz düşünülürse, ‘yanlış anı ya da bellek’ hususunun da ciddiye alınması, kısa, orta ve uzun vadede tedbirler alınmalı ve insanımız ‘bu görünmez’ saldırılara karşı bilinçlendirilmeli, koruma altına alınmalıdır…

Bu konunun milli güvenlik çerçevesinde değerlendirilip, uzman bilim insanları ve sektör liderleriyle ve yine ortak insani hususlar doğrultusunda ele alınması gerekir diye düşünüyor ve daha fazla detaya girmeden konuyu sizlerin değerlendirmelerine sunuyorum.    

Sevgi ve saygılarımla,

Yayın Tarihi
29.06.2021
Bu makale 1004 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!