MELTEM ESİNTİSİ

kadıkaçıran yağmurları

Ünlüdür Antalya'nın "Kadıkaçıran Yağmurları" dedik, dilimizde tüy bitti, inanmadınız. Kaç gündür dur durak bilmeden yağmur yağıyor Antalya'da. Şimdi inandınız mı? Ama kaçmayı düşünmeyin sakın. Yağmur bir dinsin, yarım saat sonra hiç yağmamışa döner ortalık.

Halk arasında “Kadıkaçıran yağmurları” denilen yağmurlar vardır. Yağmaya başladımı bir kez, durmadan yağar. Dört yönden yağar. Ne yağmurluk kar eder adama, ne şemsiye işe yarar. Bana mısın demez, aradan kırk yıl geçse bile kendini unutturmaz. Yılda üçyüz gün güneşin ardından arada bir gelir, ama pir gelir. Hışmının önünden geçilmez Antalya yağmurunun, siler süpürür ortalığı. Önüne kattığını götürür. Çabuk parlar, öfkesi çabuk söner. Yağmur dindikten yarım saat sonra her yer hiç yağmur yağmamışa döner. Antalya, yeniden günlük güneşlik olur. Bir de dillere destan bir öyküsü vardır. Yağmurlara adını veren öykü kısaca şöyledir:

Çok eskilerde Antalya henüz daha küçük bir yerleşim merkezi, bir sancak, bir ilçe konumunda iken, merkezde önemli bir hukuksal sorun çıkmış. Biliyorsunuz, bu tip davalara eskiden (Osmanlı döneminde) kadılar bakardı.

Sorunu çözmesi için Kayseri’de görev yapan bir kadıyı geçici görevle Antalya’ya göndermişler. Kadı at sırtında Toroslardan aşağı inmeye başladığında, yoğun bir yağmura tutulmuş. Yağmur dinsin diye bekliyor, ama pek dineceğe benzemiyor. Neyse işler daha fazla gecikmesin diye yağmur altında Antalya’ya varmış. Kalacağı hana inmiş, dava ile ilgili hazırlıklarını yapmış, davayı görmüş, günler geçmiş, ama yağmur bir türlü dinmek bilmemiş. Günlerce gecelerce sürmüş yağmur.

Kadı efendi işini tamamlayınca, atına atlayıp Kayseri’ye dönmek üzere Antalya’dan ayrılmış. Torosların öteki yanına geçene kadar da yağmur bir türlü dinmek bilmemiş.
Zavallı adamın kafasında yağmur ve Antalya, bir imaj olarak kalmış. Ayrılmaz bir ikili oluşturmuş. Biri diğerini çağrıştırır olmuş.

Aradan seneler geçmiş. Antalyalı bir genç askerliğini yapmak üzere Kayseri’ye gitmiş. Birliğine teslim olmadan önce kent içinde dolaşırken bir olaya tanık olmuş. Görgü tanıklığı yapmak üzere mahkemeye götürülmüş. Meğerse aynı kadı orada görev yapıyormuş. Kimlik tesbiti için kadı genç askere adını ve nereli olduğunu sormuş. Genç asker adayı adını ve Antalyalı olduğunu söyleyince, sorduğu bir sonraki soruyu tahmin etmek zor olmasa gerek.
“De bana, Antalya’da hala yağmur yağıyor mu?”

Kısacası, Antalya’da yağmur bir başladı mı hatırlıca yağar, durmadan yağar, bıktırıncaya kadar yağar. Bu nedenle bu yağmurlara bölge halkı, “Kadıkaçıran yağmurları “demiştir. Böyle adlandırmakla haklılar, değil mi? İnanmayanlar bugünlerde Antalya'ya gelsinler, tanık göstermeye gerek olmadığını görecekler.
 

Yayın Tarihi
02.01.2019
Bu makale 2825 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!