HAVADAN SUDAN

Konyaaltı mı? Lara mı?

Ayaklarınız falezler üzerindeki Fener (deniz feneri) parkında kenara yakın bir noktada sağlam bir yere basılı vaziyette yüzünüzü denize dönün. Sağa doğru baktığınızda Konyaaltı, sola doğru baktığınızda Lara plajlarını görürsünüz. Bu iki plajın görülebildiği tek noktadır.

Bu noktada birkaç kez “Batıya bakarak güneşin doğuşunu izleme” etkinliği düzenlemiştik, çay, simit, peynir ve müzik eşliğinde. Güneş denizin ardında henüz kendini bize göstermeden birkaç dakika önce tunç rengindeki ışınlarıyla sağımızdaki Beydağlarının karlı zirvelerine öpücüklerini kondurmaya başlar, zirveler kızıla keser. Güneş yükseldikçe kızıllık beyaz karla dans ediyormuşçasına aşağılara doğru parça parça dökülür. Yaklaşık üç-beş dakika süren bu muhteşem ritüel bu kez solumuzda su yüzüne çıkan güneşin denizi kızıla boyaması, karanlığı kovarken içimizi ısıtmaya başlamasıyla devam eder.

Biri diğerinden akla-kara misali faklı iki muhteşem plajı koltuklarının altına almış dünyanın en büyük traverten (tufa) platosunu çevreleyen görkemli falezlerin en güney ucunda dikilip Beydağlarının efsane yüklü zirvelerine yani batıya bakarak (ki biri ünlü Olimpos zirvelerinden biri olarak da bilinir) önce güneşin erken doğumuna şahitlik edip ve ardından doğuya dönüp yeni güne merhaba diyebilme ayrıcalığı hangi kentin künyesine nasip olmuştur?

Ben kazımayı birkaç kez denedim, başaramadım. Belki bir gün, biri başarır…

Başaramadıklarımızdan biri de Lara kumul ormanlarıdır.

Konyaaltı dendiğinde hemen hepimizin aklına ilk gelen Plajdır, Semt sonra gelir. Peki, Lara için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Tam tersi, akla önce semt sonra plaj gelir. Oysa Lara bir plajdan çok ama çok daha fazlasıdır. İncecik, şifa dağıtan kumları bir yana, Lara insan eliyle yaratılması hatta onarılması mümkün olmayan, denizin, kumun, rüzgarın, tuzun, ağacın (Kızılçam), çalının, güneşin, deniz kaplumbağalarının, kum zambaklarının, lagünün ortak üretimi bir “doğal kumul anıt ormanıdır”. Hemen bitişiğindeki hayalete benzeyen çam ağaçlarıyla “Obruk Ormanı”(hayalet orman olarak da anılıyor) da bu anıt ormanın bütünleyici bir parçası, farklı bir tonudur. Üstelik bunlar burnumuzun dibinde, yürüme mesafemiz dahilindedir. Ancak, görme ve ilgi mesafemiz içinde oldukları pek söylenemez gibi.

Abartısız, Lara doğal kumul anıt ormanı (obruk ormanı ile birlikte), Antalya için traverten plato, falezler, Beydağları, Konyaaltı kadar önemli, pek az kentin sahip olabileceği özgün kimlik değeridir. Antalya (Pamfilya) ovasını doğuya doğru boydan boya kat eden bu kumullara Lara Perakende Kumulları adı verilmiştir ve ülkemizde 34 taksonun tehlike altında bulunduğu, önemli bitki alanlarından biri olarak tescil edilmiştir.

Bir zamanlar bu kumullar bazı insanlara şifa dağıtırken, bazı insanlar tarafından ya sıva kumu olarak yağmalanıyor ya da çöplük alanı olarak değerlendiriliyordu. Doğu cephesinde değişen pek bir şey yok yani. 

Turizmin başkenti olduğunu sanma sarhoşluğunu bir türlü üzerinden atamayan Antalya (hemen tüm paydaşlarıyla), bu özgün değerlerini yok sayıyor, görmezden geliyor…

Yılbaşı öncesinde, Türkiye Ormancılar Derneği’nin 96. kuruluş yıldönümünü kutlamak ve kamuoyunun dikkatini bu görmemezlikten gelinen özgün değere çekmek amacıyla Lara doğal kumul anıt ormanında bir etkinlik düzenlemeye karar verdik. Kumullar üzerinde çıplak ayaklarımızla yürüyecek, ormanın tuzlu ve deniz kokan havasını soluyacak ve ağaçlarla kucaklaşacaktık. Bu, bizim dernek olarak 4 yıldan beri farklı mekanlarda gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikti.

Çok yönlü kentsel rekreasyon alanı olması gereken alanın, koruma statüsü altında da olmasına karşın, tamamının, aşırı ve vahşi bir kullanım altında olduğunu gördük. Kumlar, izinli ya da izinsiz araç (ATV; offroad, traktör) kullanımlarıyla darmadağın edilmiş, ağaçların kökleri parçalanmış, alan çöplüğe dönüştürülmüş. Kum hırsızlığının devam ettiğini gösteren işaretler göze çarpıyor. Kısaca alanın denetimsiz olduğu anlaşılıyor.

Bir kentin özgün bir değerini bu halde görmek hepimizi derinden üzdü.

Oysa Lara doğal kumul anıt ormanı bir dingin rekreasyon ve terapi ormanı olarak kullanılabilecek özelliklere sahip bir değer.

Lara kumullarının tedavi edici (deri, solunum, sinir sistemi, lokomotor sistem) özelliği yıllardan beri bilinen bir gerçek. Son yıllarda ünlü bilim insanları doğa, toprak ile doğrudan temasın doğa ile insan vücudu arasındaki elektron dengesini, alış-verişini sağlayarak başta depresyon ve stres olmak üzere, bağışıklık sistemi, kan basıncı ve nabız üzerinde çok olumlu etkiler yarattığını ortaya koyan çalışmalara imza atıyorlar. Ağaçlarla Kucaklaşma ya da Orman Banyosu (Shinrin Yoku) özellikle Japonya’da stresi düşürdüğü, kan basıncını düzenlediği, bağışıklığı ve iş verimini artırdığı için 40 yıldan beri kullanılan resmi bir tedavi yöntemi.

Lara kumları üzerinde yarım saatlik bir yürüyüş ve ardından 10 dakika ağaçlarla kucaklaşma Yaklaşık bir yıldır bizi doğadan, ormandan kopararak evlerimize hapseden endişe ve stresimizin artmasına, keyfimizin kaçmasına yol açan COVİT 19 salgınıyla baş etmenin en etkin yollarından biridir.

Sürekli kullandığımız kauçuk ya da plastik tabanlı ayakkabılarımız toprağın yararlı, bağışıklık sistemimizin etkin çalışmasını sağlayan elektronlarının vücudumuza girmesini engelliyor. Toprakla doğrudan temas vücudumuzun elektrik yükünü toprak ile eşitliyor, yıkıcı serbest radikallerin nötrleşmesine yol açıyor, olumlu fizyolojik, elektro fizyolojik değişimleri tetikliyor, her gün kapalı mekanlarda çevrelendiğimiz ve kullandığımız cihazlardan gelen “elektromanyetik kirlilik" veya "kirli elektrik" etkisinde kalmanın olumsuz sonuçlarını sıfırlıyor…

yani; Çıplak Ayakla kumlarda Yürümek COVİT 19’a meydan okumak, daha sağlıklı ve daha “fit” olma anlamına geliyor…

Ağaçlarla kucaklaşmanın ruh ve beden sağlığı, bağışıklık sistemi dikkat eksikliği, konsantrasyon ve reaksiyon verme bozuklukları, depresyon ve baş ağrılarını hafifletme yeteneği gibi birçok sağlık sorununu iyileştirdiği bilimsel olarak kanıtlandı. Yani; Ağaçlarla kucaklaşmak COVİT 19’a meydan okumak, anti-depresan ilaç kullanımını azaltmak, yaşam sevincini yükseltmek anlamına geliyor… Çıplak ayakla yürüyün, ağaçlarla kucaklaşın ya da onlara dokunun!

Bizim Lara doğal kumul anıt ormanında çıplak ayakla yürüme ve ağaçlarla kucaklaşma etkinliğimizin temel nedeni bu konuya dikkat çekmekti. Merkezi ve yerel yöneticilerimizden bu alanın dingin rekreasyon ve terapi ormanı olarak düzenlenmesini talep etmeyi düşünüyorduk.

Sahip çıkıldığı ve uygulamaya geçirildiğinde zamanın ruhuna uygun bu projenin Antalya ve Antalyalılara çok önemli katkılar sağlayabileceğinden kuşkumuz yoktur.

 

Yayın Tarihi
05.01.2021
Bu makale 3709 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!