Kişiye özel yasayı unutmayın!

 24.dönem milletvekilliği görevimizi yaparken ilginç gelişmeler oldu.

                   AKP iktidarının el koyduğu, kendisine tabi kılmak için her çeşit hileyi kullandığı,(halkoylamasında, yurttaşlarımızı kandıracak maddelerin arasına sıkıştırıp aklını karıştırarak) taraflı hale getirdiği yargı organı her şeye rağmen yine de tarafsız çalıştı. Ne mi yaptı? PKK’nın şehir örgütlenmesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın desteği ve katkısı olduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma açtı. Yeterli kanıtların mevcut olduğuna karar vererek Hakan Fidan’ı ifade vermek üzere Cumhuriyet Savcılığına davet etti.

                   Bu haber çıkar-çıkmaz o zamanki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı büyük bir telaş aldı.

                   Çünkü Oslo’da PKK ile görüşmeler yaptığını hem halktan hem de TBMM’den saklamıştı. Hatta “PKK ile görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir” demişti. RTE (Recep Tayyip Erdoğan) açılım adı altında yurdumuzun bir bölümünü PKK’ya teslim ederken, Oslo’da; İngiltere’nin “Hakem Devlet” olarak bulunduğu masada MİT görevlileri Hakan Fidan ve Afet Güneş ile PKK görüşmeler yapıyordu.

                   Bu görüşmeler sırasında Afet Güneş, PKK temsilcilerine: “Reşadiye’de coştunuz gene (PKK’nın Tokat/Reşadiye baskınında 6 şehit verdik), sanmayın ki haberimiz yok, bütün İllere patlayıcı yığıyorsunuz” mealinde konuşmuştu. İstanbul Başsavcılığı KCK soruşturmasında, Hakan Fidan ve Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i ifadeye çağırmıştı.

                   Neyse; bunları, unutkan bir toplum olduğumuz için bir anımsatma olarak yazdım. Esas konu bundan sonrasıdır sayın okuyucum…

                   Cumhuriyet Savcılığının bu yazısı üzerine TBMM’ne alel-acele bir kanun teklifi getirildi (O kadar aceleydi ki kanun tasarısı olarak Bakanlar Kurulundan geçirilmeden bir milletvekilinin teklifi olarak genel kurula sunuldu).  MİT Kanunu'nun 26'ncı maddesinde değişiklik yaparak MİT mensuplarının yanısıra "Belli bir görevi yerine getirmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilen" kişilerle ilgili soruşturmaların da başbakanın iznine bağlanmasını içeren Yasa; TBMM’den “yangından mal kaçırır gibi” çıkarıldı. Yasaların temel niteliklerinden birisi de “kişiye özel” olmamasıdır. Oysa bu yasa açıkça; Oslo görüşmelerinin yapıldığı 2009'da Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan Fidan'ı, ve Afet Güneş’i  "Başbakan'ın görevlendirdiği kamu görevlisi" sıfatıyla soruşturmadan kurtarmak için çıkarıldı.

                   Şüphesiz ki bu iki kamu görevlisi ifade verselerdi talimatı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan aldıklarını ve ne yaptılarsa O’nun talimatıyla yaptıklarını bildireceklerdi. Tıpkı 17-25 Aralık yolsuzluklarıyla ilgili olarak soruşturulan dört eski bakandan Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı ve AKP Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın " NTV’de  (istifasına neden olan) "Ne yaptıysam başbakanın talimatıyla yaptım" dediği gibi…

                    Tüm bu tartışmalar olurken PKK Türkiye’nin birçok ilinde yollara, köprülere, ileride kullanmak üzere gizli, patlayıcı tuzaklar hazırlıyordu. Yıllarca söyledik, yazdık, haykırdık “terörle müzakere yapılmaz” bunların arkasında küresel egemenler var. PKK’yı yok etmek için arkasındaki ABD, AB, özellikle Almanya, Fransa, İsveç, İngiltere gibi ülkeleri ikna etmeniz gerekir dedik, dinletemedik.

         Şimdi yine aynı oyun bir başka şekilde oynanıyor.

         PKK’lıları yok ediyorsunuz ama arkalarındaki emperyalist desteği yok etmiyorsunuz, görmezden geliyorsunuz.

          PKK ile müzakere etmeyiniz efendiler, PKK’nın arkasındaki emperyalist güçlerle müzakere ediniz. Çünkü O’nu yaratan, yaşatan, küllerinden yeniden doğurtan batılı emperyalist ülkelerdir.

            Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan’ın temsilcileri, Oslo’da PKK’ya tutulması mümkün olmayan sözler verip hoşgörü gösterirken masanın başında Hakem Devlet olarak İngiltere oturuyordu. Orada oturan İngiltere değil, daha Lozan Antlaşmasının imzalarının mürekkebi kurumadan Türk heyetini, ileride Kürtleri kullanarak Türkiye’yi parçalayacağını bildiren Lord Curzon’dur…

              Bugün Türkiye’de akan kanın tek sorumlusu 13 yıldır PKK’nın ayrı bir devlet yönetimi gibi egemen hale gelmesine neden olan AKP iktidarıdır. AKP’li milletvekilleri de kişiye özel yasa çıkararak suça iştirak etmişlerdir.

               Bugünkü ağır kayıpların nedeni; iktidarın 13 yıldır, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olmasıdır.

           

         

Yayın Tarihi
17.09.2015
Bu makale 1397 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!