DUAYEN

Kesik Minare

S-400 ler, faiz indirimi. Doğu Akdeniz olayları, Suriye, göçmenler, ……Türkiye’nin sorunları bitmiyor. Bana sorarsanız ayın en önemli konusu; toplumu ayrıştırdığı için, “Kesik Minare” tartışmasıydı. Bazı belediyeler ve toplum örgütleri Kesik Minarenin restorasyonuna karşı çıkmış, Sayın Müftü de; Mesleki refleksi ile, bunu bir din düşmanlığı, camileri ve ezanı istemeyenlerin bir eylemi olarak nitelendirmişti. İşte size toplumun nasıl ikiye bölündüğünü gösteren bir örnek. Böyle onlarca olay var.  Bu bölünmeler nefret ve düşmanlığı artıran hususlar. Sonra çıkıp birlik beraberlikten bahsediyoruz. Kırıp döktükten sonra tamir etmek çok zor oluyor.

 Konuya yakından bakarsak Restorasyonu istemeyenlerin ezana, camiye karşı hiçbir kasıtları olmadığı anlaşılır. Antalya’da yüzlerce cami var, bir eksik bir fazla ne fark eder. O topluluk içinde İslam karşıtı bir tek kişi dahi olduğuna inanmıyorum. Ezanla, camiyle uğraşmak başka türlü olur (Camileri yakıp, yıkan namaz kılanları tarayan pek çok ülke var). Maksat, simge haline gelmiş bir durumu koruyarak turizme yardımcı olmak. Cami, zaten iki belki de üç mabedin üzerine yapılmış, bütün bunlar korunarak bir müze haline getirilebilirdi. Yok, ille bir cami yapmak isteniyorsa, minaresi külahsız olabilirdi. Osmanlılar fethettikleri yerlerde; doğal olarak, ilk önce kiliseleri camilere çevirmişlerdir. Bu işi de kiliseleri tahrip etmeden, koruyarak yapmışlardır. Ayasofya bu gün ayaktaysa Sinan sayesindedir. Bütün o mozaikler meydana çıktıysa üstleri sadece sıvandığı içindir. Bu gün artık böyle bir şeye ihtiyacımız yok. Evrensel ve çağdaş düşünmek mecburiyetindeyiz. Kâfi miktarda camilerimiz var. O kiliseler de zaten bizim malımız olmuş, onlara saygı göstermek ve bakmak insanlık hatta İslamiyet’in icabıdır. Dünyanın en büyük ve eski kiliselerinden biri olan Ayasofya’yı yeniden camiye çevirmeye çalışmak fanatik bir aşağılık kompleksi halidir. Bize bir şey kazandırmadığı gibi çok şey de kaybettirir. Benim ki bir düşünce tarzı. Siz başka türlü düşünebilirsiniz ama bana İslam düşmanı diyemezsiniz. Sayın Müftümüzün işi İslam’ı anlatmak ve yaymak olduğuna göre ilk (biraz da alışılmış) refleksle reaksiyon göstermesini normal karşılıyorum. Konunun kendisine iyi anlatılmadığı kanısındayım.

Türkiye’de doktorların, savaşa karşı olduklarını söyledikleri için; teröristlere yardım etmekten hapse atıldıklarını biliyoruz. Ben, Süleyman Demirel Üniversitesinde, derste Atatürk heykelleri çok çirkin dediğim için; Atatürk’e hakaretten mahkemelerde süründürüldüm. Günümüzde yapılan camilerin de güzel olmadığını söylüyorum. Bu ne İslam ne Atatürk düşmanlığı. Tam tersine onlara verilen değerin ve sevginin bir işareti.

Geçen günkü Sözcü gazetesinde Sayın Ayşe Sucu’nun bu konuya değinen çok güzel bir yazısı çıktı. Burada o yazıdan bir pasajı sizlere aktarmak istiyorum: “…Başka bir deyişle iki taraf da ezberler üzerinden birbirini özeleştiriyor; kimi yobaz oluyor kimisi gerici, kimisi modern, kimisi dinsiz. İşte bireyin olmadığı, bilginin emekle elde edilmediği bir coğrafyada kutuplaşma bu kadar kolay”

Bence her iki taraf da birbirinden özür dilemeli ve barışmalıdır. Bu konuların siyaset ile bir ilgisi olmamalıdır. Zaten bir toplumda bu kadar çok insan din düşmanlığı ile sorgulanıyorsa o toplumda bir sorun var demektir.

Yayın Tarihi
07.08.2019
Bu makale 2452 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!