TEK TEK

Hz Yusuf’un Annesi ve Yeryüzünde İki Melek

Kuran’ı Kerim’de anlatılan Hz. Yusuf'un hayat hikâyesi “kıssaların en güzeli” ve “ibret belgesi”dir. Hz. Yusuf, haya ve zeka örneğidir. Onun sıfatları güzelliği, dürüstlüğü ve güvenilirliğidir.

Hz. Yusuf’un babasını, kardeşlerini, kuyuya atılmasını, köle olarak satılmasını, Züleyha’nın ona duyduğu aşkı, iffetini, iftiraya uğramasını, zindan yıllarını, rüya yorumlarını, Maliye Bakanlığı yaptığını, özetle hayatının her dönemini ya okuyarak ya dinleyerek öğrendik.

Hz. Yakub’un oğlu Yusuf için döktüğü göz yaşından kör olduğunu ve onun özlemiyle yandığını da biliyoruz. Bir baba bu kadar yürek yangını çeker de bir anne ne yapar? Hz. Yusuf’un annesi, ikinci bebeğini, Bünyamin adını alacak olan oğlunun doğumundan sonra ölmüştür. Hz. Yusuf ve kardeşi Bünyamin’in annesinin adını Rachel, İbranice söyleyişle Rahel’dir. Saf, temiz ve bereket demekmiş.

Benim Rachel’im veya Rahmet Damlası

Hz. Yusuf’un annesinin adını öğrenmeme vesile olan genç kadının adı Rachel’di. Ben Rachel adını ilk kez Stefan Zweig’ın “Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor” adlı kitabı ile duymuş olmalıyım. Ama, “yeryüzünün vicdanı” olarak anılmayı hak eden, bir rahmet damlası olan Rachel’i 19 yıl önce tanıdım.

O peygamber annesi değildi, anne bile değildi. Henüz 24 yaşında, heyecanlı, kararlı, gözü kara, barışçı, vicdanlı ve şefkatli bir genç kadındı.

Rachel’den 16 Mart 2003’te bir acı haberi dinlerken haberdar oldum. O gün Rachel, zırhlı bir buldozerin paletlerinin altında çiğnenerek öldürülmüştü. Ben Türkiye’deydim o ise Filistin’de…

Onun bedeni ezilip kanı toprağa karışırken, benim payıma düşen gözlerimden akan iki damla gözyaşı oldu. Bir de; kalbimde hep diri kalan sevgisi, ölümünden duyduğum derin acı…

Benim gibi, milyonlarca insan da Rachel’i ölümünün ardından tanıdı. Doğduğu topraklardan binlerce kilometre ötede, ekmeğini yemediği, suyunu içmediği bir beldede, o belde sakinlerinin mücadelesine destek verirken bir cemre gibi toprağa düştü. Ölüme gidişi ve ölümü adı gibi oldu: Saf ve temiz…

Rachel Corrie, 1979’da Olimpia Washington ABD’de doğdu. Capital High School'dan mezun oldu. Evergreen Devlet Üniversitesi’ne devam etti. Okuluna bir sene ara vererek Washington Devlet Muhafaza Kolordusu’nda bir sene gönüllü olarak çalıştı. Corrie ayrıca üç sene boyunca her hafta düzenli olarak akıl hastalarını ziyaret etti.

Rachel, üniversitede okurken
“Olympialılar için Barış ve Dayanışma” isimli yerel bir örgütte barış aktiviteleri düzenleyerek kendini barışa adadı. Daha sonra Batı Şeria ve Gazze'de İsrail ordusunun politikalarına karşı şiddet dışı eylemlerle karşı koymaya çalışan International Solidarity Movement (ISM) (Uluslararası Dayanışma Örgütü)'a dahil oldu. Gazze'ye gidip ISM protestocularına katılmak ve Oympia ve Refah arasında 'kardeş şehir' projesini başlatmak niyetiyle bağımsız bir öğrenim programı önerdi. Ayrıca Olympia ve Refah çocukları arasında bir mektup arkadaşlığı projesini organize etti.

Gazze'ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki, 16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saatlik direnişi sonrasında öldürüldü. Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek vardı ve megafon kullanıyordu. Bunlar, direniş sırasında fark edilmek için giyilen kıyafetlerdi.

Rachel, Filistin'deyken tanıştığı eczacı Samir Nasrallah'ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail askerinin kullandığı buldozerin karşısında durdu. Buldozer tarafından iki kez çiğnenmesi sonucu kafatası kırıldı, kaburgaları parçalandı ve akciğerleri delindi.

Tek Başına Direnmek

Rachel Corrie’nin, “Bırakın Tek Başıma Direneyim” başlığı altında derlenerek yayımlanan kitabı şu cümleyle başlar:
“Dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmenin yollarını arayan genç bir kadının olgunlaşmasının penceresinden."

Rachel Corrie, Filistin’de iken annesine yazdığı bir mektupta oradaki yıkımı ve zulmü şöyle anlatır:
"Dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan gerçekleştirilebileceğine inanamıyorum.Dünyanın böyle korkunç bir hâle gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek, canımı yakıyor.”

İcazetli Vicdanlar yahut Erdemliler İttifakı

Bugün Rachel Corrie’nin ölüm yıldönümü. Yeryüzünde meleklerin yaşadığına inanıyorsanız, Rachel Corrie, benim Rachel’im, rahmet damlası, insanlığın bereketi onlardan biriydi.

Rachel Corrie, “Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyen “İcazetli Vicdan”ın sembol ismidir. Rachel Corrie adını duymadığı, üyeleri arasında Hz. Muhammed’in de bulunduğu Hilful Füdul, Türkçe anlamıyla Erdemliler İttifakı’nın onur listesine oy birliğiyle kabul edilen cesur yürektir.

“İcazetli Vicdan”, ya da Yazar Mahmut Toptaş’ın ifadesiyle “Kalü Bela’da verdiği sözün mührünü kalplerinde taşıyan” insanlar var. Onları tanımasak da, onlara minnet duymasak da, vicdanlarıyla yeryüzünün koruyuculuğuna soyunup canlarını feda edişlerinden ders almasak da, onlar insanoğlunun dünyadaki yüz aklarıdır.

Bunlar din kardeşlerimiz değil, insan kardeşlerimiz, gönül kardeşlerimiz, vicdan kardeşlerimiz… İncelikli, nezaketli, şefkatli gönül insanları… İnsana, hayvana, ağaca, suya, taşa, toprağa, kurda, kuşa, çiçeğe, böceğe, her cana, canlıya duyarlı vicdanlı kullar…

Rachel Corrie gideli 19 yıl olmuş. Bir Rachel gider, bir Clare gelir. Allah yeryüzünü güzel insansız bırakır mi? “İcazetli Vicdan” veya kalbi Kalü Bela’nın tasdikli mührünü taşıyan bir kadın bu kez İrlanda’dan çıktı.

İrlanda’dan Doğan Yıldız

Avrupa Parlamentosunun (AP) İrlandalı kadın milletvekili Clare Daly, AP'deki bir oturumda yaptığı konuşmada, Ukrayna ve Afganistan'a çifte standart uygulandığını haykırdı.

Clare Daly, 16 Nisan 1968’de Newbridge İrlanda’da doğdu. Dublin Şehir Üniversitesi mezunu. Avrupa Birleşik Solu - İskandinav Yeşil Solu Partisi mensubu bir milletvekili ve daha önce İrlanda Temsilciler Meclisi’nde görev yaptı. Clare Daly, 2019’dan beri Avrupa Parlamentosu milletvekili. Babası İrlanda ordusunda albay, kardeşi ve amcası Katolik rahip olan Daly, kendisini ateist olarak tanımlıyor.

Clare Daly, bir aktivist, militan, solcu, mücadeleci. Bizden biri olsa hiçbir siyasi parti onu kapısından içeri sokmazdı. Seçmen böyle bir adaya oy vermez, medya akla gelmedik kulplar takardı. Clara Daly, mahpushaneyi gördü, suçlandı ama yılmadı. Dünyanın sıcak bölgelerinde, İslam coğrafyasında akan kanların durması, yaraların sarılması ve emperyalist güçlerin zulmünün sona ermesi için çabaladı. AP’den zulme ve ayrımcılığa karşı yükselen ilk sesin sahibi oldu.

Clare Daly, AP milletvekillerine, Afgan halkının yaşadığı insani krizin neden önemsiz görüldüğünü sordu. Daly, henüz birkaç gün önce Avrupa Parlamentosu’ndan dünyaya şöyle seslendi:

"Hiç şüphe yok ki masum sivillerin hayatlarının efendilerinin savaşlarında feda edildiği felaket krizleri zamanlarında yaşıyoruz. Evet, Ukrayna'da ama sadece Ukrayna'da değil.

Son genel kuruldan bu yana on binlerce Afgan vatandaşı, gıda ve güvenlik arayışıyla kaçmak zorunda kaldı. 5 milyon çocuk kıtlık, ıstıraplı ve acılı ölümle karşı karşıya, çocuk yaşta evliliklerde yüzde 500 artış görüldü ve hayatta kalsınlar diye satılan çocuklar. Ondan bahsedilmiyor. Burada değil, hiçbir yerde bahsedilmiyor."

Daly, Ukrayna'da yapıldığı gibi, Afganistan'daki drama ilişkin televizyon yayınlarının yapılmadığının ve acil insani müdahalenin olmadığının altını çizerek devam etti:

"Özel bir toplantı yok, bu genel kurulda bahsi bile geçmiyor. Afgan heyetleri yok, açıklama yok. Aman Tanrım, insani krizlerini bu kadar önemsiz yapan şeyin ne olduğunu merak ediyor olmalılar. Derilerinin rengi mi? Beyaz olmadıkları için mi? Avrupalı olmadıkları için mi? Sorunlarının bir ABD silahından veya ABD işgalinden kaynaklanması mı? Ülkelerinin servetinin çalınması kararının, Rus değil de despot bir ABD başkanı tarafından alınması mı?

Çünkü Tanrım, bütün savaşlar kötüdür ve tüm kurbanlar desteği hak eder ve o noktaya gelene kadar hiçbir şekilde güvenilirliğimiz yok."

Şiddete, Nefrete Lanet!

Clare, parlak demektir. Parlayıp birkaç dakikada sönüveren havai fişek parıltısı sanmayın. “İcazetli Vicdanlar” birer yıldızdır, kutup yıldızı gibi, daima parlak, ışıl ışıl…

İcazetli Vicdanlara, Kalü Bela’nın izleri kalbine nakşedilmiş olanlara ister ışık demeti diyelim, ister yeryüzü melekleri… “Erdemliler İttifakı” hala işlevsel ve hala üye kaydını sürdürüyor. Clare Daly, listeye son kaydı yapılan kadın oldu.

Şiddetin ve nefretin her türlüsüne, büyüğüne küçüğüne, bizden gelenine, dıştan gelenine, topuna birden lanet olsun!

“Yaşayacak on bin yılın varmış gibi davranma. Kaderin başının üzerinde asılı. Yaşadığın sürece mümkün olduğunca iyi ol.”
(Marcus Aurelius, Kendime Düşünceler)

“Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır. Biz sizi, gerçek değerinizi ortaya çıkarmak için şerle de hayırla da imtihan ediyoruz. Sonunda zaten bize döneceksiniz.”
(Kur’an-ı Kerim, Enbiya/35)

“O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı.”
(Kur’an-ı Kerim, Mülk/2)

Yayın Tarihi
15.03.2022
Bu makale 3940 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!