ANKARA'DAN

Nisan'ın günleri mi biter

Bahar, her neden ise binbir sıkıntı ile gelir. Hani doğum sancıları gibi olsa gerek. Ama, bahar gelince de her şey bir başka güzel olur.

--Bu aralar Ankara'da havalar dağınık, bir sıcak bir soğuk, güneşli bulutlu, azıcık es geçerseniz bir yerlerinizi "yel alır-çarpar".

--Bugün 25 Nisan.

--Geçen Cuma'dan bu yana tatil.

--Oysa 23 Nisan gelmişti. Ülkenin ilk coşkulu bayramı. Hem de en coşkulu olanların, "coşku da neymiş?" gibisinden sessiz sedasız yaşadığı, yaşattığı bayram.

--ULUSAL EGEMENLİK BAYRAMI.

--Tamam, devamı olan ÇOCUK kısmını es geçelim desek de, Çocuk ve Aileden "sorunlu" bir bakan, tüm gerçekliğimizi su yüzüne seriyor, devletin yetimhanelerinden getirilen bir çocuğa, çikolatayı ramazan sebebiyle veremeyeceğini televizyonlara duyurup, sanki protokol gereği dengi imiş gibi bir demet çiçek veriyordu.

--Bugün, oturdukları koltukların varlık sebebleri olan "23 Nisan" gününü, bayramını bile görmezlikten gelmelerine ses çıkarmıyorum.

--Ninem balkonda oturu ve benim bostan çalmak için evin önündeki sebze bahçesine girdiğimi görürse, "oğlum sakın dalbalama" derdi. Bu bayram kutlamaları aynı öyle gibiydi.

--Bu arada yazarken aklıma geldi de sözlüğe baktım. Benim gibi doğduğunda yüz yaşını geçmiş nineleri dedeleri olmayanlar bilmez, tdk sözlüğünde de, baktım, yok!..

--#Dalbalamak: Bacakları büyük açıp sebze tarlasının içinden, hıyar, domates, biber gibi bitkilerin arasından atlaya atlaya geçmektir.

--23 Nİsan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı kutlamaları da böyle oldu. Bir belde görmezlikten, duymazlıktan gelip göstermelik çelenk koyarken, birisi mehter alayları ile, bir diğeri kamyonların üstünde sokaklara coşku taşıyarak bayram kutladılar.

--Bu kez de, Ankaralılar uzaktan yakından kalplerinin sıcaklığını Anıtkabire sevgi olarak yollarken, Anıtkabir'de, rahat olun, üzülmeyin bu günlerde geçer diye serinlik estiriyordu.

--Her neyse, 23 bu karam karışık duygularla, balkondan asılan bayrak tesellileri ile geçti.

--Geldi ayın 24'ü. 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi açılmış ve bir gün sonra da, 24 Nisan'da Mustafa Kemal (Atatürk) meclis başkanı seçilmiştir. Bayramını görmeyenlerden, "Ebedi Başkan"larının mı seçimini anımsayacaklar. Güldürmeyin beni.

--Ama, uluslararası kamuoyunda, Türkiye Kamuoyunda da artık bir "24 Nisan" kâbûsu" başlamıştı. Osmanlının Ermeni tebası için, kafaların karışık olduğu bir "Ermeni Soykırımı" söylemi.

--Soykırımın olup olmamasından çok, Amerikan Başkanı Biden'in "Soykırım"ı Amerikan Senatosunda kabul edip ettirmesi ya da ettirememesi idi. Ve edildi.

--Bu işlerin "diplomatik" bir yönünün olduğunu bilen birisi olarak, ne desem boş. Konuşanlar, ne konuştuklarını bilmeseler de, olan olmuş, iki kelam bahanede söylenmiş oldu, geçti.

--Tabi, turpun torbadaki kısmını ilerleyen günlerde göreceğiz.

--Gelelim bugüne. 25 Nisan.

--Televizyonlarda ve sanal ortamda, bir "Anzak Günü" kutlaması furyası var ki sormayın gitsin. Ben Anzakları, bu farkındalıklarından dolayı kutluyorum. Neden mi?

--O zaman, Anzak günü denilen bugün de, neyin nesi?

--1915'in 25 Nisan'ı. Peki neler olmuş o gün.

--25 Nisan 1915: İngiliz - Fransız kuvvetleri, Çanakkale'ye çıkarma harekâtı başlattı. Kara savaşları başladı.

--25 Nisan 1915: Seddülbahir Muharebeleri başladı.

--25 Nisan 1915: Arıburnu Muharebeleri başladı.

--Eee, sonra. sonrası:

--25 Nisan 1915: Çanakkale Boğazı'ndan geçmeleri engellenen İtilaf Devletleri, Seddülbahir ve Arıburnu'na asker çıkarırlar ve;

--Mustafa Kemal'de emrinde ki Tümeniyle düşman birliklerini Conkbayırı'nda durdurur.

--Eeee, gel de şu pek beğenmediğiniz kara Afrikalıların şu sözlerini;

--"Aslanlar Kendi Hikâyelerini Yazmadıkça, Avcıların Hikâyelerini Dinlemek Zorundayız" büyük bir hayranlıkla anma.

--Tarihinizi İngilizlere yazdırırsanız, elbette ki "Anzak Günü" anar ve kutlarsınız. Elbette ki Mustafa kemal'in CONKBAYIRInda yaşadığı şu olayı size anlatmazlar.

--İstanbul'u işgal için gelen İtilaf Devletleri donanmasının 18 Mart 1915'de Çanakkale Boğazı'nda beklemedikleri bir yenilgiye uğramalarının ardından;

--25 Nisan 1915 sabaha karşı saat 04.30'da Gelibolu ve Çanakkale yarımadalarının Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale gibi stratejik yerlerden 308 savaş ve nakliye gemisiyle getirdikleri askerlerini karaya çıkarma girişiminde bulunurlar, bu hamleyi de "Mustafa Kemal ve askeri durdurdu" diyecekleri de yok ya.

--Laf, lafı açıyor, laf da gerisini biliyorsunuz.

--Eh şimdilik, bu kadar ile kalayım.

--Uzatırsam, 25 Nisan 2000'de, TBMM'de grubu bulunan beş siyasi partinin Genel Başkanlarının, o dönemki Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'i Cumhurbaşkanlığına aday gösteren öneriyi imzalayarak TBMM'ye sundukları, güne takılıp gidecektim.

--Eh lafı uzatmadan, arkası yarın diyelim.

Yayın Tarihi
25.04.2021
Bu makale 1068 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!