İçime doğuyor

“Bu dünyada kanadı kopmuş kuş, kurumuş ağaç, suyu çekilmiş havuz, dişleri dökülmüş yılan ne ise, yoksul insan da odur”  Şûdraka

Yaşam olabildiğince pahalılaştı, zamlar ardı ardına geliyor. Ayakta kalmak  zorlaştı. Yiten umutlarımız siyasilerimiz, kötü düzen ve sürekli krizin arkasına sığınan patronlar yüzünden genelde. Cep boş, mide boş; üstte başta, ayakta yok. Kış acımasız, siz onun beyaz göründüğüne bakmayın, aslında kapkara.

                “Olsun, her şeyde “Hayır” vardır; düzelecek inşallah” deyip geniş ve gelecek zamanlı düşünen ama hep ikilem içindeki gözü gönlü tok halk.

                Sevdiğim yanlarımızdan biri de bu, kanaat edip kendimizi kandırmaca. Sanki bir saat ya da bir gün sonra, sihirli değnek değecekmişçesine umutla mucize bekleyenler!

                “Yarın karnım doyacak, cebim dolacak, mutlaka bir şeyler olacak, içime doğuyor; rüyamda gördüm...”

                İlerisini kestirebilen ama ne yazık ki yaşadığı günün gerçeklerini göremeyen, sunulanları kabullenip her şeye “Evet!” diyen ve ekonomik sıkıntıların zorluklarıyla baş edemeyip, hırsını evdeki aile bireylerinden çıkaranlar!

                Sokaklarda havlayarak kaygısızca dolaşan yalnızca köpekler! “Belki yarın üç-beş kuruş kazanırız” diyerek koşuşturuyoruz sürekli...

                 Ülkemin herhangi bir yerlerinde biliyorum ki, boş teneke kutuları şimdiden soba oldu. Çocukların ayakları buza kesmiş, anaların ciğerleri ateşle kavruluyor.

Mide antrenmanlılar, hiç olmazsa bir tas sıcak çorba içmek ister ayazda.

                Evet, bu sabahta benzer sabahlardan biri oysa. “Yarın en azından bu denli güzel olacak” deyip az daha kandıralım kendimizi.

                 “Ama hissediyorum; belki, olmaz mı acaba!..”

                Ülkemin duru, yalın insanları, iyi şeyler düşleyenler, en kısa zamanda olumlu düşüncelerimiz bize geri dönecek, umudumuzu hepten yitirmeyelim.

                Kimse cep delik, cepken delik dolaşmayacak ve birileri bir şeylerin arkasına sığınmayacak az kaldı. Günahıyla sevabıyla hayat bir şekilde devam ediyor. Sabrın sonu selamettir mutlaka. (Guatemalalı Şair Otto René Castillon)’un dediği gibi gün gelecek hesaba çekecek yoksullar.                         

 

Tarafsız aydınları yurdumun sorguya çekilecek günün birinde en basit insanları tarafından halkımızın. Soracaklar onlara ne yaptılar diye ağır ağır ölürken ulusları, tatlı bir ateş gibi ufacık, bir başına. Kimse sormayacak onlara giysilerini, uzun öğle uykularını yemek sonrasında, bilmek istemeyecek kimse anlamsız uğraşlarını, hiçlik konusunda görüşlerini, nasıl para kazandıklarını felsefe yaparak. Sorguya çekilmeyecekler yunan mitolojisi konusunda nasıl iğrendikleri konusunda kendi kendilerinden, korkuyla ölürken içlerinde bir şeyler. Sormayacaklar nasıl vardıklarını doğrulara yalanın gölgesinde.

 O gün basit insanlar, tarafsız aydınların kitaplarında, şiirlerinde yer almayanlar, her gün ekmek getirenler onlara, süt getirenler, çörek ve yumurta getirenler, giysilerini dikenler, arabalarını sürenler, köpeklerine, bahçelerine bakanlar, onlar için çalışanlar, gelip soracaklar:

 "Ne yaptınız acı çekerken yoksullar içlerindeki sevgi ve yaşam sönüp giderken?"

Yayın Tarihi
02.02.2017
Bu makale 1654 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Çok güzel bir yazı. Ama,anlıyana...

Ali Cengiz Gözeten 19.02.2017

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!